ŞEHRİVAN HABER: NECMETTİN DURSUN-ERDAL ERBAŞ
Sulu tarımın en önemli kaynakları olan yeraltı suları tükenirken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk de tarımla uğraşanları sulama konusunda uyararak, sulama için yeni modellerini anlattı. Türkiye genelinde olduğu gibi Van da, son dönemlerin en kurak mevsimini yaşamaya devam ediyor. Son iki yılın verilerine göre 2021 yılının önceki yıla oranla yüzde 25’e yakın yağış azalması meydana gelirken, tarım ürünleri de şiddetli kuraklıkla karşı karşıya kaldı.

Birçok gölet kurumaya başlarken, barajların su seviyeleri de son yılların en düşük seviyesine indi. Baraj seviyesinin taban seviyesinde olması nedeniyle şu anda sulama ve enerji üretimi için kullanılamıyor. Son günlerde düşen yağışların ise ileri zamanlar için içme suyu başta olmak üzere tarım sektörü içinde umut olması bekleniliyor. Konuyla ilgili Şehrivan’a açıklamalarda bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Ziraat Fakültesi Dekan Prof. Dr. Murat, Bu bölgede, gölet, baraj ve sulak alan suların envanterinin çıkması gerektiğini kaydederek, sulama da yaşanan sorunlara dikkat çekti.

VAN GÖLÜ HAVZASI 2021 YILINDA BÜYÜK BİR KURAKLIK YAŞADI

2021 yılındaki kuraklık sorununu değerlendiren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk, “Son iki yılık iklim verilerini değerlendirdiğimizde özellikle 2021 yılında önceki yıla oranla yüzde 25’e yakın bir yağış azalması var. Uzun yıllar ortalamasına göre 2021 yılında da yüzde 40-45 civarında yağış azalması var. Kuraklığı tetikleyen diğer bir husus ise; yağışın azalmasına orantılı olarak sıcaklıkta da 1-2 santigrat derecelik bir yükseliş var. Bu sebeple hem yağışın az olması hem de sıcaklığın artmış olması bölgede en büyük kuraklığı yaşattı. Göletlerdeki su sevilerinin azalması, Van havzasında sulu tarım yetiştiriciliğinin yapıldığı alanlarda verimlerin düşmesi, kuru tarım yapıldığı alanlarda yağış yetersizliğinden dolayı ürün alınamaması gibi sebeplerden dolayı büyük bir kuraklık yaşandı.” İfadelerini kullandı.

“TARIMDA BİR YILLIK EMEK BOŞA GİTTİ”

Van Gölü Havzası’na düşen yağış miktarlarının az olduğunu belirten Tunçtürk, “Vejetasyon süresi botunca düşen yağış miktarı oldukça düşük. Yani ekimden hasada kadar geçen sürede düşen yağış miktarlarının orantılı olması bitkisel üretim için çok önemlidir. Bu yıl arpa ve buğday gibi kuru tarımın yapıldığı alanlar oldukça azdı. Bazı alanlarda çok düşük verim alındı bazı alanlarda ise hasat yapılmadı. Tabi ki bu da bir yıllık emeğin boşa gitmesine sebep oldu. Kuru tarım yapıldığı bölgelerde genelde sonbahar ekin yapılır. Bu bölgede de nispeten yağış aldık. Birçok alandaki ekinler için 2021 yılındaki kuraklık olmazsa eğer seneye ilkbahar da da beklediğimiz yağışları alırsak ürünümüz de olur. Bu anlamda da kuru tarım sisteminde yetiştirdiğimiz ürünlerimizde verim alırız.” Şeklinde konuştu.

“SULU VE KURU TARIMDAN VERİM ALINMADI”

Bölgedeki kuru ve sulu tarımı kuraklık açısından değerlendiren Prof. Dr. Tunçtürk, şunları anlattı: “Kuraklığı çok boyutlu ele alıyoruz. Tarımsa üretim dediğiniz zaman bitkisel ve hayvansal üretim olarak değerlendirmek lazım. Biz bu bölgede hem kuru tarım yapıyoruz hem de sulu tarım yapıyoruz. Kuru tarımda 30 santimetre bir bitki boylanması, oluşmayan başaklar, başakların içinde olmayan daneler gibi nedenlerden dolayı verim alınmadı. Bunun yanında sulu tarım yaptığımız zaman yeraltı su kaynaklarını kullanıyoruz. Gölet ve barajlardan da faydalanıyoruz. Geçen yıl yağışların az olmasından dolayı baraj ve göletlerden faydalanamadığımız için bu bölgelerde yine istediğimiz ürünleri alamadık. Yapılan araştırmalarda yeraltı sularında ciddi azalmalar olduğunu ve ileri ki dönemlerde de böyle devam etmesi halinde sulu tarımda da ciddi anlamda sıkıntılar yaşayacağımızı belirtmek isterim.”

