ŞEHRİVAN HABER: ORHAN SAĞLAM-MEHMET ALİ EKİNCİ

Son dönemlerde Türkiye’nin iç turizmdeki önemli merkezlerinden birisi olma yolundaki Van’da Van Gölü en önemli zenginliklerden birisi olarak çıkıyor. Van Gölü sahillerinde turizm yatırımları artarken göl çevresindeki yerleşimler, plajlar, su spor merkezleri gibi alanların sayısı da artıyor. Gölün civarındaki bu yatırımlarla birlikte Van Gölü sahilleri yaz aylarında yüz binlerce insanı ağırlıyor. Mavi bayraklı sahilleri gibi önemli alanlardan sonra cazibesi daha çok artan gölün bu durumuna rağmen dikkat çekmeyen ama en önemli eksikliklerden birisi olan cankurtaran eksikliği ise dikkat çekiyor. Her yıl çokça boğulma vakasının yaşandığı kentte bu eksiklik raporlara da yansırken AFAD’ın Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarını kapsayan boğulma haritasında Türkiye genelinde toplam 218 kişi boğulurken Van’da ise bu sayı 8 olarak verildi. Haritaya göre diğer illere oranla son üç ayda Van Gölü’nde yüzmek isterken boğulan kişi sayısı bir hayli yüksek görünürken bu eksiklik her geçen gün daha görünür hale gelmeye başladı. Hemen her yıl aynı sorunla karşı karşıya kalan Van’da boğulma vakaları sıklıkla yaşanırken, bazı bölgelerde can kurtaran kulübesi olmasına rağmen nitelikli ve eğitimli cankurtaran olmaması da dikkat çekiyor. 

SAHİLLER BİRÇOK ANLAMDA EKSİK

Son dönemlerde kentin ve Türkiye’nin yüzünü dönmeye başladığı Van Gölü, sadece sahillerde olması gereken altyapı eksikliği değil boğulma vakaları ile mücadele konusunda da eksikler yaşıyor. Van’daki mülteci akınının göle de sirayet etmesi sonrası birçok adım atılırken geçtiğimiz günlerde Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın kurulması önemli bir adım olarak görülürken diğer eksikliklerin de giderilmesi için beklentiler sıkça dile getiriliyor. Bunlardan birisi olan cankurtaran kulelerinin özellikle de yoğun olarak kullanılan alanlar için başta olmak üzere birçok nokta için olması gerekliliği son yıllardaki vakalar nedeniyle daha da elzem bir hale geliyor. 

VAN’IN SAHİLLERİNDE KULÜBE VAR AMA CANKURAN YOK! 

Van’ın yüzmeye müsait yatırım, alan ve merkezlerinin sayısı artınca iyice belirgin hale gelen cankurtaran sorunu dikkat çekerken Şehrivan Gazetesi konuyu işin uzmanlarına sordu. Van’daki bu eksikliğin gelecek yıllarda daha belirgin hale gelmesi beklenirken son dönemlerdeki vakalar bunun elzem olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Yazın devam ettiği ve kayıtlara geçmeyen çokça vakanın da yaşandığı Van’da bu durumu değerlendiren 2. Kademe Türkiye Yüzme Federasyonu Yüzme Antrenörü ve Cankurtaran Eğitimcisi Mehmet Feyat Öztürk, konuyla ilgili eksikliğe dikkat çekti. Öztürk, “Van’da sezonun az olmasından dolayı mı yatırım yapılmıyor, bilemiyorum. Tabi bunlara bağlı olarak da deprem ve pandemi salgını yaşanınca plajlar artık kullanılmamaya başlandı. Şu an ise plajlar çok fazla kullanılmaya başlanıyor. Eskiye oranla ciddi anlamda yoğunluk var ama herkes Allah’a emanet. Cankurtaran ekibi, kuleleri, istasyonları ve suda müdahale edecek cankurtaran timleri yok. Gölde boğulma vakası olduğunda yetişmek imkânsız oluyor.” Dedi. 

