YYÜ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Demir ve ekibi, Tarım ve Orman Bakanlığının desteğiyle, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sıcaklık artışı ve buharlaşmaya bağlı birçok göl, akarsu ve su kaynağının kurumasının tarımsal üretimdeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla mikrobiyal gübre projesini hayata geçirdi.

OLUMLU SONUÇLANMASI DURUMUNDA TÜRKİYE'DE DE ÜRETİLECEK

Bu kapsamda, 20 yıldır sürdürülen çalışmalarda umut veren somut verilere ulaşan Demir, gübrenin patentinin alınması ve seri üretiminin yapılması için Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuru yaptı.

Birçok ülkede üretilen ve ithal edilerek Ege, Akdeniz, İç Anadolu ve Marmara bölgelerinde kullanılan mikrobiyal gübre, patent başvurusunun olumlu sonuçlanması durumunda Türkiye'de de üretilecek.

Kullanıldığı alanlarda bitkilerle toprak altında etkileşim sağlayarak verimi artırdığı belirlenen yerli mikrobiyal gübre, kuraklığın yoğun yaşandığı bölgelerde bitkilere "can suyu" olacak.

Depoladığı su ve besinleri çevresinde ortak yaşadığı bitkilere sürekli aktararak gelişimini sağlayan gübre ile kuraklığın etkilerinin azaltılarak tarımsal üretimin artırılması hedefleniyor.

Demir, dünyada salgından sonraki en büyük problemin küresel ısınma ve buna bağlı oluşan kuraklık olduğunu söyledi.

TARIMIN OLMAZSA OLMAZ BİLEŞENİ SUDUR

Kuraklığın ekosistemin dışında demografik ve tarımsal birçok dramatik değişimleri de beraberinde getireceğine işaret eden Demir, Van Gölü havzasının da bu küresel değişimden etkilendiğini ifade etti.

Küresel ısınmanın tarımsal üretimdeki olumsuz etkilerini azaltmak için çalışma başlattıklarını belirten Demir, "Tarımsal alandaki kuraklık çok ciddi boyutlarda. Tarımın olmazsa olmaz bileşeni sudur. Kısıtlı koşullarda yetiştiricilik yapılıyorsa da hem hayvansal hem de bitkisel üretim için suyumuz yetersiz. Mevcut suyu ekonomik kullanacak bazı argümanları hayatımıza yerleştireceğiz. Biz de bu noktada 20 yıldır bir çalışma yapıyoruz." dedi.

"BİTKİNİN KISITLI KOŞULLARDA YAŞAMASINA YARDIMCI OLUYOR"

Mikorizal fungus denilen mikroorganizma-mantarın özellikle kuraklığın yoğun yaşandığı bölgelerde bitkilere hayat verdiğini anlatan Demir, şunları kaydetti:

"Mantarlar genellikle insanlar açısından zararlı canlı olarak nitelendirilir. Ancak bizim çalıştığımız mikroorganizma, bitki kökleriyle ortak yaşayan ve bitkinin alamadığı besin ve suyu sağlıyor. Bu mikroorganizma, toprakta bitki kökünün ulaşamadığı yerlere kadar inerek en tabandaki suyu alıp bitkiye veriyor. Kurak koşullarda, suyun olmadığı durumlarda, bitkinin stres koşullarında daha dayanıklı olmasını sağlıyor. Kısacası bitkinin kısıtlı koşullarda yaşamasına yardımcı oluyor."

Demir, sürdürülebilir tarım kapsamı içerisinde çok önemli bir bileşene sahip olan bu mikrobiyal gübrenin yurt dışında oldukça ilgi gördüğünü aktardı.

"SU EKONOMİSİNE ÇOK ÖNEMLİ ETKİSİ OLACAK"

Türkiye'de henüz yerli mikrobiyal gübrenin olmadığını ancak yapılan çalışmayla buna öncülük edeceklerini vurgulayan Demir, şöyle devam etti.

"Türkiye'de mikorizal fungus içerikli mikrobiyal gübreler ithal edilmektedir. Bu mikrobiyal gübrelerin canlılık ve yoğunluk testleri Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından sadece bizim laboratuvarımızda yaptırılmaktadır. Söz konusu analiz sonuçlarını Tarım ve Orman Bakanlığı ve TSE'ye gönderiyoruz. Bu anlamda da önemli bir görev üstleniyoruz. Fakat en büyük arzumuz kendi ürünümüzü çiftçilerimizin hizmetine sunmak. Mikorizal mikrobiyal gübre ürününün geliştirilmesine olanak veren projemiz TÜBİTAK'tan destek aldı. İnşallah en kısa zamanda fabrikasyon aşamasını başlatıp ürün elde etme sürecine gireriz."

Demir, en kısa sürede üreticilere mikrobiyal gübrelerin kullanıldığı fideleri dağıtmayı hedeflediklerini belirterek, "Bu gübrenin su ekonomisine çok önemli etkisi olacak. Çünkü suyu depolama faaliyeti görüyor. Depoladığı suyu da bitkiye veriyor. Bu denge müthiş. İyi bir su yönetimiyle de bu ürün tarımsal kuraklığa bir umut ışığı olacak." dedi.

Editör: TE Bilisim