Uzunca yıllar kaçakçılık ile anılan ve sürekli olarak olumsuz algılarla öne çıkan Van’ın sınır kentleri şu sıralar da insan kaçakçılığı yüzünden gündem oluyor. Afganlar başta olmak üzere göçmen ve mültecilerin yoğun bir geçiş haline getirdiği sınır hattında yaşayan vatandaşlar, her gün şahitlik ettikleri bu manzara karşısında insanı bir tutum sergileyip “Onlara ekmek, su veriyoruz.” Diyor. Vatandaşlar kaçakçılık yaptıkları söylemlerini de kabul etmediklerini belirtiyor.

Bir dönem kaçakçılığın yüksek olduğu kentin sınır bölgelerinde son yıllarda alınan tedbirler ile adeta sınırdan kuş uçurtulmuyor. Son birkaç yılda kaçakçılığın kademeli olarak azaldığı ve kentteki etkisinin de minimuma düştüğü süreçte kaçakçılıktan çok kaçak girişler konuşuluyor. Afganistan’dan gelen göçmenlerin yoğun bir geçiş yapması nedeniyle mal kaçaklığının yerini insan kaçakçılığı alırken bu durum kenti de olumsuz bir şekilde etkiliyor. Son dönemlerde Van’ın dünyadaki en büyük göçmen mezarlığı olduğu, en büyük ölümlerin yaşandığı yönündeki haberler dünya basınında da konuşuluyor. Kaçak geçişler beraberinde ölümleri, acıları da getirirken kent üzerinden yapılan bu geçişler kentin imajı konusunda da tahribat yaratıyor. Son birkaç aydı Afganların geçiş güzergahı olması nedeniyle birçok görüntü Van ile birlikte anılırken, uluslararası kamuoyu da Van’ı insan kaçaklığı ile konuşuyor. Bu durum sınır hattındaki vatandaşlar için de olumsuzluk yaratırken vatandaşlar sürekli kaçakçılık ile anıldıklarını, oysaki kaçakçılık namına hiçbir şeyin olmadığını söylüyor. Sınırdan gelen göçmenlere de insani yardım noktasında ekmek, su verdiklerini söyleyen vatandaşlar; “Ne yapalım aç mı bırakalım?” diye sorarak bu insanlara vicdani olarak yardım etme zorunluluğu hissettiklerini söylüyor.

TÜM ÖNLEMLERE RAĞMEN GEÇİŞLER DURMUYOR!

Yasa dışı yollarla sınırlardan günlerce yürüyerek, Türkiye'ye giriş yapan Afganistan uyruklu kaçak göçmenlerin zorlu yolculuğu, önlemlere ve olumsuzluklara rağmen devam ediyor. Göçmenler, tüm zorluklara rağmen gidecekleri yerlere ulaşmak için gece sınıra en yakın mahallelerdeki camilere, evlerin bahçelerine ve tarlalara gelerek sabahlıyor. Afganistan'dan yola çıkan kaçaklar, Pakistan ve İran üzerinden yaklaşık 3 bin kilometrelik yürüyüş sonrası Türkiye sınırına ulaşıyor. Zorlu doğa şartları ve açlığa rağmen bazen 2 ay süren yolculukta sınıra ulaşan kaçaklar, Türkiye'ye İran'dan, Van, Iğdır, Ağrı, Hakkari'nin sınır bölgelerinden giriş yapıyor.

ARDI ARDINA TEDBİRLER GELİYOR

Son dönemlerde kaçak geçişler, mületciler, göçmenler ile sık sık anılan ve uluslararası kamuoyunun gözünü diktiği Van’da geçişler haber olmaya ve konuşulmaya devam ediyor. Bir taraftan toplu geçişler, bir taraftan Taliban’ın Afganistan’daki egemenliği bir taraftan da sınır hattındaki hareketlilik ile ilgili gelişmeler takip edilirken Van’daki büyük geçiş ülkenin de gündemi oluyor. Bu kapsamda tedbirler sıklaştırılırken devlet nezdindeki yeni adımlar ildeki kurumlar eliyle ardı ardına alınmaya devam ediyor. Kaçak göçmen geçişlerinin engellenmesi amacıyla Van'ın İran sınırındaki Çaldıran ilçesinden başlatılan, Ağrı'nın Doğubayazıt ile Hakkari'nin Yüksekova ilçesi hattına kadar uzanan modüler duvar ve akıllı kule çalışmaları sürüyor.

