ŞEHRİVAN ÖZEL: HAMİT KARAKUŞ- Akdamar Kilisesi’nin 1951 yılında Yazar Yaşar Kemal’in girişimiyle atılan bir adımla kaderinin değişmesiyle günümüzde turizme kazandırılmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararla, doğal sit alanı kapsamına giren Van Gölü'ndeki 4 büyük adadan 3'ünün "kesin korunacak hassas alan" olarak ilan edildi. Alınan karar ile koruma altına alınan Çarpanak adasında, Saint Jean'a adanmış Ktouts Manastırı ile Adır adasında bulunan Saint Georges Kilisesi ve Saint Sion Şapeli’nin turizme kazandırılmayı bekliyor. 

İKİ ADA BULUNAN KİLİSE, MANASTIR VE ŞAPEL RESTORE EDİLMEYİ BEKLİYOR

Türkiye’nin en büyük gölü olma özelliğine sahip Van Gölü, dünyanın en büyük sodalı gölü olma özelliğine sahip iken, tarihi kalıntıları üzerinde bulunan adalarla turizmde büyük bir önem teşkil ediyor. Van Gölü’nün üzerinde bulunan dört ada; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş Adası, tarihi ve turistik özelliği yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararla, doğal sit alanı kapsamına giren Van Gölü'ndeki 4 büyük adadan 3'ünün "kesin korunacak hassas alan" olarak ilan edilmesinin ardından akıllara tam yıkılmaya yüz tutan Akdamar Kilisesi’nin 1951'de hükümet emri ile yıkım kararı verilen ve o dönemde gazeteci olan ve olaydan tesadüfen haberi olan Yaşar Kemal'in müdahalesi ile durdurulmuştu. 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan Akdamar Adası’nda 2007 yılında geçirmiş olduğu restorasyon sonucunda Akdamar Adası’nda bulunan kilise, turizmde önemli yol kat etmesine vesile oldu. Doğu Anadolu’da en çok ziyaret edilen tarihi ören yerler arasında yer alan Akdamar Adası ve Kilisesi, her yıl yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldi. Tam yıkılmaya yüz tutan böyle önemli tarihi bir yerin turizm kazandırılmasının ardından son dönemde turizmde önemli adımların atıldığı kentte akıllara Çarpanak adasında, Saint Jean'a adanmış Ktouts Manastırı ile Adır adasında bulunan Saint Georges Kilisesi ve Saint Sion Şapeli’nin restore edilerek turizm kazandırılmayı bekliyor. Kentteki birçok turizmcinin turizm potansiyelinin her geçen artmasıyla var olan tarihi kalıntıların turizme kazandırılması gerekliliği vurgusu yaparken, iki adada bulunan manastır ve şapelin restore edilmesini beklediklerini dile getirdi. 


 

Akdamar Kilisesi’nin 1951 yılında Yazar Yaşar Kemal’in girişimiyle atılan bir adımla kaderinin değişmesiyle günümüzde turizme kazandırılmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararla, doğal sit alanı kapsamına giren Van Gölü'ndeki 4 büyük adadan 3'ünün "kesin korunacak hassas alan" olarak ilan edildi. Alınan karar ile koruma altına alınan Çarpanak adasında, Saint Jean'a adanmış Ktouts Manastırı ile Adır adasında bulunan Saint Georges Kilisesi ve Saint Sion Şapeli’nin turizme kazandırılmayı bekliyor. Kentteki Turizmciler; Çarpanak ile Adır Adası’nın emsali olan Akdamar Adası gibi restore edilerek, ulaşım noktasında iyileştirme yapılmasıyla turizmi ileriye taşıyacağına değindi. Turizmci Murat Beyaz, İstanbul’da adalara yapılan tekne turlarından yola çıkarak Çarpanak ile Adır adasının turizm kazandırılmasıyla Akdamar Adasıyla birlikte tekne turları düzenlenerek turizm kazandırılması önerisinde bulundu. Müze Yetkilisi ise, Çarpanak ile Adır Adası ile ilgili yer tahsisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılması gerektiği vurgularken, yapılacak bir proje çalışmasında kurum olarak üstüne düşen görevi yapmaya hazır olduklarını belirtti. Müze Yetkilisi, bu tür yapıların restore edilmesini tek yönlü olmadığını, kentteki yerel yönetimlerin, STK’ların ve Turizm Acentelerinin destek vermesi gerektiği kaydetti.

