ŞEHRİVAN HABER: UĞURCAN DEMİR-HAKİM İNALÖZ

Van’ın son dönemlerde yaşadığı olumsuzlukların başında gelen ve kentin gelecekte yaşayabileceği en büyük kriz olarak görülen su konusu ve kuraklık Van YYÜ’nün deneyimli akademisyenlerinin sunumları ile katıldığı Van Gölü Havzası'nda Suyun Geleceği konulu panelde konuşuldu. Küresel ısınmaya ve bölgedeki su kullanımına bağlı olarak oluşan kuraklık ve alınacak önlemler tartışılırken kentin yaşadığı büyük su krizine dair çarpıcı yaklaşımlar ve değerlendirmeler ortaya konuldu.

Aşırı sıcaklıklar nedeniyle su seviyesinin iyice düştüğü Van Gölü'nde suyun önemine dikkati çekmek amacıyla Van YYÜ ile Van Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) ortaklığında düzenlenen "Van Gölü Havzası'nda Suyun Geleceği" konulu panelde Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Prof. Dr. Menaf Turan, Prof. Dr. Semra Demir, Doç. Doç. Dr. Azad Sağlam Selçuk, Doç. Dr. Serkan Kemeç sunumları ile meseleye dikkat çekti.

PROF. DR. ALAEDDİNOĞLU: VAN GÖLÜ’NE DÜŞEN YAĞIŞLAR AZALIYOR

YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü havzasının su bilançosu ve nüfusun gelişimi adlı sunumunda şunlara yer verdi: "Van Gölü havzası bir kapalı havza, doğuya doğru havzanın genişlediğini görebiliyoruz. Van Gölü havzasına dışarıdan su girebilir aynı şekilde Van Gölü havzasından dışarıya su çıkabilir. Van Gölü havzasını anlamak için de çok detaylı çalışmaların yapılması gerekiyor. Önceki yıllarda Van Gölü havzasında düşen yağışların giderek azaldığını gözlemliyoruz. Kuraklık meselesi sadece Van Gölü hafızasını etkileyen bir durum değil, bu sorun aslında tüm Türkiye'yi etkiliyor. Aynı şekilde tüm dünyayı etkileyen bir durumla karşı karşıyayız. Dikkat etmemiz gereken durumda şu; Van Gölü kapalı havza onun içinde buraya herhangi bir su getiremezsiniz. Ya da getirseniz bile bunun maliyeti çok yüksek olur.”

VAN GÖLÜ BUHARLAŞMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA

Van Gölü havzasındaki buharlaşmaya dikkat çeken Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “İki türlü buharlaşma var bir potansiyel diğeri gerçek. Van Gölü havzasında yaşanan buharlaşma türü gerçek bir buharlaşma. Güneydoğu Anadolu buradan daha sıcak ve oradaki buharlaşma burada çok daha yüksek. Ancak orada buharlaşacak su yok. Van havzası su kaynakları ile dolu bir yer. Burada meydana gelen kulaklık sorunu buharlaşma ile birlikte göllerin kurumasına neden oluyor. Kurumaya yönelik de yön almış durumdayız.” İfadelerini kullandı.

KİMSE SU SORUNUNA İNANMIYOR

Van Gölü Havzasında çok ciddi bir sondaj çalışmaların olduğunu belirten Alaeddinoğlu, şunları kaydetti: "Sondajlar ve yeraltı suları bizim en değerli kaynaklarımızdır. Bu kaynaklar zor günlerin dostudur. 10 yıla kadar da belki su sorunumuz çıkmayabilir. Ancak onu sonra bu sorunla karşılaşacağız. O yüzden su konusunda çok duyarlı olmamız lazım. Çünkü sondajla çıkarılan suların büyük bir kısmı tarla ve bahçe için kullanılıyor. Bütün çalışmalar havzada ileriki zamanlarda bir su sorununun ortağa çıkacağını gösteriyor. Bu konuda da bilinç düzeyinin yükseltilmesi gerekiyor. Suyun geleceğini konuştuğumuz panele kimse gelmedi. Çünkü su sorunun olduğuna kimse inanmıyor. Şu an o sorunu yaşamıyorlar yaşamadıkları şeyi de sorun olarak kabul etmiyorlar.”

DOÇ. DR. KEMEÇ: “HAVZADA ŞİDDETLİ BİR KURAKLIK VAR”

Tarım alanlarında yapay alanların artığını ve doğal alanların azaldığını görebiliyoruz ifadelerini kullanan Doç. Dr. Serkan Kemeç, ‘İklim Değişikliği Bağlamında Van Gölü Havzası ve Van Kent Arazi Kullanımı’ başlığı ile kentteki alan kullanımına dikkat çeken bir sunum gerçekleştirdi. Van’daki doğal alanların azaldığını, kent genelindeki yerleşimin arttığını söyleyen Kemeç: “Şiddetli kuraklıkta Van kırmızı diye gösterilen riskli bir alanda. Havzada orta şiddetli bir kuraklık var. Bu kuraklığın görülmesi tabi kentteki havzadaki tüm sektörleri de etkiliyor. Örneğin tarım sektörü, içme suyu ve kullanma suyu ile ilgili di ciddi riskler ortaya çıkıyor.” Dedi. Kemeç, şöyle devam etti: “Kent hızlı bir kurallık ile ilerliyor. Kent mekansal yayılım olarak Van gölün etrafında yerleşmiş bir şehir. Bu nedenle gölün etrafındaki yapılaşmanın önüne geçmemiz gerekiyor.”

