Son birkaç yıldır ısrarla, özenle aynı uyarı, aynı temennileri paylaşmaya çalışıyorum.

Bıkmadan, usanmadan önemli bir husus saydığım konuya dikkat çekiyor ve konuyla ilgili düşüncelerimi paylaşmaktan geri durmuyorum.

O da şu:

Ramazan paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma ayıdır.

Buraya kadar sorun yok.

Çok doğru.

Fakat bizim bu ay ile ilgili yardımlaşmayı ve aynı sofrada oturma olayını algılamamız farklı…

Ramazan’ın aynı sofrada buluşma işini anlıyoruz fakat pratikte yanlışımız var.

Her ne kadar son yıllarda özellikle pandemi nedeniyle bu alışkanlık değişse de zihinlerde hala taze olan bir uygulama var.

Ramazan ayı boyunca kentteki kurumlar, siyasi partiler, kuruluşlar, STK’lar, iş adamları gibi önemli kesimler Ramazan sofraları kurup davetler veriyor.

Çoğunlukla bu yemekler bir grup arasında yapılıyor ve beş yıldızlı otellerde, lüks mekanlarda gerçekleşiyor.

Ve bu davetler çok ciddi masraflar ile verilip gazeteciler de dahil olmaz üzere hep aynı gruplar arasında gerçekleşiyor.

Anlayacağınız biri ötekini davet ediyor.

Öteki berikini.

Davet edilen isimlerin hiçbirinin ihtiyacı yok.

İhtiyaç sahipliği gibi durum söz konusu değil.

Tek amaç Ramazan ayında da bahsettirmek, adından ve adlarından söz ettirmek.

Önemli bir gündem yok.

Birtakım mesajlar verilmeye çalışılıyor ama o toplasanız 3-5 cümleyi geçmiyor.
Eee?

Demek ki bir aciliyeti olan buluşma da değil.

O halde…

Neden bu buluşmalar?

Tabi ki de dostlar ‘iftarda’ görsün diye.

Ama buna gerek yok.

Çünkü son yılların en büyük ekonomik sıkıntılarını yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz.

Ve ihtiyacımız olan en önemli şey bu süreçte gerçek bir dayanışma ve yardımlaşma ortamı sağlamak.

Biliyorsunuz…

Gıda fiyatları uçtu.

Et çok büyük bir lükse döndü.

Ramazan’ın en güzel yanı olan zengin sofralar kurup iftar açmak artık eskisi gibi hesaplı değil.

Hele de…

Geçmiş yıllarda bile iftarını açamayan insanların olduğu bir kenti düşündüğümüzde, en fakir Ramazan’ı geçireceğimiz bir süreçten geçiyoruz…

Çok zor zamanlar.

Çok zor dönemler.

Ve bu süreçte yemekler 5 yıldızlı ve lüks mekanlarda olmamalı.

Gıda yardımları gibi yardımlar kurum ve kuruluşlar eliyle tanıdıklar arasında pay edilmemeli.

Gerçek bir dayanışma ruhu ortaya konulup ihtiyaç sahiplerinin kapısı çalınmalı.

Yoksa…

Gerçekten iftarını açamayan insanların hikayelerini duyacağız.

Onların dramına şahitlik edeceğiz.

3-5 kişilik bir ailenin sadece aylık ekmek masrafı bile ciddi boyutlarda iken karnını doyurmak gerçek manada zor.

Haliyle.

Bu uyarıyı bir kez daha, tekrar tekrar yapmak istiyorum.

Bu Ramazan gerçek bir paylaşma, dayanışma ayı olsun.

İhtiyaç sahiplerinin kapısı çalınsın, aşı olmayan aşına kavuşsun, Ramazan gerçek bir Ramazan ayına dönsün.

Bu duygularla, tüm okuyucularımın Ramazan-ı şeriflerini tebrik ediyorum.

Allah bu mübarek ayın yüzü suyu hürmetine bu zor zamanlardan çıkmayı ve yeniden bereketle, sağlıkla buluşmayı nasip eylesin.

Amin.