HENDEKLER KAZILIYOR, DUVARLAR ÖRÜLÜYOR

Van'a 2020 yılında 105 bin, 2021 yılının ilk 7 ayında ise 50 binin üzerinde göçmen, sınır bölgelerinde güvenlik güçlerince engellenerek yakalandı. Kaçak geçişlerin engellenmesi için Van'ın İran sınırındaki Çaldıran ilçesinden başlatılan, Ağrı'nın Doğubayazıt ile Hakkari'nin Yüksekova ilçesi hattına kadar uzanan modüler duvar ve akıllı kule çalışmaları devam ederken, bir taraftan da 126 kilometrelik bölüme hendek kazılıyor. En yoğun geçişlerin yaşandığı Van'ın Çaldıran, Saray, Başkale ve Özalp ilçelerindeki duvarın toplam uzunluğunun da 295 kilometre olacağı belirtildi.

SINIR HATTINDAKİ VATANDAŞ NE DURUMDA?

Kaçak geçişler kadar sınır hattındaki önemli konulardan birisi de bu hat üzerindeki yerleşim yerlerindeki durum. 300 kilometreye yakın sınır hattında yer alan onlarca köy ve yerleşim yerinde geçişlerin yaşattığı sıkıntı kadar kaçakçılık faaliyetleri de bu köyler ile özdeşleştiriliyor. Bir çok köyde bu durumun rahatsızlığı yaşanırken Sınırın sıfır noktasındaki kırsal Soğuksu Mahallesi'nde yaşayanlar da kaçak geçişler nedeniyle sıkıntı yaşadıklarını belirtiyor. Bu vatandaşlardan birisi olan Ahmet Gümüş, sınıra yakın olduklarını, sabah evlerinin çevresinde, tarlalarında, ahırlarında göçmenlerle karşılaştıklarını, insani yaklaşım göstererek aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu göçmenlere ekmek ve su verdiklerini ancak bu durumun bazen yanlış anlaşıldığını ve insan kaçakçısı olmadıklarını söyledi.

VATANDAŞ: BİZ KAÇAKÇI DEĞİLİZ, İNSANLIĞIN GEREĞİNİ YAPIYORUZ

Ahmet Gümüş, "Hep diyorlar 'Bu bölgede kaçakçılık yapılıyor'. 'Kaçakçılık' diye bir şey kalmadı zaten. Binlerce göçmen mahalleye gelip evlerin bahçesine, ahırlara, tandır evlerine ve gece kapıyı çalıp evlerimize giriyor. Su ve yemek istiyorlar. Buradaki halk ne yapsın? Aralarında çocuk ve kadınlar da bulunuyor. Ne yapalım; çocuklara, kadınlara yardımcı olmayalım mı? Sınırın her tarafı polis ve jandarma ekiplerince korunuyor. Kaçakçılık olayı zaten yok. Göçmen bir kadına bir ekmek verildiği zaman suçlu mu oluyoruz? Ben şahsen istiyorum, buraya gelen çaresiz göçmenlere yemek veriyim, yardımcı olayım ama korkudan bazen yapamıyorum. Taliban Afganistan'ı ele geçirdi, binlerce göçmen yolda. Biz de çok endişeliyiz" dedi.

AÇ SUSUZ GELİYORLAR… VATANDAŞIN AÇ BIRAKMAYA VİCDANI EL VERMİYOR

Kaçak göçmenler nedeniyle sıkıntı yaşadıklarını anlatan Rıfat Yücel de "Göçmenler buraya gelene kadar çok zorluk çekiyor. Organizatörler, 'İstanbul' diye göçmenleri Çaldıran'a getiriyor. Burada terk edip gidiyorlar. Onlar da perişan oluyorlar. Aç ve susuz kalıyorlar. Onlar, İran askerlerinin kendilerine büyük zorluk ve sıkıntı çektirdiklerini, bazen 10 gün aç kaldıklarını söylüyorlar. Mahallemiz İran sınırına yakın olduğu için bir süre önce 300 kişi geldi, jandarma ekipleri yakalayıp sınır dışı etti. Bazen aç, susuz oldukları için evlere giriyorlar" diye konuştu. (DHA: Behçet Dalmaz-Orhan Aşan)

Editör: TE Bilisim