Kalkışın gücü

Abone Ol

“Ey örtülere bürünen kalk”(müdessir suresi1-2 ayet) hitabının nesnesiyiz hepimiz. Bu ayet hem bireysel, hemde toplumsal bir çağrı niteliği taşır. İlk bakışta peygamberimize yönelmiş gibi görünse de aslında her çağda her insana seslenen bir yankıya sahiptir. Zaman zaman hayatın yükleri ve sorumluluklarından kaçmak isteriz, korkuya veya tereddüte kapılırız ve kabuğumuza çekilmek isteriz. Erteleriz, susar ve bekleriz. İşte tam o anda ilahi bir ses gelir. “Kalk!”

Bu çağrıda diriliş, söz ve eyleme yöneliş vardır. Çünkü kalkmak; yeniden hayata dönmektir. Yeniden umut etmektir. Yeniden sorumluluk üstlenmektir.

Örtü sadece bir kumaş değildir; kimi zaman korkularımızı, kimi zaman kaygılarımızı ve kimi zaman da alışkanlıklarımızdır. Çoğu zaman kendi içimizdeki örtülere bürünürüz. Konfor alanına çekilir, gözlerimizi kapatır ve kulaklarımızı duymak istemediğimiz seslere tıkarız. Oysa bu çağrı örtüyü yırtmayı ve kabuğumuzu kırmayı öğütler.

KALKMAK: Hayatın durağanlığına karşı verilen en büyük mesaj.

UYANMAK: Hakikati farketmek.

SORUMLULUK ALMAK: Sadece kendin için değil başkalarını da düşünüp, başkaları içinde yaşamak.

HAREKET ETMEK: Eylemsizlikten kurtulmak.

UYANIKLIKLA YAŞAMAK: Yani bilinçli yaşamak her adımının farkında olmak. İnsanın ayağa kalkması sadece kendi varlığını değil, etrafındaki hayatı da değiştirir. Kalkış bir diriliştir bir başlangıçtır. Aslında çok şeydir.

Bu ayet her çağda herkesi muhatap alır. Bugünde bize seslenir: “ Kalk, ertelediğin iyiliklerini yap!”

“Kalk, sustuğun yerde doğruları söyle!”

“Kalk, yıkıldığın yerden yeniden başla!”

“Kalk, yapman gerekenleri en iyi şekilde yap!”

Bu ayet aslında ânı yakalamamız için bir pusuladır. Kalkmak, sadece bedensel olarak yapılan bir hareket değildir. Aslında ruhsal bir devrimdir de. Kendi karanlığından kurtulmayı, kendi suskunluğundan kudretine, kendi kabuğundan kurtulup sorumluluğun ufkuna çıkmaktır.

Her örtü yırtılmaya mahkûmdur. Ve her kalkış, insana yeniden hayat verir. Her insanın içinde bir gece vardır; örtülere bürünerek saklandığı bir karanlık. Ama her insanın içinde bir sabah da vardır; kalkmaya Çağıran bir ses. O ses, bizi hem kendimize hem de hakikate uyandırır. Ve asıl diriliş, işte o kalkışla başlar.