Ancak biz TMMOB olarak haksızlığın karşısında, emekçinin yanında yıkılmadan her zaman dik duracağımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz.” diyerek kısa süre önce büyük bir deprem yaşayan Van’ın da içinde bulduğu bir deprem analizi yayınladı.

Jeoloji Mühendisleri Odası Van Şubesi yaptığı bir açıklama ile haftasonu 15’inci yıldönümünü dolduran 17 Ağustos depremi dolayısıyla bir değerlendirmede bulundu. Yaşanan depremlerin yakın tarihde Marmara’da yıkıcı bir depremin daha yaşanacağını gösterirken, bu noktada deprem öncesi ve sonrası hazırlıkların hayati önem taşıdığının belirtildiği açıklamada, “Ne yazık ki yöneticilerde, sivillerde depremi çok çabuk unuttuk. Bunun bir örneğini yakın bir zamanda gerçekleşen Van depreminde yaşadık.”

“TÜRKİYE’NİN GERÇEĞİ; 17 AĞUSTOS”

17 Ağustos depremi ile ilgili bazı bilgilerin paylaşıldığı açıklamada deprem öncesi ve sonrası hazırlıkların önemine yer verilirken, konuyla ilgili olarak şu ifadeler kullanıldı; “17 Ağustos 1999, saat: 03.02, merkez üstü Gölcük/Kocaeli olan ve 7,4 büyüklüğünde 45 saniye süren bir sarsıntıydı dönüşü olmayan kayıplara sebep. Resmi rakamlara göre 17.480 kişinin ölümüne, 23.781 kişinin yaralanmasına ve 600.000 kişinin evsiz kalmasına sebep oldu.
Marmara depremi, Türkiye’nin en büyük fayı olan Kuzey Anadolu Fay (KAF) sistemi üzerinde gerçekleşmiş bir depremdir. Bu fay Bingöl Karlıova’dan başlayıp, Marmara denizinin batısında iki kola ayrılarak devam etmektedir. Marmara bölgesinde, tarih boyunca yaşanan depremler dikkate alınarak yapılan risk haritalarında, Marmara’nın yakın bir tarihte, tekrar büyük bir depremi yaşayacağı konusu açık ve nettir. Tüm bilim kuruluşları depremin yakın tarihte yaşanacağı konusunda hem fikir olmasına karşın, depremin ne zaman olacağı sorusuna verilebilecek kesin bir cevap şuan için mümkün değildir. Teknoloji olarak en üst seviyeye ulaşmış ülkelerden biri olan Japonya da dahi en fazla 30 saniye öncesinden deprem uyarısı yapılabilmektedir. Bu nedenle TV programlarında, sosyal medyada boy gösteren ve deprem konusunda kesin tarihler veren kişi ve kişilere itibar edilmemesini önemle rica ediyoruz.”

GERÇEKLE YÜZLEŞMELİYİZ…

Öte yandan Van depreminde edinilen tecrübelere rağmen sorgulama ve eleştirilmenin öğrenilemediğini ve depremin tez zamandı unutulduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca; “Özverili bilim insanlarının emekleriyle şuan çeşitli üniversiteler ve projeler kapsamının yanı sıra özellikle Boğaziçi üniversitesi Almanlarla birlikte Marmara denizinde sondajlar yapıyor, sismik(titreşim) sensörleri yerleştiriyorlar. Bu sensörlerle en ufak titreşimleri kayıt altına alıp, kara hareketlerini inceliyorlar. Tabii bir de deprem öncesi ve deprem sonrası hazırlıklardan bahsetmek lazım, ne yazık ki yöneticilerde, sivillerde depremi çok çabuk unuttuk. Bunun bir örneğini yakın bir zamanda gerçekleşen Van depreminde yaşadık. Sebeplerine gelince, insan hayatını hafife almamızdan, koltuk sevdamızdan, ranttan, sorgulanmayı ve eleştirilmeyi kaldıramadığımızdan ve ne yazık ki paraya olan hırsımızdan. Bugün deprem riskinin olduğu illerde kentsel dönüşüm adı altında bir çalışma başlatılmış ve bu dönüşüm alanlarının belirlenmesinde Bakanlık, STK’ları saf dışı bırakarak tüm bölgeyi yürütmenin himayesine bırakmıştır. Sorgulayan ve halkın zararına olan projelere karşı duran TMMOB ve bünyesindeki JMO pasifize edilmeye çalışılmış ve hiçbir projeye bırakın dâhil edilmeyi, fikirlerimiz dahi alınmamıştır. Ancak biz TMMOB olarak haksızlığın karşısında, emekçinin yanında yıkılmadan her zaman dik duracağımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Deprem sadece İstanbul’un, Kocaeli’nin, Sakarya’nın değil Van’ın, Hakkari’nin, Bingöl’ün, Erzincan’ın, Adana’nın… Yani deprem Türkiye’nin gerçeği ve bu gerçekle yüzleşmek bizim asıl görevimiz. Eğer bu görevi başarıyla tamamlamak istiyorsak hayatlarımızı zemin etüdüyle, çimentoyla, demirle, m2 ile eş değer tutmamalıyız. Emin olun ki hakkıyla yapılan hiçbir yapı depremde size mezar olmaz.” Denildi.

Editör: TE Bilisim