Van’da yüzde 74 ile 7-1’lik bir zaferin kazanıldığı teşkilatın başında olan HDP Van İl Başkanı Veysi Dilekçi: “Yüzde 13 oy almak 80 milletvekili ile parlamentoya girmek, sorumluluğumuzu arttırdı. Şimdi önümüzde hem siyasi hem de halkın günlük sıkıntılarına dair yapılması gerekenler var.” Diyerek ‘Durmak yok’ mesajı verdi. Seçim öncesi vaatlerin hayata geçmesi için çalışmalara başladıklarını belirten Dilekçi, en büyük önceliğin Kürt sorunu olduğuna vurgu yaptı.

 

HDP Van İl Başkanı Veysi Dilekçi ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri Şehrivan’a ziyaret ederek seçim sürecinde üstlenilen rolden dolayı teşekkür etti. Seçimin ardından yeniden alana inen ve halka buluşan il yönetimi basının da ilkeli bir duruş sergilediğinin altını çizdi. İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi 7 Haziran’da alınan seçim zaferine dair değerlendirmelerde bulunarak barajın Van’ın da çıkardığı yüzde 75 gibi bir oranla yıkıldığını belirtti. Kazanılan başarının da sorumluluğun da bilinci olduklarının altını çizen Dilekçi, seçim sürecinde basın mensuplarının da aktif ve ilkeli duruş ile görevini yaptığına dikkat çekerek teşekkür etmek üzere ziyarette bulunduklarını açıkladı. Gazetemizi ziyaret ederek seçim değerlendirmelerini paylaşan Dilekçi, 7 Haziran seçimleri ile ilgili olarak ayrıca: “Ne kadar demokrasi hayata oturtulmaya çalışılsa da ama maalesef kimi zihniyetler bunun önünde engel olmaya çalışıyorlar. Önemli bir seçim sürecini geride bıraktık. Bu seçimde kazanan halklarımız oldu. Halkın istediği bir sonuç ortaya çıktı. Bu anlamda mecliste birçok yenilik ve ilk gerçekleşti. Her şeyden önce 80 anayasasının getirmiş olduğu anti demokratik uygumlalar baraj halkımız tarafından yerle bir edildi. Türkiye’de farklı inançların farklı kimliklerin ve kültürlerin ilk defa kendisini temsil edebileceği istediği düzeyde olmasa da parlamento hayatına geçilmiştir. Halkımız demek ki tek partili sistemi ve tek partili iktidarın dezavantajlarını ve olumsuzluklarını görerek hiçbir siyasal partiye tek başına iktidar olma şansı tanımadı. Bu anlamda halkımız kazanmıştır. Halkımız bütün siyasi partiler şöyle bir görev ve sorumluluk verdi. Bu ülkenin sorunlarını bu ülkenin farklılıklarıyla ancak çözülebilirliğini söyledi. Bu anlamda elbette seçimlerin kazananı halkımızdır. Ama siyasal parti ve hareket olarak da kazanan Halkların Demokratik Partisi oldu. Biz bu sonucu bekliyor ve inanıyorduk. Çünkü tüm Türkiye’de artık toplumun demokrasiye ihtiyaç duyduğunu değişim ve dönüşüme ihtiyaç duyduğunu artık sorunların çözümü açısından mevcut siyasal anlayışların dışında tekçi, retçi ve inkarcı politikaların dışında farklı bir alternatifin olması yönünde bir tercihte bulundu. Bu anlamda Halkların Demokratik Partisi yüzde 13 oy oranı ve 80 milletvekili ile parlamentoya güçlü bir şekilde girdi. Bu seçimin konjonktürel yanları var. ama en çokta vermiş olduğumuz mücadele ve partimizin çalışmaları ciddi anlamda bu sonucun gelmesinde etkili olmuştur. Bu anlamda emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyoruz. Sizlerde seçim çalışmalarımızda yanımızda oldunuz ve gazetecilik etiğine göre hareket ettiniz. Bu sonuçlarda etkin rol aldınız. Bu anlamda sizlere teşekkür ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Çıkan sonuca ve verilen bu emeğe bir teşekkür az ama teşekkürü de esirgememek lazım.” Dedi.

 

“SORUMLULUKLARIMIZ ARTTI”

