ŞEHRİVAN ÖZEL: HAKİM İNALÖZ -HAMİT KARAKUŞ

Son yılların en büyük kuraklık sorunuyla karşı karşıya kalan Van Gölü’nde su sevileri giderek düşüyor. Van Gölü havzası ve çevresindeki su kaynakları ile akarsu ve göl seviyesinde küresel ısınmaya bağlı yaşanan düşüş, endişelendirmeye devam ediyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan sıcaklık etkisini sürdürürken, konuyla ilgili yapılan panellerde de ardı ardına çözüm önerileri gelmeye devam ediyor. Bu anlamda “Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları” ana başlığı ve “Van Gölü, iklim değişikliği, küresel ısınma, kuraklıkla mücadele ve su yönetimi” alt başlıklarıyla İl Danışma Kurulu Toplantısı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Konferans salonunda yapıldı. Yapılan toplantı da kuraklıkla ilgili mevcut durum tartışıldı. Toplantıya kentteki birçok kurum başkanı ve öğretim üyesi katıldı. O toplantıda Van’ın en kurak dönemden geçtiği, mevcut durumun ileriki dönemlerde daha da kötüleşebileceği ve mevcut yağışların da artık sorunu çözme noktasında yetersiz kalacağı gibi konular konuşuldu.

Yapılan toplantı da kuraklıkla ilgili mevcut durum tartışıldı. Toplantıya YYÜ Rektörü Hamdullah Şevli, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Fatih Çelikel, VASKİ Genel Müdürü Ülker Cem Kaplan, Meteoroloji 14. Bölge Müdürü Atakan Çelebi, YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, DSİ 17. Van Bölge Müdürü Ayhan Şahna, kentteki belediye başkanları ve birçok kurum amiri katıldı

KÜRESEL ISINMANIN ETKİLERİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Programda konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Hamdullah Şevli, “Danışman Kurulu gündeminde küresel ısınma, sıcaklık ve bunların Van Gölü’ne olumsuzluklarını konuşacağız. Bunun yanında da üniversitemiz göl kenarında kurulan bir üniversite olduğu için kuralığın en büyük etkilerini bizde yaşıyoruz. Dolayısıyla üniversite senatosuyla yaptığımız toplantıda ‘Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları’ altında birçok konu belirledik. Çünkü sadece üniversite için kuraklık konuyla tek kalmak istemedik. Ulaşım ve daha birçok konuyu da değerlendirmek istedik. Bunun dışında üniversite çevresini geliştirmek ve 30 bin öğrencimize daha çok imkan sağlamayı hedefliyoruz. Öte yandan şuan dünya da etkisini sürdüren küresel ısınmanın etkisi Van Gölü’ne olduğu gibi bize de çok kötü yansımaktadır. Bütün bu yaşanan sorunlara karşı paydaşlarla konuyu ele almak istedik.” Dedi.

ÇELİKEL: BAŞKA VAN GÖLÜ YOK

Van Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Fatih Çelikel, “Üç ana başlıkta devam eden toplantı çok önemlidir. Sebeplerden çözüme gitmenin kanaatindeyim. Son yüzyılın içerisinde sıcaklık artış göstermeye devam ediyor. Karada ise artık gemi ve kayık görmeye başladık. Dünyanın en büyük 4’ncü gölü olan Aral gölü kurudu. Buna bağlı olarak 300 tane doğal göl yok olmuş durumda. Bu olayları seyredemeyiz. Sanayileşme ve sanayileşmenin bu ekosisteminin üzerinde yaratan etkileri de tartışıyoruz. Van Gölü de gittikçe çekilmeye başlandı. Balıkçılar bundan çok fazla etkilenmeye başladı. Gölümüze sahip çıkmamız lazım. Yani aslında göldeki kuruma doğrudan bazı kesimleri etkilemezse bile dolaylı yönden etkiliyor. Bu anlamda yaptığımız dip çamur temizliğiyle göle katkı sunmayı hedefliyoruz. Başka Van Gölü yok. İnsanların göle attığı pisliğin göle ciddi zararlar verdiğini söylemeliyiz.” Cümlelerini kullandı.

