Biliyorum. Daha önce üzerine onlarca laf söylendi. Bu konu defalarca yazılıp çizildi. Ancak meseleyi bir kez daha ele almak herhalde kalemimizin samimiyetinden, bereketinden ve de güzelliğindendir. Ayrıca meseleyi tekrardan dillendirmek belki de meselenin çözüm ortaklarına bir farkındalığı yeniden yaratmak ve onlara bir sorunun devam eden varlığını hatırlatmaktır. Konu hepimizin oldukça aşina olduğu Otogar mevzuu…

 

Van, tabelalarda, reklam ajanslarında çeşitli medya ve iletişim firmalarında büyükşehir olarak ifade edilen bir şehir… Böyle bir şehir olarak ifade edilmek durumunda, çünkü resmi olarak nüfussal bir oranla belirlenmiş bir durumun nihai sonucudur bu kimlik. Ancak ne yazık ki henüz bu resmi hüviyetini sahiplenmemiş kurumları, mekânları, yapıları var bu şehrin.

 

Bir şehrin büyükşehirliliğini otogarıyla ölçmek ölçüt müdür?

Bu soruyu otogarları kullanan otobüs firmaları başta olmak üzere bütün kullanıcılarına sorabilirsiniz. Yolcuların büyük çoğunluğunun vereceği cevap benzerdir. Nihayet alınacak cevap yüzde yüze yakın bir oranı doğuracaktır. Çünkü bir şehrin özellikle altyapısını, kurumsal işleyişini, yapısal varlığını, sosyo-kültürel ve ekonomik durumunu dışarıdan objektif olarak değerlendirmeye gelecek birinin ilk uğradığı yerdir otogar. Uğramak zorunda olduğu bu bölge, elbette şehrin gelişmişliğine paralel bir varlığa sahiptir. Şehrin halkına verilen değerin bir yansıması olmasının yanında dışarıdan gelenlere gösterilen kıymet ve hassasiyetin göstergesidir.

 

Büyükşehir olan şehirleri örnek vermek mümkün… Örneğin Diyarbakır, Malatya, Şanlıurfa, Trabzon… Büyükşehir üstündeki büyükşehirleri konuşmaya bile gerek yok… Bu mesele aslında büyükşehirleri de geçmiş bir mesele. Doğudan batıya doğru yolculuğunuzda güzergâhtaki küçük büyük neredeyse bütün şehirlerin otogarları adeta Van’a, Van otogarına el sallıyor.

 

Bu kapsamda Van iyi bir otogarı hak ediyor. Van kimliğini pozitife dönüştürecek önemli bir yapı olmalı otogar. Haliyle Tuşba sınırları içerisinde bulunan ve VAŞTİ yakıştırması yapılan otogar açıkçası Tuşba ilçe otogarı olmaktan öte bir yapı değil. Depremden sonra yapılan iyileştirme de açıkçası bir üzüm çekirdeğini bile doldurmuyor.

 

Yetkililere duyurulur!

 

***

İkinci soruna gelirsek…

Van’da ciddi bir işsizlik probleminin olduğu cadde ve sokakları kuşatan işportacılar ve seyyar satıcılardan belli. Elbette toplumun işsizlik probleminin sonucudur sokakta karşılaştıklarımız. Ancak şehrin fiziksel yapısını tehdit eden bir durum sosyal yapıyı da maalesef kötü etkilemekte.

 

Sokak aralarındaki ve çoğu zaman da caddelerdeki seyyar satıcılar merkez trafiğini ciddi şekilde etkilemekte. İnsanların inatlaşmaları da ciddi tahammülsüzlükler ve problemler doğurmakta. Belediye ekiplerinin bu durumu ciddi bir şekilde ele almaları şart. Seyyar satıcılar için ortak bir alan belirlenebilir. Ve de ortak alanı kullanmayanlar hakkında cezai işlem yapılabilir. Bu konuda da yeni yönetimin şehrimize destekleri olacaktır şüphesiz.

Yetkililere duyurulur!

 

***

 

Son olarak…

 

Depremden sonra yıkılmış birçok binanın mülki arazisine adeta çullanmış güruhlar var… Kimisi serbest ticarethane, kimisi serbest otopark, kimisi de serbest kahvehane yaptırmış kendisine… 2011 depreminden sonra neredeyse 6 yıllık bir dönemde hala kaderini bekleyen arazilerimiz adeta peşkeş çekilmiş durumda. Örnek vermeye hiç gerek yok, herkes her yeri biliyor.

 

Şehrin işine yarayacak birçok şey yapılabilir. Mesela, şehrin caddelerine park eden vatandaşa yarayacak bir otopark olsun. Hem caddeler ferahlasın hem de vatandaş. Ayrıca şehrin siluetine renk verecek bir görüntü kazanılır. Yok, o olmaz deniyorsa ve madem kullanılmıyor ve kurumlaştırılmıyorsa, o halde şehre menfaat sağlayacak ölçüde özelleştirilsin. Özelleştirmenin de belirli koşul ve kuralları olsun!

 

Yetkililere duyurulur!