Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Çiçek, Ortadoğu’daki kaosa dikkat çekerek, yıllarca sürecek bir mezhep düşmanlığının fitilinin ateşlendiğini ve bunun Ortadoğu’nun anı ve geleceği için hayatı çekilmez hale getireceğini belirterek, bu nedenle Türkiye’nin arabulucu bir rol üstlenerek sağduyuyu harekete geçirmesi gereğini dile getirdi. 


Açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Çiçek, her ne kadar Ortadoğu’da bir enerji oyununun olduğu görünüyorsa da, bu oyunun mezhep savaşları üzerinden oynanacağına işaret etti. Çiçek, “Bu nedenle oyunun sonucunu tahmin etmek zordur. Olay bir mezhep savaşına doğru gidiyor. Unutmayalım ki mezhep savaşları bir başladı mı, onu durdurmak kolay değildir. Etkisi uzun yıllar alır. İnsanlık tarihinde bunun örnekleri var ve bundan ders çıkarmalıyız” dedi.

 

AVRUPA’DA HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ DEĞİL

Avrupa’da Martin Luther’in 31 Ekim 1517’de Wittenberg Kalesi Kilisesi’nin kapısına fikirlerini içeren 95 maddeden oluşan bildiriyi asmasıyla resmen başlayan Protestan Reformu Hareketi’nin daha sonra Avrupa’nın tarihinde/insanlığın tarihinde birçok siyasal ve sosyal olayı beraberinde getirdiğini de hatırlatan Doç. Dr. Hasan Çiçek, “Katolik mezhebinde birçok değişime yol açan reform hareketinin en trajik tarihsel etkisi mezhep savaşlarıyla ortaya çıktı. Bu hareketin etkisiyle mezhep savaşları başladı; Protestanlık, Kalvenizm, Anglikanizm gibi yeni mezhepler ortaya çıktı. Hıristiyanlık içinde ortaya çıkan mezhepler Avrupa’daki siyasi, sosyal ve etnik dengeleri altüst etmiştir. Bunun sonucunda meydana gelen Otuz Yıl Savaşları olarak da bilinen Mezhep Savaşları, Avrupa’nın 1618 ile 1648 yılları arasındaki zamanı kanlı yıllara dönüştürmüştür. Devletlerin çoğunun katıldığı bu savaşlar bir Protestan-Katolik mezhep kavgası olsa da, temelde politik amaçlar taşıyan bir savaş olduğu da inkar edilemez. Yani mezhep kamufleli siyasi hesaplaşmalar. Savaş, ancak 1648'de Protestanların güçlü çıkmaları ve Westphalia Barışı ile sona erdirilebilmiştir. Sonuçları itibariyle savaş Avrupa’da hiçbir şeyi eskisi gibi bırakmamıştır” diye konuştu.

 

“BİR ENERJİ OYUNU OYNANMAKTADIR”

Buna benzer kanlı bir mezhep savaşının bugün İslam dünyasını, tam da Ortadoğu’nun kalbinde tehdit ettiğini dile getiren Doç. Dr. Çiçek, “El altından yine siyasi hesaplaşmalar, mezhep savaşları üzerinden yürütülecektir. Mezhepler adına örgütler oluşturularak, Ortadoğu kan gölüne dönüştürülecek, İslam dünyası zayıflatılacak ve belki de yüzyıllarca kendine gelemeyecek bir konuma itilecektir. Oysa biliyoruz ki temelde bir enerji oyunu oynanmaktadır. Olay Ortadoğu’da ama bütün dünya ilgili. Çünkü yangın öyle bir yerde ki, bütün dünyayı ilgilendiriyor. Bu nedenle neredeyse bütün güçler bu oyuna bir şekilde dahil olmaktadır. Herkesin oyundan farklı bir beklentisi var. Oyunun nasıl biteceğini, kimin kazanacağını hesap etmek zordur. Ama oyunun kaybedeni bütün Ortadoğu halkları veya İslam dünyası olacaktır. İşte bu nedenle Ortadoğu’da bu mezhep kavgasına son verebilecek konumdaki ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin toplumsal görece olgunluğu ve gelişmişliği Ortadoğu’daki diğer ülkelerden daha iyi durumdadır. Türkiye demokratik deneyimini, üstlendiği tarihi misyonu, sorunlarını aklıselimle çözme potansiyelini hesaba katarak savaşın mezhepsel ve etnik olmasını önleyebilir. Bu konuda sorumluluk üstlenmek Türkiye’nin, bölge barışına katkısı olacak ve saygın konumunu pekiştirecektir” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim