Önceki günlerde haberi duyulan ve Şehrivan’ın da Pazartesi farklı bir yönüyle manşete aldığı önemli bir konu var.

Gündemden düşmemesi, konuşulması ve tartışılması gereken bir mesele:

Kapıköy!

Sanırım kuruluşundan bu yana hep gündem olmuştur.

Ama kentin son çeyrek asrına baktığımızda en çok konuşulan 5 konu içerisine girecek bir meseledir.

Bunun birçok farklı nedeni var.

Örneğin 90’larda bu kapı tam bir sınır ticareti kapısı olarak çalıştı.

Bir anda serbestlik rüzgarları esti.

Akaryakıt geldi, akaryakıt ürünleri geldi, sebze-meyve ve gıda ürünleri geldi…

Öyle bir hale geldi ki, kent iflah oldu.

Şaha kalktı resmen!

Van da kazandı, Vanlı da kazandı içinde Van geçen kesimler de kazandı.

İlk aklıma gelen hususlardan birisi Vanspor mesela.

Vanspor süper lige Kapıköy sayesinde ulaştı.

Bunu o günün şahitleri hatırlar.

Yine kentin varlıklı ailelerinin birçoğunun o dönemden kazançları var.

Anlayacağınız iyi dönemdi.

Güzel kazandırdı.

Sonra bir anda şak diye bitti.

Sınır Ticareti meselesi bitirildi.

Akaryakıt işi falan askıya alındı.

Ticarete konu olan mallar kısıtlandıkça kısıtlandı.

Kapıköy bir sınır ticaret merkezi olmaktan çıkarılıp bir gümrük kapısı olarak lanse edilmeye başlandı.

Ama 2000’li yılların başından 2019’a kadar hep bunu bekledi durdu.

Gelen müjde verdi, giden verdi.

Siyasiler, kurum-kuruluş temsilcileri, bürokratlar hep Van’a Kapıköy’ü yeniden açma, iflah etme sözü verdi.

Fakat bu sözün gerçekleşmesi 20 yılı buldu.

2019’da o dönem siyasetçi, bürokrat ve kurum-kuruluş temsilcileri iyi bir baskı yaptı.

Kapıköy modernize edildi.

Eli yüzü düzgün bir kapı oldu.

Modern bir kapı olarak anılmaya başlandı.

Bu süreçte İranlılar’ın gelişi ile birlikte daha bir anlam kazandı.

Van İranlı turistler ile rekor üstüne rekor kırdı.

Kapıköy daha da kıymetlendi.
Fakat modernize edildiğinin öncesi ve sonrasında konuşulan birçok vasfı yine kazanamadı.

Mesela Kapıköy meselesi sadece modernize edilmesi eliyle değil.

Birçok yönüyle konuşuldu.

Bunlardan bir kısmı şöyleydi:

Kapıköy Sınır Kapısı'nın 7/24 esaslı çalışması,

STM alanı tahsisi,

Sınır ticaretindeki sorunların giderilmesi,

Lojistik merkez kurulması,

İhtisas gümrüğü yetkisi,

Motorinin STM'ye konu edilmesi,

Gibi gibi…

Geçen süreçte bu hedeflerden birisi gerçekleşti.

Kapıköy 7/24 çalışmaya başladı.

Bu önemli bir husus.

Kent adına önemli bir sevinç meselesi.

Fakat Kapıköy hala siyasi söylemlere konu olan tam yetkili gümrük kapısı hüviyetinde değil.

Mesela İran tarafındaki yol çalışmalarının aksaması nedeniyle transit geçişe açık değil.

Yine yukarıda sıralanan özelliklerde ve kapasitede değil.

Bir serbest bölgesi yok, lojistik merkezi yok.

Bunlar olmayınca ihracat/ithalat beklemek zor.

Yanlış.

İmkânsız…

Bunlar olmayınca kapı gerçek bir kapı olmuyor.

Rakamlara da yansıdığı gibi ihracata ve ekonomiye beklenen o büyük katkıyı yapmıyor.

Peki bu kentte kaç kişi bunun farkında ve konuyla ilgili beklenen baskıyı yapıyor?

Bence çok az insan.

Geçmişte de böyle oldu.

Mücadele eden, uğraşan ve baskı yapan insan ve kurum sayısı çok azdı.

Buna rağmen o dönem Vanlı Fatih Çifci’nin bakan yardımcısı olması…

Beşir Atalay’ın Van vekili olması…

Ticaret Odası’nın altın yıllarını ve üst düzey bir temsiliyeti yaşaması…

İşleri çok kolaylaştırdı.

Gel gelelim günümüz itibariyle mevcut haline kavuştur.

Ama şimdi fazlası gerek.

Yukarıda adı geçen gelişmelerin hayat bulması için, bu kapının kapı gibi kapı olması için daha güçlü bir temsiliyet, baskı ve çağrısı gerekiyor.

Yeniden bakanlıkta temsiliyet, güçlü siyasetçiler ve o dönemki gibi güçlü bir yerel dinamik bulabilir miyiz emin değilim…

Ama bulmamız ve peşine düşmemiz gerekiyor!

Diğer illerde nasıl oluyorsa bu ilde de öyle olmalı.

300 kilometre bir sınırı olan kentin konsolosluğu başka illerde ise, ilişkileri yürütecek karşılıklı bankaları bulunmuyorsa, ticareti öteye taşıyacak vasıflara sahip değilse bu sadece birkaç kişinin sorumluluğu değil.

Bu kentin sorumluğudur.

Az buz da olsa ilgisi olan herkesin boynuna bu sorumluluk yüklenmeliydi.

Halen de öyle.

Ama bakıyorum…

Kapıköy’ün 7/24 olması bile çok cılız bir şekilde duyruldu.

Bu durumu bir heyecan olarak duyuracak bir ortam yok.

“Devamı gelecek” diye umut verecek ne bir kurum/kuruluş var ne siyasetçi.

Eee…

Böyle bir ortamda ne yapıyoruz?

Bir milyona yakın İranlı’nın giriş yapmasından başka hiçbir şeye sığınamıyoruz.
Ama yetmiyor!

En azından Van gibi bir kente yetmiyor.

Tavsiyem şu: Madem seçim dönemi. Madem vaatler havada uçuyor. Aklı selim düşünüp gerçek manada temsiliyet ortaya koymak isteyen siyasetçilere öneri.

Bu işi ödevler arasına ekleyin.

Siz de kazanın Van da kazanır!

Alın size fikir, alın size kapı gibi kapı!