“VAN HALKI VE İDARECİLERİ GÖLE YENİ YENİ YÜZÜNÜ DÖNMÜŞ DURUMDA”

Van Gölü’nde meydana gelen boğulma haberlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Öztürk, “Boğulma haberlerini daha çok bölgede çalışan arkadaşlardan duyuyoruz. Sosyal medya veya haberlerde herhangi bir boğulma olayına denk gelmedim. Öte yandan biz halk olarak sosyal etkinlik alanlarda hizmet taleplerinde bulunabiliriz. Çünkü eskiden gölde yüzen yoktu. Van halkı ve idarecileri göle yeni yeni yüzünü dönmüş durumda. Belki şu an taleplerimiz olsa gerçekleşecektir. Depremden sonraki yıllarda birçok kez eğitimle ilgili çalışmalarımız oldu, fakat talep görmedi. Ancak şu an bir talep var. Yani yavaş yavaş göle dönüyoruz.” İfadelerini kullandı. 

“SUYUN ÜSTÜNDE DURAN YÜZDÜĞÜNÜ ZANNEDİYOR”

Cümlelerini sürdüren Öztürk, eğitimlerin kendi aralarında dağıldığımı söyledi: Öztürk, “Yorgun veya boğulan kazazedeye müdahale nasıl olmalıdır, şeklinde derslerde mevcut. Su yutulmuş veya bilinç kaybı oluşmuşsa ne yapılabilir. Bu gibi eğitimlerden sonra bir de yazılı sınava tabi tutuluyor. Başarılı olduktan sonra belgelerini teslim ediyoruz.  Ancak Van’da genelde şöyle durumlarla karşılaşıyoruz. Suyun üstünde duran yüzdüğünü zannediyor. Bir teknik yok, eğitim yok. Doğru nefes kontrolü hiç yok. Bunlar olmadan deneme ve yanılma yoluyla bir şeyler öğrenebilirsiniz. Ancak bu sizi boğulmaktan kurtarmaz. Birde halkımızda güzelce karnını doyurduktan sonra göle girme huyu var. Böyle olunca da metabolizma bozuluyor.”

VAN’DA EĞİTİMLERİ VERİLMEYE BAŞLANDI AMA SAHİLLERDE DE YER ALMALARI GEREKİYOR

Öte yandan Türkiye ve Van genelinde cankurtaran eğitimlerinin verildiğini hatırlatan Öztürk, şunları söyledi: “Tabi belli standartlarda eğitimler veriliyor. Eğitimlerden sonra bronz, gümüş ve altın kategorisindeki belgeleri alıyorlar. Bronz, havuzda yeterliliği olan bir belge türüdür. Altın ve gümüş ise deniz, göl ve arama kurtarma olaylarında yer alabiliyorlar. Bizim Van’da cankurtaran eğitimi verdiğimizin kimse farkında değil. Van Gölü’nün çeşitli yerleri ve belli başlı havuzlarda eğitimler veriyoruz. 2011 ve 12 yıllarından beri hem dalış hem de cankurtaran eğitimlerini veriyoruz. Van genelinde ise yeni yeni öğrenmeye başlıyorlar. Bu işte yetenekli ve belgeli kişiler çalıştırıldığında risk en aza inebiliyor. Yoksa her önüne gelen cankurtaran olursa ne yazık ki ölümlere engel olamayız.”


 
 BOĞULMALARA KARŞI ALTIN TAVSİYELER

Boğulmalara karşı nasıl önlem alınması gerektiğini belirten Öztürk, şunları kaydetti: “Bizim görevimiz kazazedeyi tedavi etmek değil. Bizim için önemli olan üç şey var. Dolaşım sistemi, kalbi ve beyin. Nefes alabiliyorsa koma pozisyonuna alıp ilk yardım ekiplerini bekliyoruz. Vakayla karşılaşınca üç defa ikazda bulunuyoruz. Sağlık kuruluşunca çalışan doktor, hemşire vb. meslek kuruşlarında çalışan birileri var mı diye çevremizde çağrıda bulunuruz. Bunlar olmadığı zaman iş bize düşüyor. İlk yardımla ilgili bütün dersleri gördük ama sorumluluk sıralaması olduğundan dolayı ilk iş bize düşmüyor. Kimse yoksa yapacağımız ilk şey sesli ve fiziki uyarıdır. Bize tepki vermiyorsa bak, dinle ve hissetme metoduyla solunum yolunu kontrol ederiz. Belirti yoksa bu sefer iki kurtarıcı nefes veririz. Yapılan araştırmalarda kazazedelerin yüzde 70-80’i iki kurtarıcı nefesten sonra kendine geliyor.” 

Editör: TE Bilisim