Orhan Aşan - Ömer Aytaç AYKAÇ - ŞEHRİVAN ÖZEL


Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Van’ın en tarihi yapılarından biri olan TEKEL binasının ve bulunduğu arazinin sahibi, yıllardır verdiği hukuk mücadelesinde sona yaklaştı. Tapusu Osmanlı’dan yana kendilerinden olan Aslan ailesinin mensubu Nesih Aslan devlet kullanmasına rağmen vergisini kendisinin ödediği o arazi ve binada hak sahibi olduğunu kanıtladı. 10 yılı aşkındır bunun mücadelesini veren Aslan, ilk iş olarak da tarihi binanın arka tarafında kalan ve Van’ın ayıbı haline gelen o binayı yıkmakla başladı. Aslan, yıkım öncesinde o binadan 100’e yakın kişiyi çıkardıklarını belirtti!

Şehrivan Gazetesi, o arazinin sahibi olan Nesih Aslan’a ulaştı. Yıllardır devletin el koyduğu ve çivi bile çaktırmadığı o binanın sahibi yıllardan bu yana verdiği mücadelede sonunda haklı çıktı. Osmanlı’dan bu yana arazinin sahibi olan ve devletin 1950’li yıllarda kamulaştırma yaptıktan sonra kullanım izni vermemesine rağmen vergisini aldığı Aslan, 10 yıldır verdiği hukuk mücadelesinde sona yaklaştı. Yıllardan bu yana gitmediği kurum, kuruluş ve siyasi kalmayan Aslan, devletin kullandığı araziye ait 30 yılı aşkın emlak ödeme beyanlarını da alarak başvurularını yapınca arazinin gerçek sahibi anlaşıldı.

OSMANLI TAPUSU İLE HAKKINI ARADI!

Şehrivan’ın ulaştığı Nesih Aslan, tarihi yapı ve alan ile ilgili mücadelesini anlatırken oldukça çarpıcı ifadelere yer verdi. O alanın kendisine Osmanlı’dan bu yana hak sahibi olan ailesinden kaldığını belirten Aslan, Cumhuriyet’ten sonra da kullanımın kendilerinde olduğunu ardından yapılan kamulaştırma ile devletin o arazinin kullanım hakkını hiçbir hak ödemeden kendilerinden aldığını fakat onca yıldır bu alanın vergisini ödemelerine rağmen önce 1950’li yıllarda Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan o tarihi yapının inşa edildiğini ardından da 90’lı yıllardaki ek binaların yapıldığını kaydetti. Aslan o alan ile ilgili konuyu ise şu şekilde anlattı; “Bu yer Osmanlı döneminden beri bize ait. 37 yıldır vergisini de ödüyoruz. Önceleri gümrük daha sonra ise Tekel binası yapıldı orada. Biz itirazda bulunduk. Daha sonra bu yeri özelleştirdiler. Tekel binası 58 yıl önce yapılmış ancak arkasındaki binalar 90’lı yıllarda inşa edilmiş. Bu binalar yapılırken bizden herhangi bir izin alınmadı. Biz gelip bunlara itirazda bulunduk.”

“DEVLETE ŞİKÂYET ETME ZARARLI ÇIKARSIN” DEDİLER

Kendisinden önceki büyüklerinin devletin o alanda bazı binalar yapması üzerine, o zamanların şartında devlete karşı çıkmamak için tapusu kendilerinde olan o alana sahip çıkmadıklarını belirten Aslan, kendisinin de bundan yıllar önce o alan ve bina ile ilgili ilk girişimi yapma fikrini söylediğinde etrafındaki insanların, “Hiç devleti devlete şikayet etmek olur mu? Şikayet edersen sen zararlı çıkarsın, hatta ceza ödersin” dediklerini kaydetti. O şartlarda Ankara ve ildeki müdürlüklerin de aynı sözleri üzerine bir şeyler yapmadığını söyleyen Aslan, 10 yıl önce adaletin tecelli etmeye başladığını ve kendisinin de hakkını aramaya başladığını söylüyor. Aslan ayrıca; “Bize arsanın bir bölümü devlete düşmüş dediler. Burada herhangi bir işlem yapamazsınız dediler. Son yıllarda bu yerle ilgili mücadele ettik. Şuanda mücadelemiz devam ediyor. Bu işin üzerine gittik. En son işin içinden tekel çıktı. Ama sürekli müracaatlarımız ret edildi. Eski süreçlerde itiraz ettiğimizde bize itiraz etmeyin ceza alırsınız deniliyordu. 37 yıldır vergi verdiğimiz bir yeri ne yazık ki şimdiye kadar kullanamadık.” Diyor.

