Özellikle çalıştığı halde sigortası yatırılmayanlar nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini merak ediyor. Çalışma hayatının en büyük sorunlarından biri de kayıtdışı istihdam. Her 100 kişiden yaklaşık 30’u farklı işlerde kayıtdışı çalıştırılıyor. Kayıtdışılığın ekonomiye de çalışan kişinin kendisine ve ailesine de zararı büyük. İşçiler, sigortasız çalıştırıldıkları dönem boyunca, emeklilik gibi sosyal güvenlik haklarından ve devlet destekli sağlıktan mahrum kalıyor. İşten çıkarıldıklarında ne tazminat ne de işsizlik maaşı alabiliyorlar.

GELİR KAYGISIYLA DİKKATE ALMIYOR

Sigortasız çalışanlar başta sadece gelir kaygısı nedeniyle sigorta girişini önemsemiyor. Ama yaş ilerleyip emeklilik dönemi yaklaşınca işte o boşa geçen günlerin kıymeti çok daha iyi anlaşılıyor. ‘Maaş olsun, sigorta olmasa da olur’ düşüncesinin ortaya çıkardığı pişmanlığın da daha sonra pek çaresi bulunmuyor. Bu olumsuz tablo sadece sigortasız çalışan işçinin kendisini değil, eşi ve çocuklarını da etkiliyor.

EŞ VE ÇOCUKLAR DA MAĞDUR OLUYOR

Sigortalı olunmadığı için kişinin bakmakla yükümlü olduğu eşi, çocuğu ve anne-babası sağlık hakkından yararlanamadığı gibi, söz konusu kişinin vefatı halinde dul ve yetimine maaş bağlanması için gerekli prim de eksik kalıyor. Şimdi ise gündemde emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesi var. Aralıkta Meclis’e gelecek düzenlemenin yeni yılda yürürlüğe girmesi ve ilk etapta 1.5 milyon kişiyi emekli etmesi bekleniyor.

8 EYLÜL 1999 ÖNCE GERÇEKLEŞTİYSE…

EYT düzenlemesi 8 Eylül 1999’dan önce sigorta girişi olup da düzenlemede yer alacak yaş ve prim şartını tamamlayanlara emeklilik hakkı tanıyacak. Yaş ve prim şartı bir tarafa düzenlemede önemli olan 1999’dan önce sigorta başlangıcının olması. İşte bu tarihten önce farklı işyerlerinde 1 gün dahi sigortasız çalıştırılanlar şimdi ‘Acaba bu döneme ilişkin bir sigorta kaydı yaptırılabilir mi?’ diye soruyor.

5 YILLIK SÜRE NE ZAMAN İŞLEMEZ?

5 yıllık zamanaşımı süresinin aranmadığı durumlar da var. Yıllar sonra dava açma hakkı bulunuyor. Bu konudaki bir Yargıtay kararında, işverenin sigortalılara ait belgelerden birini SGK’ya vermiş olması durumunda hak düşürücü sürenin işlemeyeceği belirtildi. 1999 yılından önce işverenler çalışanlarıyla ilgili SGK’ya önce işe giriş bildirgesi gönderiyordu. Daha sonra ise aylık prim hizmet belgesi iletiliyordu. Bazı işverenler işe giriş belgesini gönderdiği halde prim hizmet belgesini göndermiyor yani SGK’ya prim ödemesi yapmıyordu. Bu kişiler bir belgeyle SGK’ya kayıtlı durumda değerlendirildiğinden mahkemeler, şahit de varsa o tarihte 1 gün dahi olsa çalışmış olduğuna kanaat getiriyor.

Bir başka ifadeyle aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi gibi belgelerin SGK’ya verilmiş olması durumunda yargı yoluyla hak talep edilebilir ve sigorta başlangıcı geriye çekilebilir. Yine işçi sigortasız çalıştırıldığı işyerinde ara vermeksizin sonrasında sigortası yaptırılarak çalıştırılmış ise hizmet tespiti davası açılabiliyor. İşçinin o tarihte çalıştığını ispat etmesi gerekiyor. Yazılı belge ile kanıtlayamayanlar tanık gösterebilirler.

