Ahmet Kaya, Türk bir anneden ve Kürt bir babadan 28 Ekim 1957'de Malatya'da dünyaya geldi.

 

MÜZİKLE İLK TANIŞMASI

Müzikle ilk tanışması küçük yaşta babasının hediye ettiği bir bağlamayla oldu. Ailesinin geçim sıkıntısı yüzünden İstanbul'a göç etmesiyle birlikte küçük bir yerden şehir yaşantısına alışmanın zorluklarını çeken sanatçı, bir belgeselde o yıllarını şöyle dile getirmişti: "Onlarla konuşmuyordum; çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptırdığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: 'Biraz seninle konuşak beş dakika, kaçıyorsun hep...' Bana dedi ki: 'Rica ederim.' Öyle bir ağrıma gitti ki: 'Ben de sana rica ederim,' dedim.. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim".

 

TÜM ZORLUKLARA RAĞMEN 'AĞLAMA BEBEĞİM'

16 yaşında yasadışı afiş basmak suçuyla ilk kez cezaevine girdi. Daha sonra askere gitti ve askerden döndükten sonra evlendi, bir kızı oldu. İşsizlik yüzünden zorluklar ve sıkıntılar yaşayan Ahmet Kaya bu sıkıntılardan kurtulmak için kendi anlatımıyla 'sistemin tersine hareket ederek' hapse girmeye çalıştı. Uzun uğraşlar sonucu ilk albümü olan 'Ağlama Bebeğim' i 1985 yılında çıkardı. Albümü toplatılır daha sonra ise sansür kaldırılır. 1985'te 'Acılara Tutunmak' adlı ikinci albümü çıkardı. Yusuf Hayaloğlu'nun kardeşi Gülten Hayaloğlu ile hayatını birleştirdi ve bir kızı oldu. Sırasıyla; An gelir,Yorgun Demokrat, Başkaldırıyorum, İyimser Bir Gül, Resitaller-2, Sevgi Duvarı, Şarkılarım Dağlara albümlerini çıkardı.

 

HAKKINDA ÇIKAN SUÇLAMALAR

Ahmet Kaya 10 Şubat 1999'da Magazin Gazeteci Derneği'nin düzenlediği ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı ve ödül konuşmasında: "Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği'ne, Cumartesi Anneleri'ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum." dedi. Bu sözlerden sonra davetlilerin bir kısmı tepki gösterip, küfür etmeye ve kendisine çeşitli eşyalar fırlatmaya başladı. Kaya, MGD görevlileri tarafından kongre salonundan olağandışı koşullarda dışarıya çıkartıldı.

 

Bu olayın ardından Berlin'de Kürt İşadamları Derneği'nin düzenlediği bir gecede verdiği iddia edilen bir konsere ilişkin fotoğrafların Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanması üzerine "Bölücü PKK örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. 16 Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda gıyabında toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra bu görüntülerin düzmece olduğu belirlendi. 1999 yılında Münih'de PKK yanlıları tarafından düzenlenen konserde ‘‘Arabamı o şerefsizlerin memleketinde bıraktım'' dediğini iddia eden Hürriyet Gazetesi haberi için hakkında DGM tarafından bir kez daha soruşturma başlatıldı. 9 Şubat 2000 yılında yaptığı röportajda "Ben 3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim dedim" diyerek yalanladı. 

 

Ahmet Kaya, yasal suçlamaların yanı sıra çeşitli kesimlerce lüks içinde yaşarken yoksulluk edebiyatı yapmakla suçlandı. Bu eleştirilerle ilgili olarak yöneltilen bir soruya şu şekilde yanıt verdi: "Benim hiç Mercedes'im olmadı. Şimdiki arabam Mercedes'ten daha pahalı, cip olduğu için gözüne batmıyor insanların. Salaklaşmamak lazım; bunlar önemli şeyler yani. Biz insanların yoksulluğunu savunmadık. Bizler yaşamımız boyunca insanların zenginliğini savunduk. Yani ben cipe binsem, Mercedes'e binsem; bunlar önemli şeyler midir? Ben tarihin yüklediği misyonu yerine getiriyor muyum? Bu önemli. Tam 30 sene aç yaşadım bu ülkede, 30 yıl boyunca. Bütün lokantaların kenarlarına gidip, o lahmacunların nasıl çıktığına baktım. Artık ben bu saatten sonra bunu yerim ve kimse bunu engelleyemez..."

 

ÖLÜMÜ

Ahmet Kaya 16 Kasım 2000'de Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'teki evinde bir gece kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Mezarı Paris'in Peré Lachaise mezarlığında bulunmaktadır.

Editör: TE Bilisim