“STK’LAR VE TURİZM ACENTELERİ DESTEK VERMELERİ GEREKİYOR”

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Müze Yetkilisi, Çapanak ile Adır Adası’nın mutlak surette turizme kazandırılması gerektiği vurgusu yaptı. Müze Yetkilisi, iki adanın Akdamar Adası’na eş değer nitelikte önem teşkil ettiğini ve tanıtım noktasında turizme kazandırılması adına girişimlerde bulunduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Akdamar Adası kadar önem teşkil eden iki adadaki tarihi yapılar için girişimlerimiz ve taleplerimiz oldu. 2013 yılında kurul kararı ile Adır adasıyla ilgili çalışma yaptık ama tarihi mekânları turizmi kazandırmak sadece tek koldan yürütülmüyor. İki adamızın restorasyonla turizme kazandırılması tek yönlü değil, ilimizde bulunan yerel yönetimlerin, STK’ların ve Turizm Acentelerinin ciddi anlamda destek vermeleriyle olabilir” diye belirtti.

“ÜSTÜMÜZE DÜŞEN GÖREVİ YAPMAYA HAZIRIZ”

İki adada bulunan tarihi yapıların mali hazinesine bağlı olduğunu ve restorasyon yapılabilmesi adına tahsis yapılması gerektiği ifade eden Müze Yetkilisi, “Kültür ve Turizm Bakanlığı burada çalışma yapabilmesi için mali hazinesi bu alanların tahsisini yapması gerekiyor. Şu an iki ada ile ilgili herhangi bir tahsis söz konusu değildir. Kültür ve Turizm Bakanlığının bu tür bir girişimi ve mülkiyetin devrini kendi üstüne almazsa olgun bir atım atmak mümkün değildir. Çarpanak Adası ile ilgili 2011-2012 yıllarında rölöve resüsitasyonu ve restorasyon projesi bitirildi. Ama üzerinde uzun bir yıl geçmesine rağmen bir adım atılmadı. Müze olarak geçtiğimiz yıl bu alanlarda restorasyon yapılması yönünde talepte bulunduk. Müze olarak iki adada ve diğer tarihi mekânlarda atılacak adımlarda kurum olarak üstümüze düşen kazı ve temizlik görevini yapmaya ve destek vermeye hazırız” şeklinde konuştu.

KENTTEKİ TURİZMCİLER ADALARIN TURİZME AÇILMASINI İSTİYOR

Çarpanak Adası ile Adır adasının turizme açılmasının turizme katkı sağlayacağını ifade eden Van Gölü Havzası Turizm Derneği VAHATUDER Başkanı Abdullah Tunçdemir, iki adada bulunan tarihi kalıntıların restore edilmesi gerekliliğine değindi. Tunçdemir, “Akdamar Adası kadar önemli iki ada da bulunan tarihi yapıların restore edilerek turizme kazandırılmasını bekliyoruz. Restore edilmesinin ardından gidiş-gelişlerin kolay hale gelmesiyle Akdamar Adası’na yapılan ziyaretleri bu iki adamıza da çekmiş olacağız. İki ada da bulunan yapılan restore edilmesi ulaşımın kolaylaşmasıyla turizme büyük katkı sağlayacaktır. Yerli ve yabancı turistlerin iki adayı ziyaret etmesi ilimizde iki gün daha konaklaması demektir ki, bu da ekonomiye ciddi katkı sağlayacaktır” diye belirtti.

TUNÇDEMİR: İKİ ADA, AKDAMAR ADASI KADAR ÖNEMLİ

Turizmciler olarak amaçlarının turizme kapalı olan ve restore edilmeyen alanların bir an evvel kazandırılması gerektiğini kaydeden Tunçdemir, “İlimizde restore edilmeyi bekleyen birçok tarihi yapı mevcuttur. Bizim burada en büyük beklentimiz; tarihi yapıların restore edilmesi, turizme kazandırılmasıdır. Şu an mevcut olan iki adadaki tarihi yapılar atık durumda, Akdamar Adası’nda bulunan kilisenin restore edilmesi turizme nasıl büyük etki sağladıysa, diğer iki adamızda bulunan tarihi yapılarda o kadar önemlidir. Bu yapıların bir an evvel doğru bir restorasyon çalışmasıyla turizme açılmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