TESPİT DAVASINDA 5 YILLIK ZAMAN AŞIMI

SGK’ya ve diğer kurumlara şikayetlerden bir sonuç çıkmazsa çalışan önce arabulucuya gidecek. Eğer işverenle uzlaşma sağlanamazsa dava açma hakkı var. İşçiler sigortasız çalıştıkları sürelerini, işten ayrıldıktan sonraki ‘5 yıl içinde’ açacakları hizmet tespit davası ile de tespit ettirebilir. Şahitlerin bilgisi ve delillerin tutarlı olması halinde mahkemece tespit edilen ücretler ile çalışma gün sayıları SGK tarafından dikkate alınır ve o işçinin sigortasına geriye dönük işlenir. Dolayısıyla 8 Eylül 1999’dan önce başladığınız bir işte son 5 yıl içinde işten ayrıldıysanız ve sigorta girişiniz 8 Eylül 1999’dan önceki dönemlerde yapılmadıysa bu kapsamda atacağınız bir adım emeklilik yaşınızı öne çekeceği gibi EYT düzenlemesinden yararlanma imkanınız oluşacaktır. Aynı işyerinde çalışıyor olsanız da işten ayrılmadan hizmet tespit davası açma hakkınız var. Eğer işten ayrıldıysanız ve 5 yıllık süreyi geçirdiyseniz haklı nedenleriniz, delilleriniz ve şahitleriniz olsa dahi halen faaliyette olan işverenin mahkemede, konuya ‘zamanaşımına uğradığı’ gerekçesiyle itiraz edebileceğini unutmayın. Dolayısıyla yıllar sürecek mahkeme sonucunda dava masrafı gibi kayıpların da oluşabileceğini hesaba katın.

SGK’YA ŞİKAYET DE BİR YÖNTEM

Sigortasız çalıştırılan döneme ilişkin işverenin sorumluluğu var. Çalışanın da bu döneme ilişkin hak arama yolu mevcut. Geçmiş döneme ilişkin günler kazanılabilecekse mutlak hak aranmalı. Ancak bunun bazı ince detayları bulunuyor. Hak aramada sonuca ulaşılabilecek yollardan biri Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) şikayet. Diğeri ise çalışılan döneme yönelik sigorta hakkının mahkeme yoluyla elde edilmesi yani ‘hizmet tespit davası’. SGK’nın işçi şikayetlerine göre işlem yapabilmesi için ise işçilerin işten çıkmamış olmaları gerekiyor. İşten çıktıktan veya çıkarıldıktan sonra yapılan şikayetlerin olumlu sonuç vermediği ifade ediliyor. Fakat, işçinin elinde yazılı belge varsa, işten çıktıktan sonra yapılan şikayetlerden işçi lehine sonuçlar doğabilir.

İŞVEREN, İŞE GİRİŞİNİZİ BİLDİRMELİ

Örnek Soru: 10 Mayıs 1972 doğumluyum. İlk SSK girişim 1990’da oldu. İşveren tarafından 3 ay gösterilip prim ödemesi yapılmamış. Geriye dönük bu 3 ayı ödeyebilir miyim?

Cevap: Primin ödenip ödenmemesi sizi ilgilendirmez. Prim ödenmemesi SGK’yı ilgilendirir. SGK ödenmeyen prim için işvereni takip eder ve prim alacağını icra yoluyla da olsa tahsil eder. İşveren muhtemelen girişinizi ve çalışma sürenizi kuruma bildirmemiş. Durum böyleyse işten ayrıldığınız tarihten itibaren 5 yıl içinde, hizmet tespit davası açmadığınızdan, hakkınız zamanaşımına uğramış. Bugün için maalesef yapacağınız bir iş ve işlem bulunmuyor.

Editör: TE Bilisim