“YÜZDE 70’İ SALMA SULAMA YAPIYOR”

Bu bölgede, gölet, baraj ve sulak alan suların envanterinin çıkması gerektiğini kaydeden Tunçtürk, “Kent yöneticileri, halkın, çiftçiler ve eğitimcilerin alınması gereken önlemler var. Buna göre de sulama sisteminin belirlenmesi gerekiyor. Barajlardan yapılan sulama kanallarında tahribatlar var. Bu kanalların revize edilmesi gerekiyor. Bunun yanında çiftçilerimiz bu bölgede Tuşba, İpekyolu ve Gevaş bölgesinde yüzde 70’i salma sulama yapıyor. Burada da ciddi anlamda su kaybı var. Bizim basınçlı suluma sistemine geçmemiz lazım. Yağmurlama, damlama ya da piyotla sulama sistemlerini kullanmamız lazım. Bu arazinin durumuna, su kaynağının elverişliğine göre belirlenebilir.”

SU TASARRUFU ŞART!

Halk olarak en büyük sorunumuz su kullanmayı bilmiyoruz diyen Tunçtürk, şunları söyledi: “Bununla ilgili de çalışmalar yürütülmelidir. Yıl boyunca farklı dönemlerde yağışlar alıyoruz. Bu yağışların biriktirilebileceği yeraltı havuzları ya da beton havuzlar yapılmalı. Bunları da tarım ve arazi, yeşil alan sulamalarında kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Atık sularının da iyi rafine edildikten sonra bölgedeki çim alanlarının veya peyzaj ile ilgili alanlarda su ihtiyacının karşılanmasında kullanılabileceği kanısındayım. Bunların da acilen yapılması gerekiyor. Çünkü su kaynağımız zaten kısıtlı ve evde kullandığımız sularda tasarruf yapmamız lazım.”

“KURAKLIĞI DEVAM ETMESİ HALİNDE BÖLGEDEKİ TARIMI TEHLİKEYE ATACAKTIR”

Küresel iklimle ilgili öngörülerini söyleyen Tunçtürk, “Farklı dönemlerde belli periyotlarda belli yıllarda kuraklık olmuş. Tabi ki bazı yıllarda uzun bazı yıllarda ise uzun sürmüş. Son yıllarda bu bölgede yağışta azalma var ve sıcaklıkta da bir artış var. Bundan dolayı bu durumun çokta hayra alamet olmadığını düşünüyoruz. Önlemlerimizi bu sorunların devam edeceği şeklinde düşünülerek alınıp uygulanmasının daha doğru olacağı kanısındayım. İleri ki dönemlerde bu böyle olur mu, olmaz mı? Onu bilmiyorum. Önümüzdeki yaz aylarında inşallah yanılırız. Kar yağışı ve yağmur yağışını daha fazla alırız. Zaten sınırlı şeklinde üretim yapıyoruz. Kuraklığı devam etmesi halinde bölgedeki tarımı tehlikeye atacaktır.” Görüşlerine yer verdi.

BÖLGE HAYVANCILIĞI DA ETKİLENİYOR

Bölgedeki hayvancılık durumunda da söz eden Tunçtürk, “Hayvanların beslenmesi için bitkisel üretim lazım. Kaba yem ihtiyacı gerekiyor. Normalde sulu yetiştiricilikte bitkilerin kaba yemini koronga, yonca ve mısırdan yapılan silaj gibi farklı farklı bitkilerden el ediyoruz. Son iki yılda var olan kuraklıktan dolayı kaba yem üretimden de ciddi azalma var. Buna bağlı olarak da fiyatlarda artışlar yaşanıyor. Diğer başka yem kaynağı ise doğadaki yabani bitkiler. Hayvanlar Nisan ayının ilk haftasından itibaren meralara çıkıyorlar. İklim değişikliğinden dolayı bu bölgedeki bitkilerde de azalma oluyor. Bundan dolayı da hayvanların zamansız fazla otlatılmasıyla birlikte meralara zarar veriyoruz. İleri zamanlarda da erken ve zamansız aşırı otlatmadan dolayı istenilmeyen durumların doğmasına neden oluyor. Yani inanılmaz bir darboğazdayız. Temennimiz yenibaharın ve yağışların etkisiyle verimli bir geçirmek.” Diye ekledi.

Editör: TE Bilisim