BEYAZ: AKDAMAR ADASININ ÖNEMİNE DEĞİNDİ

Van Gölü’nde bulunan adaların önemine değinen ve adaların ibadethane olarak kullanıldığı ifade eden Turizmci Murat Beyaz, “Van Gölü'ndeki 4 büyük ada, Ermeniler tarafından yaşam alanı ile ibadethane olarak kullanıldı. Ermenilerin gitmesinin ardından bizler adalardaki yaşamlara sırtımızı döndük. Adalar zamanında sadece hayvanları otlatıldığı ve mera alanı olarak kullanıldı. Fakat zaman içerisinde turizmle birlikte Akdamar Adası’nda bulunan Kutsal Haç Kilisesi ile birlikte ermeni manastırları ön plana çıktı. Özellikle ermeni kökenli turistlerin ziyaretleri sonrası ilgi artmaya başladı. Bununla birlikte yerli turistler ilgi göstermeye başladı. Akdamar Adası’nda yapılan restorasyonla ve ayinle birlikte fazla rağbet görmesiyle Doğu Anadolu Bölgesi’nde en çok ziyaret edilmek istenen tarihi yerler arasında girmeyi başardı. Buradan yol çıkarak çoğaltacak birçok yapımız var; Çarpanak Adası’nda bulunan Ktouts Manastırı ile Adır adasında bulunan Saint Georges Kilisesi ve Saint Sion Şapeli’dir” dedi.

ÇARPANAK ADASI ERMENİ DÜNYASI AÇISINDA ÖNEMLİ”

Çarpanak Adası’nın en az Akdamar Adası kadar önemli olduğunu ifade eden Beyaz, ulaşım noktasında ve tekne turlarının eksikliğinden dolayı bakir bir konumda olduğuna değinerek şu ifadeleri kullandı: “Çarpanak adamız da derme çatma bir iskelemiz, düzenli olarak tekne ulaşımı yok ama adamızda tarihi bir manastır var. Ermeni dünyası açısında son derece önemli bir konumda yer alıyor. Son dönemde adada insan azlığından dolayı çok sayıda kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Bu noktada kuş gözlemciliği yapılacak bir nokta konumunda yer alıyor. Çarpanak Adası, deniz içerisinde yakın bir şekilde Süphan Dağı’nı izleyebilecek harika bir yerde yer alıyor. Dolasıyla kuş türleri, Süphan Dağı ve içerisinde bulunan tarihi yapı ile önemli bir nokta diyebiliriz” diye belirtti.

BEYAZ: 3 ADAYA TEKNE TURU TURİZME KATKI SAĞLAYACAKTIR

Adır Adası’nın diğer adalar gibi önemli olduğunu ifade eden Beyaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adır adasında bulunan Saint Georges Kilisesi ve Saint Sion Şapeli, turizm açısında önemli, zaman içerisinde yapıların tahrip olmasından artık kalıntıları var. Her iki adamızda bir an evvel tarihi yapıların doğru bir şekilde restore edilerek, çevre düzenlemeleriyle birlikte turizm kazandırılması gerekiyor. Özellikle turizmcilerin pazarlayabileceği adalar turu programı geliştirecek hale getirilmesi gerekiyor. İstanbul’da örneği olan adalar turu burada yapılabilir. Akdamar Adası’ndan başlayarak, Adır Adası’na kadar sürecek ve bir gün alabilecek bir program yapılabilir. Ya da tam tersi yapılarak Akdamar Adası’nda bitecek şekilde adalara tekne turu programı geliştirilebilir. Bu anlamda ilimize gelecek olan yerli ve yabancı turistlerin en az 1-2 gece fazla konaklatmak imkânına sahip olacağız. Ekonomi açısında baktığımız zaman ilimiz açısında büyük bir katkı sağlayacaktır” diye ifade etti.

