Son zamanlarda hepimizin kulağına gelen bir şey var: bazı meslekler önümüzdeki yıllarda tamamen ortadan kalkacak ya da ciddi anlamda dönüşecek. Bunun en büyük sebebi teknolojideki hızlı ilerlemeler, yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaşması ve otomasyonun hayatın her alanına girmesi. Özellikle tekrara dayalı, manuel ya da idari işler artık makineler ve yazılımlar tarafından daha hızlı ve hatasız yapılabiliyor. Yaptığım okumalar sonucunda konuya dair çalışmaları sizler için derledim.
Örneğin Oxford Üniversitesi’nden Frey ve Osborne’un 2013 yılında yaptığı ve hala sıkça referans verilen bir araştırmaya göre, Amerika’daki işlerin yaklaşık %47’si otomasyon riski altında. Bu meslekler arasında veri girişi, sekreterlik, santral operatörlüğü gibi işler ilk sıralarda yer alıyor. Çünkü bu işler belli kurallara ve rutinlere dayanıyor ve dolayısıyla makineler için çok kolay taklit edilebiliyor.
McKinsey Global Institute’un yaptığı bir başka kapsamlı araştırma da çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Bu çalışmaya göre, 2030 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık 400 ila 800 milyon kişinin mevcut işini kaybetme riski var. Bu çok büyük bir rakam. Özellikle üretim hatlarında çalışan işçiler, kasiyerler, banka gişe görevlileri gibi meslek grupları otomasyon nedeniyle ciddi tehdit altında.
Bu mesele sadece fiziksel işler için geçerli değil. Beyaz yakalı bazı işler de yapay zekâ yüzünden dönüşüyor. Örneğin, içerik üretimi yapan bazı gazeteciler ya da editörler artık yapay zekâ yazılımlarının haber yazabildiğini görüyor. Elbette yaratıcı işler tamamen ortadan kalkmayacak, ama standart, tekrar eden içerikler artık makineler tarafından hazırlanabiliyor.
Yine 2023 yılında OpenAI'den yapılan bir çalışmada, GPT-4 gibi büyük dil modellerinin etkileri değerlendirildi. Buna göre ABD’deki iş gücünün %80’i en az %10 oranında bu sistemlerden etkileniyor. Hatta bazı mesleklerde işlerin %50’si bu teknolojiler tarafından yapılabilir hale gelmiş durumda. Özellikle hukuk, muhasebe, müşteri temsilciliği gibi alanlarda bu değişim şimdiden hissedilmeye başladı bile.
Türkiye'de de bu dönüşüm kendini göstermeye başladı. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, teknolojik gelişmeler ve yeşil dönüşüm gibi küresel trendler, geleneksel mesleklerin ortadan kalkmasını hızlandırıyor. Türkiye özelinde banka çalışanları, çağrı merkezi görevlileri, depo elemanları ve hatta bazı teknik servis işleri bile artık otomasyona kaymaya başladı. İşverenler maliyetleri düşürmek ve verimliliği artırmak için teknolojiye yöneliyorlar.
Ancak bu değişim sadece kötü bir haber değil. Çünkü aynı zamanda yeni meslekler de ortaya çıkıyor. Mesela yapay zekâ eğitmeni, veri analisti, siber güvenlik uzmanı, dijital pazarlama stratejisti gibi yeni işler hızla yaygınlaşıyor. Dolayısıyla iş dünyası tamamen yok olmuyor; sadece dönüşüyor. Burada önemli olan, bireylerin bu değişime ayak uydurması ve kendini yeni becerilerle donatması.
Acaba bir öğretmen olarak benim için de aynı tehlike var mı? Bence öğretmenlik mesleği, teknolojik gelişmelerden etkilense de tamamen yok olma riski taşımıyor; aksine, dijital araçların yaygınlaşmasıyla öğretmenlerin rolü daha da kritik hale geliyor. İçerik sunumu ve değerlendirme gibi bazı görevlerde yapay zekâ destek sağlayabilir ancak öğrencilerle kurulan duygusal bağ, rehberlik ve sınıf yönetimi gibi insani yönler öğretmenleri vazgeçilmez kılıyor. Gelecekte başarılı öğretmenler, teknolojiyle uyumlu çalışan, öğrenme süreçlerini yöneten ve öğrencilere bireysel destek sunabilen eğitim liderleri olacak. Yani tehlike değil, güçlü bir dönüşüm söz konusu.
Peki ne yapmalı? Öncelikle teknolojiyi anlamak ve öğrenmeye açık olmak çok önemli. Herkesin kod yazması gerekmiyor ama en azından dijital araçları etkin şekilde kullanabilmek gerekiyor. Ayrıca eleştirel düşünme, yaratıcılık ve duygusal zeka gibi insana özgü yetenekler de gelecekte daha da değerli hale gelecek. Çünkü makineler ne kadar gelişirse gelişsin, insan dokunuşunun tamamen kaybolması kolay değil.
Sonuç olarak, mesleklerin kaybolması aslında bir son değil; bir dönüşüm süreci. Bazı işler tarih olurken, bazıları yeni bir form kazanıyor. Bu süreçte en çok zarar görenler, değişime direnenler olacak gibi duruyor. O yüzden gelecekte ayakta kalmak isteyen herkesin bu dönüşüme hazırlanması, yeni beceriler edinmesi ve esnek olması gerekiyor. Teknoloji bizden hızlı olabilir ama biz de ona ayak uydurabiliriz.