VASKİ GENEL MÜDÜRÜ KAPLAN: YERALTI SU KAYNAKLARIMIZ SÜREKLİ TÜKENİYOR

Su yönetimi modelinden söz eden VASKİ Genel Müdürü Ülker Cem Kaplan, Van Gölü ve su yönetimi planının 2,5 yıldır gündemlerinde olduğunu söyledi. Dünyada yeraltı su kaynaklarının sürekli tüketildiğini hatırlatan Kaplan, “Kuraklık ciddi boyutlara ulaştı ve bundan da en çok yeraltı sularımız etkileniyor. Bununla ilgili de gerekli bakanlıklarla çalışma yürütüyoruz. Dünya artık ‘Entegre Kentsel Su Yönetimi Planı’nı konuşuyor. Bütünleşik entegre kentsel su yönetimi bileşenleri tatlı sular, atık sular ve yağmur suları olan havza temelli yönetim planı olarak tanımlanmaktadır. Bütünleşik kentsel su planlaması ile kentsel su talebinin yönetiminde ve arzının planlanmasında daha etkin bir yaklaşımın sağlanması amaçlanmaktadır. Bizde kullandığımız suların geri dönüşümü ve nerede kullanılması gerektiği konularında çalışmalara başladık.” İfadelerini kullandı.

“SUYUN EN DÜŞÜK OLDUĞU DÖNEMDEYİZ”

Cümlelerini sürdüren Kaplan, şunları kaydetti: “Suyun sadece içme suyu değil, her türlü yer üstündeki suların kullanıldığı belgelerden söz ediyorum. Dünyada yeni bir kavram olan entegre kentsel su yönetimi hakkında çalışmalar başladı. Türkiye artık yağmur suyu hasadı konuşulmaya başlıyor. Mutfak ve lavabo sularının tekrar aynı yerde kullanılmasından söz ediyoruz. Kaynak sularının bir gün biteceğini biliyoruz. Bundan dolayı da bu konuda çalışma yapılaması çok daha doğru olur. Suyun en düşük olduğu dönemde bu konuların konuşulup tartışılması çok doğrudur.”

ALAEDDİNOĞLU: 10 YIL SONRA CİDDİ BİR SU SORUNUYLA KARŞILAŞACAĞIZ

Kuraklık konusunda korkmamız gerektiğinin altını çizen YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, “Küresel ısınmayı sadece sıcaklık ve yağış olarak değerlendirmemek lazım. Çünkü bunun yeraltı kaynaklarını da ciddi zararları oluyor. Yani 3 ayda yağan yağış, artık bir ayda ve birden düşüyor. Buda yeraltı kaynakları için tehlike arz ediyor. Araştırmalar, haritalar ve yapılan çalışmalara baktığımızda her 10 yılda bir sıcaklığın arttığını görüyoruz. Buradaki asıl tehlike buharlaşmadır. Çünkü düşen yağış ve zamanlama arasında değişimler meydana geliyor. Kar şeklinde düşen yağışlar artık yağmur şeklinde düşüyor, toprak ihtiyacı olan su artık kullanılamıyor. Artık düşen yağışlar yer altı sularını beslemiyor. Şuan kullandığımız su belki de 100 yıl önceki sulardır. 10 yıl sonra ciddi bir su sorunuyla karşılaşacağız. Bizim şimdiden önlem almamız lazım.” Diye ekledi.

YAĞIŞLARIN ARTIK FAYDASI YOK…

Zor bir coğrafya da yaşıyoruz diyen Meteoroloji 14. Bölge Müdürü Atakan Çelebi, her sene bir önceki seneden daha kuru bir yıl olduğunu söyledi. Atakan, havzada bu yıl yüzde 20 ve 40 civarında yağışın azaldığını ifade ederek şunları anlattı: “Kuraklık her geçen gün etkisini sürdürmeye devam ediyor. 2020 yılının Ekim ve Kasım aylarında mevsim normalinde yağışlar varken, 2021 yılında ise çok daha azaldığını görüyoruz. Kurak geçen bir yazdan sonra yağan yağışlar sel felaketlerine de neden oluyor. Artan kar yağışlarını göremeyeceğimiz bir döneme geldik. Meteorolojik haritalarında sıcaklığın da her geçen gün etkisini artırdığını görüyoruz. Buna bağlı olarak da sıcaklıklar devam edecektir. Bir anda üstümüze düşen yağışları verimli yağış olarak algılamayın, yağış azalsa da veya çoğalsa da biz her halükârda kötü etkileneceğiz.”

“DÜŞEN YAĞIŞLAR FELAKETLERE NEDEN OLABİLİR”

Ülkemizin su kaynaklarını verimli kullanılması adına çalışmaların devam ettiğini kaydeden Devlet Su İşleri (DSİ) 17. Van Bölge Müdürü Ayhan Şahna, “Su kaynaklarının yönetilmesi ciddi bir konudur. Küresel ısınmayla su sorun oluşturmaya devam edecektir. Yeraltı sularını eğer sondajla birlikte tahrip etmeye devam edersek, daha ciddi sorunlarla karşılaşacağımızı belirtmek isterim. Bu konuda da insanlarımızın daha duyarlı olmasını istiyoruz. Yağış trendlerin değişmesiyle birlikte düşen yağışlara karşıda önlem almalıyız. Çünkü düşen yağışlar felaketlere neden olabilir.” İfadelerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim