Şarkıcı, aktör, gazeteci gibi önemli Vanlı isimlere bir yenisi eklendi. Yaptığı müzik, ortaya koyduğu performans ve özgün içeriği ile yüreklere dokunan o isim Yunus Eşut. Pir Sultan’dan, Karacaoğlan’dan, Yunus’dan, Ehmedê Xanî’den, Feqiyê Teyran’dan ve daha birçok ozan, şair ve âşıktan esinlenerek müzik yapan Eşut, son şarkısıyla yine hayran bıraktı. Mavi Kelebekler adını verdiği şarkısında önemli mesajlar veriyor. Peki, Yunus Eşut kimdir, müziğe ilgisi ne zaman başladı ve onun için müzik ne anlama geliyor. İşte Vanlı o isimin parlaması, müziği ve merak edilenleri. Yunus Eşut kimdir? Kendimi zorunlu olarak bir sözle anlatmaktan hep korktum. Çünkü benim işim türküyle, şarkıyla ve şiirle cevap vermek. Van doğumluyum. Hamurumuz, mayamız, özümüz, sözümüz buralardan harmanlanmış ve vücut bulmuş. 90’lı yıllarda Trakya bölgesine göç ettik. 25 yıla yakın bir süredir oralardayız. Ama buralarla bağımız hiç kopmadı. Aslında Vanlı olduğum kadar Trakyalı da sayılırım. Duygusal, mücadeleci ve kavgacı yanımla her Anadolu insanının sahip olduğu profile sahibim. Çocukluğum, şımarıklığım, annem, babam ve birçok duyguyu dün gibi gönlümde, vicdanımda taşırım. Müziğe ilginiz ne zaman başladı? Doğarken desem biraz abartılımı olur. Babamın sesi çok güzeldi. Hatta annemin onun sesine âşık olduğu ve babamla kaçtığı söylenir. Dolayısıyla çocukluğumda hep babamın türküleri ile büyüdüm. Annemin, halalarımın, kız kardeşlerimin ve ağabeylerimin her zaman mırıldanmaları ve nağmelerini duyardım. Ayrıca ailemde enstrüman çalanlar vardı, haliyle müziğin içinde yetiştim. Tabi çok büyük eziyetlerle büyüdük. Gençliğim fabrikalarda ve inşaatlarda geçti. Toplumun tüm acılarını derinden hissettim. Ezilen sınıflar, emekçiler, kadınlar, çocuklar ve her kesimin yaşadığı sıkıntıları içselleştirdim. Çünkü bende bu toplumun bir parçasıydım. Yaşanan hiçbir olumsuzluğa tarafsız kalamazdım. Coğrafyamız ve çevremizde gerçekleşen tüm olaylara duyarsız kalmadım. Yani sesimin tınıları ve tüm sözlerim, yaşanan gerçeklerle hayat bulmuştur. Sözün kısası, müzikle tanışalı bir hayli zaman oldu. Ancak profesyonel anlamda klip ve benzeri videolarla bir takım tanıtım materyallerini kullanarak dijital platformlarda paylaşımlara yeni başladık. Yani yeni bir döneme girdik. Müzik sizin için ne anlama geliyor? bir eylemdir aslında. Bireysel ve toplumsal anlamda; aşkın, sevginin, doğanın, isyanın, mücadelenin ve daha birçok duygunun sesle veya enstrümanlarla aktarılmasıdır. benim için hayattır. Çocuklarımı koklarken, sevdiğime bakarken, insanları ve olayları izlerken akılma gelen her şeydir. Aşktır. Sevgidir. İlhamdır. Hasrettir. Haykırıştır. Misal kavak ağaçlarının dallarından gelen hışırtıdır. Damlara çıkıp gökyüzünü seyredip hayal kurmaktır. Talep etmektir. Arzulamaktır. Sevişmektir. Savaşmaktır. Barışmaktır. Hedefiniz nedir? Şimdi en zor soruya geldiğimizi düşünüyorum. Önce hedef nedir? Sorusuna yanıt aramak gerekiyor. Hedef, benim için ulaşmaktır. Amacını gerçekleştirmektir. Müzik benim için bir