ŞEHRİVAN HABER: FATMA NUR POLATCAN- SİBEL ASLAN

Van’ın en önemli değerlerinden biri olan Van Gölü’nün kirlilikten korunması ve kurtulması konusunda konuşulmaya, tartışılmaya devam ediyor. Son birkaç yıldır yoğun çaba sarf edilen gölün kurtulması için sivil girişimler, etkinlikler ve çalışmalar düzenleniyor. Van Gölü’nün özel koruma bölgesi ilan edilmesi için çağrılar ve çabalar sürerken Van Akademik Odalar Birliği (VAOB) de Van Gölü için bir panel düzenledi. Panelde Van Gölü’nün kirliliğinden, çekilmesine, geleceğine ve gölü tehdit eden etkenler konuşuldu. Daha önce iklim ve çevresel konularla ilgili çalışma, panel, söyleşilerde olduğu gibi bu panelde de muhatapların, ilgililerin ve vatandaşların düşük katılımı dikkatlerden kaçmadı. Öte yandan panelde Van Gölü’nün korunması, özel koruma bölge ilan edilmesi, kentin su meselesi gibi birbirinden önemli konular masaya yatırıldı. 3 ayrı oturumda farklı yönleriyle Van ve Van Gölü konuşuldu. En çok öne çıkan başlık da yine Van Gölü’nün koruma bölgesi şeklinde korunması gerektiği oldu.

VAN GÖLÜ BİR KEZ DAHA ÖNEMLİ BİR PANELE KONU EDİLDİ

Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, son dönemde endüstriyel, hayvansal, biyolojik atıklar, kanalizasyon ve evsel atıkların doğrudan göle dökülmesi ve su seviyesindeki azalmayla gündeme geliyor. Birçok kuş türü ve endemik balık türü olan Van Balığına ev sahipliği yapan Van Gölü, milyonlarca insanın çevresinde yaşamasına da olanak sağlarken göl çevresinde bulunan Edremit, Erciş, Gevaş, Muradiye, Tatvan, Adilcevaz, Ahlat ve diğer yerlerdeki nüfus yoğunluğu beraberinde kirliliği de getiriyor. Kirliliğin yanı sıra sıcaklığın yükselmesine bağlı gelişen aşırı buharlaşma Van Gölü'ndeki su seviyesinde de düşüş yaşanmasına yol açıyor. Bu kapsamda Van Gölü’nün kirletilmesinin önüne geçmek ve gölün korunması için kentte çeşitli etkinlik ve çalışmalar düzenleniyor. Bu çalışmalardan birisi de Van Barosu, Türkiye Diş Hekimleri Birliği, Tabipler Odası, SMMMO, TMMOB, Çev-Der, Veterinerler Odası gibi STK’ların paydaşı olduğu Açık Sır; Van Gölü oldu.

KONU ÖNEMLİ, DUYARSIZLIK BÜYÜK!

Van Akademik Odalar Birliği (VAOB), bu kapsamda gölü konu alan ‘Açık Sır; Van Gölü’ adlı bir panel düzenledi. Van TSO’da düzenlenen panele VAOB bileşenleri, STK temsilcileri, çevreciler katılım sağladı. Moderatörlüğünü TÜRÇEP Koordinatörü Beyken Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar’ın yaptığı panelde, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Güçlü İnsel, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş ile Bursa Barosu TBB Çevre Komisyonu üyesi Av. Erol Çiftçi ve Sualtı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği Başkanı Kadri Ateş Evirgen, sunum gerçekleştirdi.

ŞAHİN: ALGI YARATMAK İÇİN ÇABA SARF EDİYORUZ

Panelin açılışında konuşan VAOB Dönem Sözcüsü İbrahim Şahin, panelin amacını dile getirerek şunları söyledi: “Değerli katılımcılar 5 Haziran Dünya Çevre Gününüzü kutluyorum. Dünya gölü olan Van Gölü’müzün çevresel etkilerden korumak için değerli hocalarımızla kamuoyunda bir algı yaratmak için çaba sarf etmek istiyoruz. Umuyor ve diliyorum bizden sonra gelecek kuşaklara temiz bir çevre bırakmak dileğiyle hepinizi tekrardan saygı ile selamlar, panelimizin verimli geçmesini dilerim.” Şahin’in açılış konuşmasından sonra oturumlara geçildi. Üç oturum şeklinde gerçekleşen panelin ilk oturumunda ilk konuşmayı yapan TÜRÇEP Koordinatörü ve Beyken Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2030 yılında İklim, Tarafsız Kentler İçin Yenilenebilir Enerji ve Yeşil Hidrojen konusunu ele aldı.

İNSEL: ARITMA TESİSLERİNİN DENETLENMESİ LAZIM

Uyar’ın ardından konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Güçlü İnsel, ‘Göllerde Su Kalitesinin Korunması için İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesislerinin Planlanması ve Van Gölü’ adlı konuyu ele aldı. İnsel, konuşmasında Van’daki atık su arıtma tesisine de değinerek şunları kaydetti: “Van Gölü çevresinde birçok arıtma tesisinin yatırımı, tasarımı ve uygulaması oluyor. Atık su arıtma tesislerinin bir maliyeti var. Arıtma tesisinin doğru tasarımın yapılmış olması lazım. Bir de işletmelerinin mutlaka çevreyi koruyacak şekilde çok iyi denetlenmesi lazım. Bunların çok ciddi şekilde denetlenmesi, işletilmesi gerekiyor. Van’da yeni yapılan atık su arıtma tesisinde hedeflenen şey bizden kaynaklanan karbon, organik madde, azot ve fosfor yükünü Van Gölüne deşarjını engelleyebilmek.”