ÖZKILIÇ: İKİ ADA TARİHİ YAPILARIN RESTORE EDİLMESİ ŞART

Akdamar Adası kadar önem teşkil eden Çarpanak Adası ile Adır Adası’nın turizme kazandırılmasının iki adanın cazibe merkezi konumuna taşıyacağını vurgulayan Turizmci Muhammed Enes Özkılıç, “Akdamar Adası’nın restore edilerek kazandırılmasının ardından turizm katkı sağladığı gibi Çarpanak Adası ile Adır Adası’nda bulunan tarihi yapıların restore edilerek tekne turlarıyla birlikte turizm katkı sağlayacaktır. Adalar’da en önemli konu şu an orda bulunan yapıların ziyaret edilecek şekilde restore edilmesi gerekiyor. Yani restorasyon olmadan turisti oraya götürmek mümkün olmuyor, bizler dahi gidemiyoruz. İki adada ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde değil, bu ihtiyaç giderecek mekânlar olacak ki yerli yabancı turist gidebilsin. İlimizde çok tarihi yapılara sahibiz ama restore edilmediğinden ve ihtiyaç karşılamak noktasında eksikliklerden dolayı bunu değerlendirme şansımız olmuyor” dedi.

“ÇARPANAK İLE ADIR ADASIYLA TURİZMİ İLERİYE TAŞIYABİLİRİZ”

Çarpanak Adası’nda ve Adır Adası’nda yapılacak restorasyonların turizmcilerin fikirleri alınarak yapılmasının gerektiği kaydeden Özkılıç, “İki adada yapılacak restorasyonla emsali olan Akdamar Adası gibi turistik mekânlara çevirebiliriz. Özellikle iki adada turistlerin günlük gidip gelebilecek şekilde doğasına uygun bir yapı yapılmalı ve turizme kazandırılmalıdır. Özellikle adalara turlar düzenlenerek, su altı turizmi geliştirilebilir ve yerli, yabancı turistleri bu imkânları iyi değerlendirerek kentte kazandırabiliriz. Yeni oluşturulacak olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile bu iki adada yeni destinasyonlarla turizmi ileriye taşıyabiliriz” şeklinde konuştu.

AKDAMAR ADASIYLA BİRLİKTE ÇARPANAK İLE ADIR ADASI DA KORUMA ALTINA ALINDI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararla, doğal sit alanı kapsamına giren Van Gölü'ndeki 4 büyük adadan 3'ünün "kesin korunacak hassas alan" olarak ilan edildi. Van Gölü'nün mavi suları arasında yükselen ve bölgeye gelen yerli yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden olan Akdamar Adası yanı sıra Çarpanak ve Adır adaları, "kesin korunacak hassas alan" olarak ilan edildi. Üzerlerine inşa edilen Akdamar Kilisesi, Ktouts ve Lim manastırlarıyla kentin öne çıkan turizm değerleri arasında yer alan adalar, bundan sonra alınacak ek tedbirlerle daha iyi korunması hedeflenmektedir.

YAŞAR KEMAL İLE ‘AKDAMAR KİLİSESİ’ YIKILMAKTAN SON ANDA KURTULDU

Ermeni dünyası için önemli bir yere sahip olan Akdamar Adası ve Kilisesi, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak mimari eserleri arasında yer almaktadır. 1951'de hükümet emri ile yıkım kararı verilen ve o dönemde gazeteci olan ve olaydan tesadüfen haberi olan Yaşar Kemal'in müdahalesi ile durdurulmuştur. Yazar, ‘Yaşar Kemal'in Ağzından Akhtamar’ın Kurtuluşu’ şu ifadelerle anlatılıyor; “Doktorla Ağtamar adasına doğru yola çıktık. Van gölü de büyülü bir suydu. Andan ana rengi değişiyordu. Küçük bir kayıkla adaya çıktık. Kiliseye daha sıra gelmemişti ya, kilisenin yakınındaki küçücük şapeli hemen hemen yıkmışlardı. Yüzbaşı: “Ben gelinceye kadar, bu kiliseye bir kazma bile vurmayacaksınız. Ben Vali’ye gidiyorum” diye buyurdu. İşçiler hazırola durdular. İşçilerin başı, “baş üstüne komutanım” dedi. Van’a geldik. Cumhuriyet’e telefonu açtık. O gün akşama kadar bekledik, telefon açılmadı. Ertesi gün gene erkenden gazeteye telefon açtık. Birkaç saat sonra Nadir Bey karşımdaydı. Olayı yüzbaşıdan öğrendiğim kadarıyla anlattım. Nadir Bey: “Üzülmeyin” dedi. “Avni Bey bu işi halleder. Onu iyi tanıyorum, uygar bir kişidir.” Avni Başman o yıl Milli Eğitim Bakanı’ydı. İki gün sonra İlyas Kitapçı, yüzbaşı Dr. Operatör Cavit Bey’le otelime geldiler. Sevinç içindeydiler. Avni Başman Valiye yıkımı durdurmaları için telgraf çekmiş. Ağtamar kilisesinin kurtuluş günü 25 Haziran 1951 günüdür.”

ÇARPANAK ADASI’NI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Çarpanak Adası Van Gölü'nün kuzeydoğu bölgesinde, Van ilinin merkeze bağlı Çitören Köyü mevkiinde bulunan bir adadır. Köyün iskelesinden teknelerle ulaşımın sağlanabildiği ada, üstündeki doğal yaşamın bozulma tehlikesine karşı turizme kapalı tutulmaktadır. Adanın üzerinde 9. ya da 11. yüzyılda yapılmış olduğu sanılan, Saint Jean'a adanmış bir de manastır vardır. Ktouts Manastırı adı ile anılan yapının bugün yalnızca kilise bölümü ayaktadır. Adada, Türkiye'nin başka bir yerinde bulunmayan pek çok tür bulunmaktadır.

ADANIN TARİHİ

100 yıl öncesine kadar aslında bir yarımadanın parçası olduğu sanılan Çarpanak Adasının, Van Gölü'nün suyunun hızlı bir biçimde yükselmesi sonucu kara ile bağlantısının kesilip bir ada hâline geldiği söylenmektedir. Adaya ve üzerindeki manastıra ilişkin ilk yazılı belgeler 1414 yılından kalmıştır. Üzerindeki dinî yapılar nedeniyle savaşlardan pek etkilenmyen adada pek çok kez depremler yaşanmıştır. 1703 yılında gerçekleşen bir depremle büyük ölçüde yıkılan manastır 1712 ve 1720 yılları arasında Bitlisli Kaskaper Usta tarafından yeniden inşa edilmiştir. Bir Ermeni manastırı olan yapı, 1918 yılında bölgede yaşanan karışıklıklar nedeniyle boşaltılmıştır. Yapı günümüzde yıkılmaya yüz tutmuş durumdadır.

ADADAKİ MANASTIR

Bugün ada olarak beliren bölümün üstünde 9. yüzyıla tarihlendirilen dinî yapılar vardır. Büyük bir manastır olarak inşa edilmiş olan yapının günümüzde yalnızca kilise bölümü ayaktadır. Ktouts Manastırı olarak kayıtlara geçen manastır adanın kuzey bölümünde bulunmaktadır. Manastırın şapel, vaaz salonları, kütüphane, konukevleri, yemek ve yatma odaları ile diğer oda bölümleri bugün mevcut değillerdir. Manastırın mezarlığı da bugün bütünüyle kaybolmuştur. Bu manastır, başka bir söylenceye göre ise göre Kutsal Haç, Saint Hripsime, Saint Gragorie, Saint Jean'dan oluşan kutsal dörtlü adına yaptırılmıştır. Manastırın 1700'lü yıllardan kalma yazıtındaki bilgiler dışında bu yapıya ilişkin bir bilgi yoktur. Kilisenin 1462 yılında Etyen adında bir usta tarafından büyük ölçüde yenilendiği söylenmektedir. 15. yüzyılda Adır Adası'ndaki manastırda yaşayan keşişler, bölgede uzun süre yapılan savaşlardan birinde başrahipleri Nerses ölünce Adır'daki manastırdan ayrılmış ve Çarpanak Manastırı'na yerleşmişlerdir.

