Hani son dönemlerde sosyal medyada paylaşılan bir içerikle birlikte dillere pelesenk olan bir cümle var.

Duymuşsunuzdur: “Anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz” diye.

Arkasındaki şelaleyi gösteren sempatik amcamız bu videosu ile adeta fenomen oldu.

O gün bugündür anlatmadan güzelliğini göstermeye çalıştığımız her şey için bu cümleyi kullanır olduk.

Ben de şu an bu noktadayım.

Dün kutlanan 2 Nisan Van’nın kurtuluş günü üzerine kullanacağım yazıda da Van’ın güzelliklerini, önemini size uzun uzun anlatmadan gördüğünüz bu güzellik, önem ve ehemmiyet üzerinden birkaç kelam etmek istiyorum.

Hepiniz biliyorsunuz

Van’ın 103’üncü yaşını kutluyoruz.

Tam 103 yıldır Van aynı yerinde.

Ondan önce Van Kalesi’nin eteklerinde ve farklı alanlarda yaşam vardı bu kentte.

Kale’de kuruldu, ovada kuruldu, bayırda kuruldu.

Kuruldu da kuruldu.

Çünkü Van sadece bizimle Van olmadı.

Bu topraklarda hayat 5 bin yıl önce başladı.

Halen devam ediyor.

Van köprü, geçiş ve önemli bir güzergah konumundaydı çünkü.

Van, İran Körfezi ve İç Asya ticaret yollarına hükmeden askeri-tratejik köprü konumunda yer aldı hep.

Bu da cazip kıldı.

Bu da Van’ı özel kıldı.

Bu yönüyle güzide bir şehir, arzulanan bir coğrafyanın adı oldu.

Şimdi bu biz bu güzelliğin merkezindeyiz.

Yerimiz değişmiş, güzergahımız farklılaşmış olabilir.

Ama hala aynı yerdeyiz.

Birçok medeniyetin bir zaman yer aldığı ülkelerin hala bile özlenimini sürdüğü bu topraklarda biz oturuyoruz.

Bizden önce bu topraklarda yaşayan insanların torunlarının, torunlarının torunları hala özlemle bakıyor bu coğrafyaya.

Çünkü bu coğrafyada bir hayat var, bir cazibe var, bir güzellik var.

Ve bu güzellik şu anda bizim diyarımız.

103 yıldır bizimle yaşıyoruz.

Kurtarılmasından bu yana aynı yerde, aynı şekliyle duran bu coğrafyada şu anda biz yaşıyorsak bunun hakkını, hukukunu vermemiz gerekiyor.

Ne yapacağız…

İyi bakacağız.

İyi yaşayacak.

Hakkını vereceğiz.

Dediğim gibi anlatsam kocaman bir tarih, yazdıkça bitmeyecek hikayeler, kahramanlıklar, destanlar yazmam gerekecek.

Hiç bitmeyecek acılar, sevinçler sığacak bu satırlara.

Ama ne yaparsam yapayım yazdıkça bitiremeyeceğim.

Yazdıkça yazacağım.

Onun yerine sadece bir hatırlatmak istedim.

Hatırlamamız gereken, hiç unutmamız gereken çok anı var bu topraklarda.

Bize düşen geçmiş üzerine bir muhasebe değil.

İyisiyle, kötüsüyle artık biz bu topraklarda yaşıyoruz.

Bu topraklar bizim.

Kaybettiklerimiz, kazançlarımızın konuşulacağı tek şey tarih sayfaları.

Değiştirme şansımız yok.

Ama bir şeyi değiştirebiliriz.

O da bu kentin kaderi.

Bu kent nevi şahsına münhasır bir kent.

Bu kent kadim bir kent.

Ve bu kadim kent şu an olduğundan daha iyi bir yerde olmayı hakkediyor.

Bize düşen böyle bir kadim kentte olduğumuzu hatırlamamız.

Bu kentte bizim olacağımız, bizim yaşayacağımızı bilmemiz.

Bunun bilincinde olalım.

103 yıllık bu yeni Van’ın bize emanet olduğunu bilelim.

Öyle yaşayalım.

Bunu bilirsek, çok şey değişecek.

İşgalden kurtuluşumuz.

Yeniden Van oluşumuz,

KUTLU OLSUN!