POTANSİYELLER VE AVANTAJLAR DA KONUŞULDU

İnsel’in ardından sözü alan Sualtı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği Başkanı Kadri Ateş Evirgen, Sualtından Van Gölü ve Sualtı Turizm Potansiyeli’ konusunu ele aldı. İkinci oturumda ise Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, Hidrolojik Kuraklığın Van Gölü ve Havzadaki Etkileri’, Bursa Barosu TBB Çevre Komisyonu üyesi Av. Erol Çiftçi ‘Van Gölü Koruma Kanunu Gerekliliği’, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı ise ‘Van Gölü’nde Yaşam ve Tehditler’ konu başlıklarını ele aldı.

AKKUŞ: VAN GÖLÜ KIRILGAN YAPIYA SAHİP

Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, su kaynaklarının azaldığını belirterek, “Van Gölü havzası kapalı bir havza, bundan dolayı kırılgan bir yapıya sahip. Akarsular temel su kaynağımız. Dünyanın her yerinde akarsular önemli fakat söz konusu Van Gölü Havzası olunca bu önem 10 kat artıyor çünkü buradaki akarsular yalnız içme ve tarımsal sulamadaki suyumuzu oluşturmuyor. Her yıl Nisan-Temmuz aylarında gölden üremek için göç eden ve bölgede 30 bine yakın insanın geçim kaynağı olan Van Balığının üreme habitatlarını oluşturuyor. Dolayısıyla bizim yaz aylarında akarsulara hem çiftçilerin hem üremek için gelen balıkların ihtiyacı var. Bu sebepten dolayı Muradiye’de, Erciş’te her yıl su üzerine olan kavgaların sayısı artıyor ve gitgide artacak” şeklinde konuştu.

“SUYU BİRİKTİRMEMİZ LAZIM”

Akkuş, su kaynaklarının verimli kullanılması gerektiğini dile getirerek, “Suyun bol olduğu dönemlerde barajlarda suyu biriktirmemiz lazım. Akarsulardan kontrolsüz şekilde su alımlarını önlememiz lazım. Suyumuz azalıyor ama biz ısrarla çok su isteyen bitkilere destek veriyoruz. Yoncaya, şeker pancarına destek veriyoruz ama bir taraftan suyumuz azalıyor. Dolayısıyla bizim bölgedeki ürün deseniyle ilgili bir değişiklik yapmamız gerekiyor. Suyun tarlalara iletiminde üstü kapalı kanallar kullanmamız lazım. Eğer bu aylarda Deliçay’dan yukarıya giderseniz derede su olmadığını fakat köyün içindeki yolların bile suyla yıkandığını göreceksiniz çünkü kanalların hepsi perişan halde. Sulak alanlara hiçbir şekilde müdahale etmemiz lazım” dedi.

SARI: FAKİRLİĞİMİZ VAN GÖLÜ’NÜN İŞİNE YARIYOR

Van Gölü’nde Yaşam ve Tehditler konusunu alan Prof. Dr. Mustafa Sarı, Van Gölü’nün yanlış kullanıldığını, kirletildiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Bizim tepeden başlayarak besin zincirine sahip çıkmamız lazım. Van Gölünün kirliliğinden veya gölle ilgili başka ekolojik sorunlardan bahsederken bu besin piramidini dikkate almak zorundayız. Eğer besin piramidinin tepesi zarar görmeye başlarsa bu besin piramidi gittikçe yaygınlaşır ve şu anda Marmara Denizinde yaşadığımız müsilaj sorunundan daha beter sorunlar yaşarız. “Van Gölü bitti” diye konuşuyoruz, bu yanlış. Van Gölü çok sağlıklı bir şekilde şu an ekosistemi devam ediyor ama çok kırılgan. Yanlış kullanıyoruz. İlk defa fakirliğimiz işe yaradı ve sanayi yok burada. Sanayi olmadığı için sadece evsel atıklarla kirletmeye gücümüz yetti. Eğer fabrikalarımız olsaydı şu anda Van Gölü gerçekten kalmamış olabilirdi ama yanlış kullanıyoruz. Van Gölünü kirletiyoruz.”

“VAN GÖLÜ ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ”

Sarı, Van Gölü’nün Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesi ve bunun için Vanlıların birlik içerisinde olmaları gerektiğini ifade ederek, “Herkes Van Gölünün kıyısında tasarrufta bulunuyor. Bu Kıyı Kanununa ve Çevre Kanununa aykırı. Kıyıyı, kirliliği takip edeceğiz ve bunu yapanlardan hesap soracağız. İklim değişikliği bütün dünyayı kasıp kavuruyor ama iklim değişikliği ilk defa bu bölgenin işine yarayacak. Çünkü Anadolu’nun Güney ve Batı kısımlarına göre burada su sıcaklıkları daha az yükselecek. Dolayısıyla su debilerimiz daha çok artacak. Türkiye’nin her yerinden balık yetiştiricileri yavru balık arıyorlar. Bu defa onlar buraya kayacak. Kirletmekten, yanlış kullanmaktan vazgeçmemiz lazım. 2872 sayılı Çevre Kanunu 9. Maddesi hassas alanların Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesini öneriyor. Bizim buna ihtiyacımız var. Bundan sonra tek bir noktada odaklanmamız lazım. Van Gölüne bir koruma şemsiyesi kazandırmamız lazım. Hep beraber, hepimiz bunun için çaba gösterirsek kısa süre içerisinde bundan sonuç alırız” dedi.

Editör: TE Bilisim