iş değil aslında. Bir mücadele ve yaşama sebebi. Çoğu insan müziği iş olarak görür. Kimisi için böyle olması gerekir. Çünkü mesleğidir. Uzmanlık alanıdır veya yaşamını idame ettirmesi için bir araçtır. Yani kimisi için iktisattır. Finanstır. Ticarettir. Benim öncelikli hedefim, haykırışımın ve çabamın görülmesi ve duyulmasıdır. Bu hususta bir mücadele sergiliyorum ve sergilemeye devam edeceğim. Modern ve çağdaş bir anlayış içerisinde müziğin tüm evrensel boyutlarını ele alarak her konuyu işlemeyi hedefliyorum. İşte son çekmiş olduğumuz klipte Saraybosna’da yaşanan savaşta canlarını yitiren çocukları simgeleyen mavi kelebekleri işledik. Bugün bile çevremizde bu acılara halen şahitlik etmekteyiz. Aslında hedefim bu acıları ve haykırışları müziğe yansıtmaktır. Müzik türünü nasıl belirlediniz? Müzik türümü ben belirlemedim aslında. Yaşadığımız olaylar, coğrafyamız ve kaderimiz belirledi. Anadolu toplumunun acısını ve isyanını yaşadık, okuduk ve dinledik. Pir Sultan’dan, Karacaoğlan’dan, Yunus’dan, Ehmedê Xanî’den, Feqiyê Teyran’dan ve daha birçok ozan, şair ve âşıktan esinlendik. Yani etnisitesi ve inancı ne olursa olsun Anadolu toplumunun profilini işlemeye çalıştım. Konyalı bir tarım işçisini, Çorlu’da bir fabrika emekçisini, Trabzonlu bir aşığı, Vanlı bir yiğidi, Denizlili bir efeyi, Keşanlı bir pehlivanı, Diyarbakırlı bir kadını yani toplumun bölgesel ve yöresel tüm değerlerini irdeleyerek kırsal ve kentsel özellikleri ile coğrafyamı anlamaya çalıştım. Bu tavır ve tarz benim müzik türümü belirledi aslında. Asgari ücretle çalışan bir babanın ailesini lüks bir restoranda ağırlamak üzere kurduğu hayal, deniz görmemiş bir Muşlu çocuğun ovaları deniz gibi mavi görmesi, zorla evlendirilmek istenen bir kadının döktüğü gözyaşları ve üniversiteli bir gencin dünyayı değiştirmek üzere kurduğu hayaller. Yani bu coğrafyada kurulmuş tüm hayaller ve yazılmış hikâyeleri içselleştirerek nağmelerle buluşturmaya çalıştım. Son olarak neler söylemek istersiniz? Söylemek istediklerimi şarkılarımda, türkülerimde ve şiirlerimde dile getiriyorum aslında. Emeğimin ve çabamın görülmesini isterim. Müziklerimde yer verdiğim ve kendimi ait hissettiğim bu toplum tarafından sahiplenilmek isterim. Vanlı olduğumu söylemiştim. Ama Karadenizliden, Çukurovalıdan, Egeliden, Trakyalıdan ve Anadolu’nun her tarafından bir anı bir hikâye dinlemişimdir. Dostluklarımız, arkadaşlıklarımız, sevdalarımız olmuştur. Dolayısıyla bu toplumun tüm değerlerine hâkimim ve hepsinden bir parça vardır sağımızda solumuzda. Şarkılarım bu toplumun gerçeklerini yansıtıyor. Her sosyolojik yapı, her kitle, her birey tarafından ve her mekânda dinlenilmek isterim. Son olarak zihnin, felsefenin, edebiyatın, emeğin, aşkın ve özgürlüklerin insana ve doğaya müzikle birlikte güç kazandırdığını belirterek her şeyin daha güzel olması temennisiyle, kendimi anlatma imkânı verdiğiniz için sizlere de ayrıca teşekkür ediyorum. Yunus Eşut’un Mavi Kelebekler şarkısını dinlemek için; https://youtu.be/H6VesWFs5ik