KİME GİTTİYSE İNANDIRAMADI!

Aslan, Yıllarca öne elindeki Osmanlı tapuları ile birlikte hem Ankara hem de Van’da gittiği tüm müdürlüklerden eli boş döndü. Buna rağmen vergisini ödediği ama hakkını alamadığı o alan ile ilgili mücadelesinden vazgeçmedi. Aslan, o mücadelesini ise Şehrivan’a şöyle anlattı; “Bize herhangi bir vergi ödememişsiniz denildi. Ancak ben evrakları Ankara’ya gönderince gerçek ortaya çıktı. Bu kez Tekel bölge müdürlüğünden bir heyet geldi buraya. Burada inceleme yaptılar. Ve vergi ödediğim gerçeği ortaya çıktı. Hatta ben mevcut tekel binasının kalorifer parasını bile veriyordum. Bana tekel bölge müdürlüğünden telefon geldi ve evet buranın vergisinin tarafımca ödendiği söylendi ve sonunda haklı bulundum.”

TARİHİ BİNAYI RESTORE EDECEK

Arazisi üzerine yapı inşa eden TEKEL dahi Osmanlı’dan kalan o tapuyla işlem yapmayınca çareyi emlak vergisi ödediğine dair belgeleri ilgili kurumlara sunmakla buldu. Sonunda ise Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nde hak sahipliğini kanıtladı. Aslan o mücadeleyi ise şöyle dile getirdi; “Valilik, Belediye ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden resmi olarak bu binaların yıkım yazısını aldım. Ve yıkımını gerçekleştirdim. Şu anda o alan bizim ancak yapı için izin alamadık. Çevre düzenlemesini yapıp etrafını kapattıktan sonra mahkemenin vereceği kararı bekleyeceğim. Mahkeme sonucuna göre artık buranın kullanım hakkını almış olacağız. Ön tarafta bulunan 330 metrekarelik alanın kullanım hakkı bende. Ancak geri kalan yer için mahkeme kararını bekleyeceğim. Tekel binasıyla ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğüne gittim. Binanın sit alanına girdiğini ancak kullanım hakkının bana ait olduğunu söyledi. Binanın yıkılmayacağını ancak restorasyonun yapılarak kullanılacağını söylediler.

100’E YAKIN İNSAN O BİNADA KALIYORMUŞ!

O alanın kendisine ait olduğunu ispatlaması ile birlikte yıkım iznini aldığını ve Valilik ve Belediye’nin de yasal kararıyla yıkım yaptığını belirten Aslan, “Ben resmi olarak kullanmasam da hak sahibi olduğum o alanı hep korumaya çalıştım. En çok da tarihi yapı için mücadele verdim. Hatta 2 bekçi ile son birkaç yıldır tarihi yapıya zarar gelmesin diye uğraşıyorum.” Şeklinde konuştu. O yıkımda çok ilginç manzaralarla karşılaştığını da anlatan Aslan, “Arka taraftaki binaları yıkmaya karar verdiğimizde birçok sıkıntıyla karşılaştık. İçeriyi boşalttığımız zaman 100’den fazla madde bağımlısı çıktı içeriden. Bunlarla ben şahsım gidip konuşup oradan çıkardım. Gerçekten çok vahim bir tablo ile karşılaştık. Yaşları çok küçük hatta çok büyük yaşları olan kişilerde burada kalıyordu. Hepsiyle ben görüştüm. Binanın yıkılacağını kendilerinin binayı terk etmeleri için ikna ettim ve binanın yıkımını gerçekleştirdik. Binanın çevresinde bulunan esnaf bu durumdan çok şikayetçiydi. Esnaf artık iş yapamaz duruma gelmişti. Çünkü esnaf erken saatte dükkanını kapatıp buradan çıkmak zorunda kalıyordu. Esnaf bu binaların yıkılması için defalarca dilekçe toplamış ancak bir sonuç alamamıştı. Biz zor da olsa bu binaları yıkarak esnafın rahat nefes almasını sağladık. Çevre esnafı şimdi gelip bize teşekkür ediyor. Artık esnaf daha rahat geç saatlere kadar dükkânını açık tutabiliyor. Güzel bir iş yaptığıma inanıyorum. Kent merkezine yakışmayan bir durumdu. Bizlerde el birliği yaparak kenti bu kötü görüntüden kurtardık.” Dedi.

Editör: TE Bilisim