Olgun ve erdemli kişi davranış ve sözlerine öylesine dikkat etmeli ki, karşısındaki insan onun hakkında kötü düşünme mevkiinde kalmamalı. (Prof. Dr. Mehmet Demirci)

Kamil insan, üstün insan, erdemli insan, olgun insan…Bu sözleri çok duyarız. Bu tip karaktere sahip kişileri, Allah ömür verirse ayrı ayrı makalelerde analiz etmeyi murad ediyorum ki kamil, üstün ve erdemli insan nasıl olunur öğreneyim. Aslında biraz düşününce zihnimde bir profil şekilleniyor. Ama detaylandırmak lazım ki bu profile uymayan davranışlarımın farkına varıp onları törpülüyeyim.

Bu kavramları birleştirdiğimiz zaman mükemmele yakın bir insan profili oluşur. Bu insan profilini şöyle düşünüyorum: Yumurtalardan oluşan bir yolda yürüdüğümüzü varsayalım. Tek bir yumurtayı dahi kırmamak için ne kadar dikkatli yürürüz, öyle değil mi? Öyleyse yaşantımızı öyle bir sürdürelim ki ne olursa olsun tek bir gönül kırmayalım. Bu yaşam stili yumurta dolu yolda yürümek kadar zor ama imkânsız değil. Emek vermek lazım. Emek verilmeyen hangi şey değerlidir ki?

Bazı insanların sanki bir meziyetmiş gibi şunu söylediklerini duymuştum: “Ben üzüleceğime o üzülsün; ben kırılacağıma o kırılsın!” Hâlbuki başka bir yol daha var. Ancak kibir ve egodan bu yol akla gelmiyor: “Ne ben incineyim ne de o incinsin, ne ben kırılayım ne de o kırılsın”. Bu yolu seçmek çok mu zor? Hayır, ama bu yol emek ister, fedakârlık ister.

Bazen yaşamda meydana gelen sorunları kişilerin incinip incinmemesini göz ardı edip çözünce hiç yorulmuyoruz. Bu davranış yoluyla sorunları çözeriz ancak sorun çözülünce o sırada kaç kişinin gönlü inciniyor, bunu hesap etmiyoruz. Tam da burada yumurta dolu yol gündeme gelir. İşimizi yapmak için yumurta dolu yoldan geçmemiz lazım. “Hızlıca hedefime ulaşıp kendimi yormayayım. Zaten yumurtalar benim değil kırılırsa kırılsın. Ben işime bakarım!” düşüncesi çok fena? Çünkü her yumurtanın bir sahibi var. Onu özensiz davranışımızdan dolayı kırarsak sahibini de kırarız. Yazımıza bir hadis-i şerif ile son veriyoruz:

Hz. Mûsâ (a.s.) Cenabı-ı Hakk’a bir ilticasında:

– Ya Rab! Seni nerede arayayım, dedi.

Allah Teâlâ buyurdu ki:

– Beni, kalbi kırıkların yanında ara.