Alınan seçim zaferinin sorumluluklarını da artırdığına vurgu yapan Dilekçi konuşmasında ayrıca: “Elbette sorumluluklarımız artmıştır. Parti olarak yüzde 5 oy almak bizim sorumluluğumuzu arttırdı. Bu dönemde yüzde 13 oy almak 80 milletvekili ile parlamentoya girmek, sorumluluğumuzu arttırdı. Şimdi önümüzde hem siyasi hem de halkın günlük sıkıntılarına dair yapılması gerekenler var. Bu ülkenin bütün sorunları bizim sorunlarımızdır. Yani siyasal partilerin varlık gerekçeleri bu aslında. Toplumun sorunlarını çözmeye yönelik politikalar geliştirilir. Bizde sorunları en fazla yaşayan bölgede bulunmamızdan kaynaklı belki en fazla bizi etkileyen sorun Kürt sorunudur. Bizim dil, bütünlük ve kültür sorunumuzdur. Ama yaşamın diğer sorunlarıyla da muhatabız. Birebir de yaşıyoruz birçok sorunu. Bölgedeki insanlarımızın yüzde 85’inin ekonomik, sosyal ve sağlık güvenceleri yok. Buna benzer birçok sorun ve sıkıntı yaşanıyor. İnsanlar ekonomik olarak yapmak istediklerini yapamıyorlar.  İşsizlik ve ekonomik sorunun en fazla olduğu kentlerin başında geliyor Van. Bu sorunların tamamı bizim sorunlarımız. Biz de bu sorunları gerek muhalefette, ana muhalefette gerekse de iktidarda olalım hiç fark etmez sorunların çözümü konusunda arayış içerisinde olacağız. Biz nasıl bugüne kadar Kürt sorununda belli adımlarla çözüm noktasında fiiliyatta öncülük ettiysek ve gerçekleştirdiysek, bundan sonra da çözüm noktasında yine öncülük edeceğiz. toplumun sorunlarını çözme birinci derece bizim görevimizdir.” Sözlerine yer verdi.

 

“VAN İDEOLOJİ KURBANI OLDU”

Kentin tüm sorunlarının yüzde 75 oy alan bir parti olarak kendilerinin omuzunda olduğunun altını çizen Dilekçi 1 milyonu aşkın nüfusun tamamının temsilcisi olduklarına dikkat çekerek tüm sorunların çözümü için çalışmalar yapacaklarını belirtti. Van’ın geçtiğimiz yıllarda önemli hizmet ve çalışmalarda mahrum kaldığını belirten Dilekçi, özellikle deprem sonrasında önemli konuların ideolojik yaklaşımların kurbanı edildiğine vurgu yaptı. Dilekçi: “Bu kentte bize oy veren ve vermeyen herkesin sorunlara bakışı aynı olmayabilir bizden istenen her türlü sorunu çözmemiz lazım. Bu kentin en temel sorunlarından bir tanesi bu vergi terkini sorunudur. Bu kent 2011 yılında bir afet yaşamıştır. Bu afetten kaynaklanan çok ciddi sorunlar vardır. İnsanlar halen barınaksız ve konutsuzdur. Van gibi bir yerde büyük bir afet yaşandı. Her şeyden önce yani arama ve kurtarma süreci başlamadan kentin afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyordu. Bir sorun tespit edersiniz ve o sorunu tespit ettikten sonra teşhis koyarsınız. Ne yazık ki kentimiz afet bölgesi bile ilan edilmedi. İdeoloji yaklaşımlardan dolayı kent afet bölgesi ilan edilmedi. Çünkü afet bölgesi ilan edildiğinde insanlarım mağduriyeti gidermek birinci derece devletin görev ve sorumlulukları arasındadır. Ama maalesef afet bölgesiyle ilgili bir çalışma yapılmadı. Halen risk altındayız. Ciddi anlamda deprem sıkıntısı yaşayan ve afetle karşı karşıyayız. Bu noktada dahi halen bir çalışma ve hazırlık yapılmamıştır. Sürekli olarak TOKİ’lerden bahsediliyor. Devlet 30-40 bin liraya mal ettiği bir konutu vatandaşa 80 ve 100 bin lira arasında değişen bir değere satıyor. Bu anlamda vatandaş mağdur olmuştur. Depremi bile fırsat bilip kar elde etme anlayışı içerisinde olan bir hükümet anlayışı var. Van’daki yurttaşların yüzde 80-90’ı icralık durumda şuan. Yurttaşlar mağduriyet üstüne mağduriyet yaşamaktadır. Tüm bunlara rağmen devlet yurttaşlardan yüzde 100’ün üzerinde bir kar elde ederek konut yaptırıyor. Bunlar hepsi çözmemiz gereken sorunlar. Kentimiz aynı zamanda bir turizm kenti. Ama maalesef bu konuda fayda sağlayamıyoruz. Bu sorunların tamamını çözmek bizim görevimiz.” Dedi.

 

“VERGİ TERKİNİ VE DİĞER VAATLERİMİZİN TAKİPÇİSİYİZ”

Van’ın vergi terkini, SGK ödemeleri, TOKİ konutları, sınır ticareti gibi bir çok sorunu üzerine vaatlerinin olduğunun hatırlatılması üzerine de değerlendirmelerde bulunan Dilekçi, tüm bu söylemlerin arkasında olduklarını ve bunu her şekilde mecliste çözüme kavuşturmanın mücadelesini veren bir parti olacaklarını belirterek: “Evet, bununla ilgili çok büyük sorunlar var. Depremden ve öncesinden de kaynaklanan birçok sorun var. Kentimiz çok önemli bir konumdadır. Avantaj durumunda olan kentimiz şuan dezavantajlı bir konumdadır. Sınır kentiyiz. İran ve Türkiye ilişkileri noktasında stratejik bir kent konumundayız. Ancak tüm sınır kapıları kapalı durumda. Yeni kapılar açılması gerekirken, daha geniş olanak ve imkanlar yaratılması gerekirken bir sınır kapımız var o da kapalı. Doğru dürüst ticaret yok. İnsanlar ticaret yapamıyor. Hakkari yanı başımızda ama güney Kürdistan’a açılan bir kapı yok maalesef. Tüm bunlar kent için dezavantaj durumunda. Bu anlamda esnafımız mağdur durumdadır. Sadece işçi meselesi değil bu sorunlar işverenin de ciddi sorun ve sıkıntıları var. İşverenin mağdur olduğu bir ülkede yaşıyoruz. İşverenden yüzde 38 vergi alırsanız bu işveren nasıl yatırım yapacaktır. İşveren kazandığının yarısını devlete ödüyor ve bunu hizmet olarak da alamıyor. Vanlının cebinden çıkan verginin ne kadarı bu kente hizmet olarak geri dönüğünü kimse bilmiyor. Maalesef vergiler hizmet olarak geri dönmüyor bu kente. Tüm bunların sorumluluğunun bizde olduğunun farkındayız. Çözümü için de çabalayacağız.” Dedi.

 

HDP VAN KOALİSYONA NASIL BAKIYOR?

Öte yandan HDP’nin kolasiynodaki rolü ve Van’ın Ankara’daki duruma bakışı üzerine de değerlendirmelerde bulanan Dilekçi, kolisyon söylemleri için: “Kendi iç organlarımızda bu tür çalışmaları yürüttük. Ankara’da da partimizin yürütme kurulu ve milletvekili grubumuzla toplantılar gerçekleştirdik. Bu konular tartışıldı ve görüşüldü. Bizim Eş Genel Başkanlarımızın yaptığı açıklamalar bizim açıklamalarımızdır. Bundan sonraki süreçte de alınacak her türlü kararı genel merkezimiz taktiridir. Eş Genel Başkanlarımızın bu konudaki çalışmalarını bizlerde destekleyeceğiz. Bizim bu ülkede arzuladığımız hükümet sorunların demokratik çözümlerini önüne koyabilirliği sorunlara kalıcı ve demokratik çözümler üretilebilecek bir anlayış olması lazım. Hangi partiler arasında koalisyon kurulursa kurulsun bizim için öncelikli şey bu sorunların çözümüdür. Başta barış sorunu, demokrasi ve özgülükler sorunu demokratik bir çerçevede çözümünü diliyoruz. Tam da böyle bir hükümet beklentimiz var. Genel merkezimizin alacağı kararla bizim için önemli. İleriki süreçte bazı şeyler daha çok netleşecektir.” Dedi.

 

“KOBANİ MÜSLÜMAN TOPLUMU İÇİN BÜYÜK BİR SORUMLULUK”

Son olarak Kobani’de yaşanan katliama da değinen Dilekçi, son yaşanan kayıpların seçim sevincinin yasa dönüşmesine neden olduğuna değindi. Dilekçi, artık İslam dünyasının bu noktada sorumluluk üstlenmesi gerektiğine vurgu yaparak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Seçimde aldığımız böylesi bir sonuca karşılık son dönemlerde yaşanan acı olaylara da tanık oluyoruz. Kobani’de halkların lehine gelişen bir sürece tahammül edemeyen, vahşi barbar aslında bütün tanımların dışında kalan neye hizmet ettiği kime ettiği belli olmayan bir çete grubunun oradaki sivil halka dönük gerçekleştirmiş olduğu katliama sebep oldu. Bu katliam bizi ciddi anlamda incitti ve yaraladı. Bu anlamda halkımıza başsağlığı diliyoruz. Büyük bir acı yaşıyoruz. İşte biz demokratik değişimi ve dönüşümü arzularken, ülkemizde demokrasinin mücadelesini verirken, bununla birlikte Ortadoğu’da bir demokrasinin gelişmesini arzularken böylesi bir acıyı yaşıyoruz. Ama şu çok iyi bilinmelidir ki, bu katliamcı zihniyet kaybedecektir. Hele hele böylesi kutsal bir ayda, kutsal bir dönemde bu katliamın gerçekleştirilmesini Allah’ta kabul etmez kul da kabul etmeyecektir. Bu anlamda katliamla ilgili en büyük iş Müslüman toplumuna düşmektedir. Bu barbar ve vahşi çeteyi mahkum etmek bu insanlık dışı uygulamalarına mahkum etmek için de bir daha benzerinin yaşanmaması için de toplumsal olarak da İslam aleminin de bunun karşısında bir duruş sergilemesi gerekiyor. Çünkü bu katliam hiçbir dine ve mezhebe hizmet edebilecek bir şey değildir. Hoşgörülü olan bir din adına bu katliamın yapılması başta inanan Müslüman toplumunun kabul etmemesi gerekiyor. Bizim kutsal değerlerimize asla ve asla kabul etmeyelim.” 


ŞEHRİVAN HABER – ORHAN AŞAN

Editör: TE Bilisim