MANASTIRIN MİMARİ ÖZELLİKLERİ

Kütüphanesi, şapelleri ve misafirhaneleri ile geniş bir kompleks olarak inşa edilen yapının bugün yalnızca kilise kısmı ayakta kalabilmiştir. Dışarıdan bakıldığında dikdörtgen bir görünümü olan yapı içten haç planlıdır. Haçın kısa kollarının üstü beşik tonozla kapatılmıştır. Kubbesi iki adet ayak üstüne oturtulmuştur. Serbest haç planı olarak adlandırılan mimari biçimine göre yapılan kilise bölümünün dış duvarları yalın süslemelerle kaplıdır. Yakın bir bölgede, aynı göl içindeki Akdamar Adası'nda bulunan kilisedekinin aksine iç duvarları freskler ile süslü değildir. Yine Akdamar Kilisesi ile karşılaştırıldığında buranın dış duvar süslemeleri de oldukça gösterişsizdir. İç duvarlarda sıva kullanılmamıştır. Kilisenin taç kapısı geometrik pano ve haç dizileri ile süslenmiştir. Kuzey ve güney duvarlarında nişler, doğu duvarında ise büyük bir pencere bulunmaktadır. Bütün kilise beyaz, krem ve kahverengi ahlat taşından yapılmış olup, yalnızca kubbesinde siyah tüf dekoratif amaçlı kullanılmıştır. Kilisenin aydınlatması büyük ölçüde sekiz küçük pencereden sağlanır. Kilisenin çan kulesi, iki kolon tarafından taşınmaktadır. Üst bölümleri büyük ölçüde yıkılan kulenin altları Osmanlı motifleri ile süslüdür.

BUGÜNKÜ DURUMU

Ada 2007 yılı itibarıyla etkin turizme kapalı tutulmaktadır. Geçmiş yıllarda yağlıboyalarla duvarlarına yapılan karalamalar nedeniyle büyük ölçüde zarar görmüş olan kilisenin durumu, olumsuz hava koşulları nedeniyle gün geçtikçe daha da kötüye gitmektedir. Sit alanı olarak korunan adada herhangi bir koruma görevlisi bulunmamaktadır. Daha önce birkaç kez adayı turizme açma girişiminde bulunulmuşsa da adayı üreme merkezi hâline getiren martılara zarar verilebileceği gerekçesiyle öneriler geri çevrilmiştir. Adanın zemininde her yere gelişigüzel kuluçkaya yatan martılar arasında Türkiye'de yalnızca burada bulunan türler de vardır. Bugün adaya gelen az sayıda ziyaretçinin yalnızca kiliseyi gezip adadan ayrılması istenmektedir. Adaya bağlı bulunduğu köyün iskelesinden ya da Van merkez iskelesinden tekne ile 1 saat 40 dakikada ulaşılabilmektedir.

ADIR ADASI’DA KİLİSE VE ŞAPEL OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?

Adır Adası veya Lim Adası, Ada Van Gölü'ndeki en büyük adalardan birisidir. 10. yüzyılda yerleşim bulunmaktaydı. Ada da Lim Manastırı, St. Georges Kilisesi, St. Sion Şapeli ve bir jamaton bulunmaktadır. 1305 yılında yapılan manastır ve 1621 yılında yapılan kilise harap olmuşken 1766 yılında yapılan şapel ve jamaton halen ayaktadır. Özellikle bahar mevsiminde martıların kuluçka merkezi haline gelmektedir. Yumurtlayan çok sayıda martı, yumurtalarına zarar verilmemesi için özel bir önlem alınmıştır. Bir el yazması kitapta 1305 yılında ı. zacharia tarafından yenilendiği belirtilen kilise; küçük ölçekte ele alınmış, serbest haç planında bir yapıdır. Köşe duvarları üzerinde yükselen dıştan silindirik kasnaklı konik külahlı merkez kubbenin dört tarafı, haçın kollarıyla genişletilmiştir. Doğu kol, dışa taşıntısı olmayan, içten yarım daire şeklinde bir forma sahip apsisle sonlanmıştır. Apsisin iki yanında yer alan dikdörtgen düzenlemeli pastophorionların kuzey ve güneydeki yan kollara, birer açıklıkları bulunmaktadır. Yapının yenilendiği dönemde batı girişine, kare düzenlemeli bir jamaton eklenmiştir. Kolları dışarıya yansıtılmış haç biçimli formlara hıristiyan mimarisinin başlangıç devrinde martyrion ve vaftiz Jıane yapıları olarak rastlanmış, daha sonra da Bizans mimarisinde kilise plan şeması olarak erken tarihli birkaç yapıda uygulanmış ancak sonraki dönemlerde devamı görülmemiştir. Ermeni mimarisindeki en erken örnekleri, VII. yy.a tarihlenen Kafkasya'daki Astarak, Artik ve Lmbatavank kiliseleridir. Adır kilisesi, Pastophorionların konumlandırılışları ve apsis düzenlemesi bakımından XI. yy'a tarihlenen Kağızman'daki Çengelli kilisesi ile benzerlik göstermektedir.

Editör: TE Bilisim