Nankörlük terbiye edilmemiş insan fıtratında vardır. Bütün insanları terbiye edemeyeceğimize göre nankörlerle başa çıkmak için kendi bakış açımızı değiştirmemiz gerekir.

Gençliğimde nankör biri ile karşılaştığımda çok etkilenirdim. İçimden nankörlere şöyle söylenirdim; minnet duymamana bir şey demiyorum bari iyiliğe kötülükle karşılık verme. Daha sonra bu olaylar üzerine uzun uzun düşünürdüm. Sonuçta üzüntünün nedenini kendi bakış açımda buldum. İyiliği karşılık beklemeden yapıyordum. Ancak bu yetmiyordu. İyilik yaptığım kişilerden vefa da beklememem lazımdı. Sonra yine kendi kendime düşündüm; niçin iyi davranışlarda bulunuyordum?Cevabımı şöyle bulmuştum; insan olduğum için. Başka? Yaradan'ın hatırı için. O halde neden insanlar iyiliğe kötülükle  karşılık verdiği hâlde üzülüyordum?

Yaşamımda bu konuda yani nankörlük boyutunda bir çok  insan davranışı gördüm. Beni çok sevip saygı duyan ancak işi bittikten sonra hiç oralı olmayan insanlar da gördüm. Bakış açımı değiştirdikten sonra en şiddetlisi bile beni etkilemiyor. Olsa olsa kendi kendime gülümseyerek şöyle diyordum; sende mi Brütüs?

Dale Carnegie “Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak” kitabında şöyle söylüyor: Nankörlük doğal bir şeydir; tıpkı yabani otlar gibi. Minnet ise güle benzer, bakılması sulanması, korunması ve sevilmesi, ilgilenilmesi ve korunması gerekir. Dr. Samuel Johnson'ın söylediği şeyi biliyorum: "Minnet, inceliğin meyvesidir. Kaba insanlarda görülmez."

Roma İmparatoru Marcus günlüğüne şunları yazmıştı: "Bugün çok konuşan, bencil, kendisinden başka kimseyi düşünmeyen, teşekkür etmesini bile bilmeyen insanlarla karşılaşacağım. Ama şaşırmayacağım ve bu beni rahatsız etmeyecek; çünkü böyle insanların yaşamadığı bir dünyanın olamayacağını biliyorum."

Çocuk yetiştiği ailenin görüntüsüdür. Minnet "öğrenilebilir" bir şeydir. Bize düşen çocuklarımıza bu değerleri öğretmektir. Yazımı küçük bir anı ile bitirmek istiyorum: Tayinimiz nedeni ile il değiştirmiştik.  Doğal olarak ilkokulda okuyan kızım idealist bir öğretmen olan Derya İlhan öğretmeninden ayrılmak zorunda kalmıştı. Kızım bu ideal öğretmenden ayrılarak  vasat bir öğretmenin sınıfına geçti. Bir gün sınıfta teşekkür edilmesi gereken bir davranış sergilemişti. Ancak öğretmen oralı olmamıştı. Bu durum kızımda şaşkınlık yaratmıştı. Eve gelince bu durumu üzüntüyle anlattı. Ona dedim ki kızım, ben ve Derya öğretmen size teşekkür etmeyi öğrettik. Ancak bu öğretmenine büyük bir ihtimalle teşekkür etmeyi öğretmemişler. Sen her fırsatta ona teşekkür et ki o da teşekkür etmeyi öğrensin