Dün Şehrivan’ın manşetinde önemli bir konu vardı.

Kentteki kiralık kurumlar...

Bildiğiniz gibi çağrı Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dan geldi.

İsraf ve kurumlardaki ciddi harcamaların bitmesi yönünde bazı tasarruf tedbirleri alındı.

 

Bu noktada kiralık kurumların kendi yerlerine taşınması, makam araçları, yatırım harcamaları gibi önemli konular var.

Bu husus önemli...

 

Çünkü kamu kaynakları gerçekten acımasızca harcanıyor.

Kiralık bina ve araçlara verilen paralar adeta dudak uçuklatıyor.

Kendi araç filolarını oluşturmak yerine şirketler üzerinden sürüyle araç alan kurumlar bu araçlar için dünyanın parasını ödüyor.

Bunun önüne geçilmesi noktasında alınan karar elzem...

Nihayetinde kiralanan bu araçların parası da vatandaşın cebinden çıkıyor.

Ama kırmızı ışıkta duruyorsunuz.

 

Araca bakıyorsunuz:

Siyah plakalı.

Yani resmi.

İçine bakıyorsunuz.

Vatandaş ailesiyle birlikte yolculuk halinde.

Bir çok kurumda bu böyle.

 

Bir çok kurumda yöneticisinden memuruna bir çok kamu görevlisi kişiler işlerini makam araçları ile yapıyor.

Van’da da bu durum biraz abartılı yaşanıyor.

Devletin resmi aracı ile yazlığına giden mi dersiniz, gün içinde resmi araçlarla fink atan mı...

 

Yazıktır, günahtır.

Kiralıkta da öyle...

 

Kimi kurumlar deyim yerindeyse binaları kısmı olarak kullanıyor.

Biri dolmadan bir diğerini kiralıyor.

Onlara da yayıla yayıla yerleşiyor.

Kimisi ise koca komplekslerde...

 

Bu kadar masrafa, sırf siyasette ya da farklı mecralarda yer aldığı için bir takım kimseleri zengin etmek için koca koca binaları kiralamaya ne gerek var.

Üstelik ödenen kiralar dünyanın parası...

 

Bunun yerine işi projelendirme yoluna girilse, biraz sıkılsa her kurum rahatlıkla kendi binasını yapıp kira ödemeden kendi işini yapacak.

Ama son dönemlerdeki yaklaşım hep aynı:

“Ben böyle idare edeyim de benden sonra ne olursa olsun.”

 

Bu büyük kayıpları beraberinde getiren bir anlayıştır.

Bu kabul edilecek bir anlayış değildir.

 

O yüzden Şehrivan’ın manşetine taşıdığı kurumlarla birlikte hali hazırda kirada hizmet veren ya da bol kepçeden çokça kira veren kurumlar acilen Erdoğan’ın çağrısını yerine getirmek üzere harekete geçmeliler.

 

Kentteki tüm yöneticiler ve sivil toplum da bunun destekçisi olmalı.

Binalara, araçlara ya da diğer tüm fuzuli harcamalara giden paralar artık bu kentte bir yaraya daha merhem olmalı.

 

***

 

Belki tasarruf arasına girmiyor ama bu ülkenin vatandaşlarını yine kurumlar bağlamında ilgilendirdiği için önemli bir konu:

O da kurum çalışanları ile ilgili...

Hepimiz günlük hayatta kurumlarda çeşitli iş ve işlemler için bulunmak zorunda kalıyoruz.

 

Hastalanıp hastaneye gideninden, tapu işleri yapana, belediyecilik işleri için kapı çalandan İŞKUR’a iş istemeyene varana kadar...

 

Her gün bir yerlerde bulunmak durumundayız.

Fakat son dönemlerde kamu çalışanları ile ilgili dikkatimi çeken bir şey var.

Gazetecilik refleksi ile de izlediğinizde, kamu çalışanlarının davranışlarındaki keyfiliğin üst seyiyeye çıktığını rahatlıkla seziyoruz.

 

İnsanlara doğru düzgün cevap vermeme var, hakaret var, bağırma var, çağırma var, baştan savma var, o var, bu var.

 

Müthiş bir tahammülsüzlük almış başını gidiyor.

Vatandaş konuşmaya, bir şey sormaya çekiniyor.

İş yapan memur konuşmaktan aciz.

Feridun Irak’ın hep söylediği gibi bir işin nasıl olacağından çok nasıl olmayacağını söyleme konusunda üstlerine yok.

 

Yahu durun ne oluyoruz.

Bu neyin gerginliği, bu neyin tavrı.

Bari siz yapmayın.

 

Bu memleketin insanına, komşunuza, eşinize dostunuza bu tavrı reva görmeyin.

Ve kurum amirleri...

 

Bence sizler de çalışanların davranışları konusunda geniş bir çalışma ve gözlem işine kafa yorun.

 

Kurumlarda gidişat hiç iyi değil.

Bilin istedim.

Editör: TE Bilisim