Cenab-ı Allah'ın biz insanların tercihine sunmadan lütfettiği bazı değerler vardır ki asla vazgeçilemezler. Değiştirilemezler. Aynı zamanda Lutf-u İlahi olduğundan dolayı da hayatta en önem verilen metaların başında gelirler. Nedir onlar?

Ebeveyn yani Anne ve babası, cinsiyeti, mensubiyeti ırkı yani soyu, dili yani anadili ve siması.... vb....

Yukarıdaki metalar amenna her kesin baş tacıdır. Çok değerlidirler ve hiç bir surette tartışma konusu olamazlar. Bununla beraber çok özeldirler ve hususidirler. Yani özel hayatın ta kendileridir. Özel olmakla beraber bir nevi özelde değildirler. Çünkü bir insan kendi bazı özeli ile ilgili kararlar verebilir. Fakat buradaki özellik bu özellik değildir. Kendi isteğiyle dahi anne babasını veya cinsiyetini simasını beğenmeme veya değiştirme gibi lüksü dahi yoktur.

Bununla beraber hiç kimse anne ve babanı değiştir veya cinsiyetini beğenmedim değiştir deme cüretini kendisinde bulamaz. Veyahut kendisi dahi bunları yapamaz. Mensubiyetimi veya ırkımı beğenmedim diyen bir millet neferi duyulmamıştır dünya sahnesinde. Veya ana dilimi kabul etmiyorum dahi diyen bir dünya efradı görülmemiştir.

Tabi bu normal olanı ve olması gerekeni yani tüm dünya insanlarının yaptığı şeyler. Normal olan bu gereklilikleri yapmak normal iken yapılmaması durumunda ise onursuzluk ve hainlik ile tesmiyelendirme söz konusudur.  

Maatteessüf normal olan bir olgu biz bazı Kürtlere normal öğretilmemiş. Anormallik onlara bulaştırılmış. Lutf-u İlahinin bazı lütuflarını ellerinin tersi ile itilmesi zihinlerine ve dimağlarına işlettirilmiş. Maalesef normal bir davranış onlara anormal olarak aşılatılmış. Mensubiyet ve anadil ilkesi unutturulmak istenmiş.

Cenab-ı Allah dünya yüzünde binlerce farklı millet ve ırk ve dil yaratmıştır. Bu onun büyüklüğünün ve  zenginliğin bir göstergesidir aynı zamanda. Acaba tarih boyunca ve şimdiye kadar hiçbir yerde duyulmuş mudur ki; bir millet efradı kendi ırkından ve dilinden kaçsın ve onu değiştirsin ve ona düşman ırklar ile mülahaza etsin? Asla ve kat'a!

Peki hiç düşündünüz mü ki bu neden sadece Kürtlerin bir kısmına sirayet ettirilmiş? Tamamen faşizani ve siyasi olmakla birlikte çok nedenleri biliniyor. Asimilasyon, baskı, yok sayma, menfaat, belki onursuzluk vs....

Hz. Yunus'u göz önüne alalım. Sadece halkına küstüğünden zelle(küçük hata) ederek oradan izinsiz ayrıldı ve Hut'un karnına girdi.

Bu bir peygamberde böyle iken biz Yunus'larda halkının kanını emenlerin yanında yer almak, onların kölesi olmak ve onlar gibi dönüp mazlum halkına havlamanın bedeli acaba ne olabilir? Onursuzluk evet. İhanet belê. Kansızlık tabi. Maalesef merdudi bir durum. Bu zamanda tasvip edilmez tabi merdudilik. Başkalarının sa'sı ve köleliğini ilke edinmiş menfaatperestlik sosyolojik bir olgu olmak ile beraber aile terbiyesinden yoksunluğun da semeresidirler.

 Elbette tarih ve kainat halkına sırt dönenlerin ışığını söndürecek, mübarekliğini alacak ve mutsuzluğa sevk edecektir. Menzilleri karanlık, nursuzluk, yalnızlık ve belki de zillet olacaktır.

 

Çünkü milyonlarca efradı bulunan Kürt milletinin her neferinin hakkına girmiş olacaklarından o menzillerde gark olabilirler. O nedenle tövbe edip halkına dönmeli belki inşeallah o zaman kurtuluşa ermiş olabilir. Belki o zaman bu mazlum millet onları af edebilir. Belki de hatasını göz ardı ederek bağrına basabilir.

Ey şeker kardeşim başkalarından olmaya çalışma, onlar gibi düşünme, abdalane başkalarının hizmetkarı olma, kendin ol bu sana yeter. O zaman sen Allah'ın yaratmış olduğu sen olursun.

Ve ey dinde hassas kardeşlerimiz bilirsiniz ki herkes bir mensubiyet üzerine yaratılmıştır. Her mensubiyet bir zenginlik bir çeşitliliktir. Ellahû Tealanın bu çeşitliliğine saygı duymak ve muhafazasına çalışmak imandandır.

Lutf-u İlahi olan mensubiyetine sahip çık!