PROF. DR. DEMİR: KURAKLIKTA SU YÖNETİMİ ŞART

YYÜ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Demir de Coğrafyamızda küresel ısınmanın yol açtığı ve kimsenin görmek istemediği görüntüler söz konusu olduğunu vurgulayarak şunları anlattı: “Bu sene yağışlar olmadığı için bitkiler boy vermedi. Arpa ve buğdaydan verim alınamadı. Hayvancılık olumsuz etkilendi. Besiciler yayladan erken indi. Bu anlamda tarımsal kuraklıkta su yönetimi şart. Yanlış sulama yöntemleri terk edilmeli, modern sulamaya geçilmeli. Vahşi sulamayla su hunharca tüketiliyor. Damlama sulama yöntemine geçilmeli. Kuraklığa dayanıklı bitkiler yetiştirmeliyiz. Mikorizal fungusu mikrobiyal gübre-mantar) tarımda yaygınlaştırmalıyız. Bu anlamda su cimrisi bir ülke olmalıyız yetiştirmeliyiz. Mikorizal fungusu tarımda yaygınlaştırmalıyız. Bu anlamda su cimrisi bir ülke olmalıyız”

DOÇ. DR. SELÇUK: VAN GÖLÜ’NÜN BİZE ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK

Van Gölü’nün tarihsel dönemlerindeki seviye değişimleri adlı sunumu yapan Doç. Dr. Azad Sağlam Selçuk, Van’ın 600 bin yıllık hikayesinden söz eden veriler paylaştı. Van kentinin suyun altıda bir şehir olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Van 600 bin yıl önce oluştu. Bu gölün bize önemi çok büyük. Aynı zamanda birçok platonun tam ortasında bulunuyor. Buna sahip çıkmamız lazım. Doğal afetlere nasıl bilinçliysek su kullanıma karşı bir an önce bilinçli bir toplum olmamız lazım. Özelikle bu konuda profesyonel kişilerden bilgi almamız gerekiyor.” Dedi. Azad ayrıca, “Van Gölü içerisindeki seviyesi her zaman düşüp yükseldi. Son olarak 2017 yılında yapılan çalışma günümüzde 135 bin yıla 248 bin yıl arasında göl seviyesinin 105 metre yukarıda olduğunu gösteriyor. 30 bin yıl önce ise göl daha düşük seviyelerde.” Dedi. Gölün kent genelindeki farklı seviyelerini gösteren fotoğrafları da katılımcılarla paylaşan Selçuk, bu anlamdaki çekilmelere de dikkat çekti.

PROF. DR. TURAN ÖNEMLİ BİR SUNUM YAPARAK TOPLANTIDA OLMASI GEREKEN KURUMLARI TEK TEK SIRALADI

Son olarak konuşan Prof. Dr. Menaf Turan, "Su kaynakları yönetiminde politika modellerini konuşuyoruz. Bu panel çok önemli. Burada kimlerin bulunması gerekiyordu, ilk başta Van Büyükşehir Belediyesi, VASKİ, kentteki tüm belediyeler, Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü, Çevre Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü, Tarım ve Orman Müdürlüğü, Meteoroloji Bölge Müdürlüğü. Sivil Toplum Örgütleri ve muhtarların burada olması gerekiyordu. Burada da kimlerin var olup olmadığını bilemiyorum. Eğer ki bu sorunla mücadele edeceksek hep birlikte hareket etmeliyiz. Van Gölü için bu bir başlangıç ve buna sahip çıkmalıyız. Bu havza ile ilgili bir acil eylem planı hazırlamamız gerekiyor. Bu bir sitem değil bu onları bu soruna davet etmektir.” Cümlelerini kullandı.

“DURUM HİÇ AÇICI DEĞİL”

Suyun önemini değinen Turan, cümlelerini şöyle tamamladı: “Dünyanın 3’te 2’si su ile kaplı ama biz bu suyu ne kadar kullanabiliyoruz önemli. Çok az bir miktarını kullanabiliriz. Aslında su sadece bizim için bir ihtiyaç değil, diğer canlıların ya da toprak ve yeşillik içinde gerekli bir ihtiyaçtır. Yani su sadece insanlar için bir hak değildir. Bu hak diğer canlılar içinde teyit edilmeli. Gelecek hiçte aydınlık görünmüyor. Bir litre suyun silahtan daha pahalı olduğu Somali gibi bir ülkenin varlığından da söz edebiliriz. İleri zamanlarda da suyun daha da çok değerleneceği bir döneme denk geleceğiz. Türkiye su açısından zengin bir ülke değil, su fakiri bir ülkedir. Buna bağlı olarak da elimizde istatistikler yer alıyor. 2030 yılında 100 milyon ulaştığımızda ki savaş ve kıtlık devam ettiği sürece daha hızlı ulaşacağız. Öte yandan Türkiye kuraklık haritası bizim ne kadar kötü olduğumuzu da gösterebiliyor. Yani durum hiç açısı değil.”

Editör: TE Bilisim