ERDOĞAN BANA “PARTİYİ DÜZELT” DEMEDİ, “VAN’I KAZAN” DEDİ

ŞEHRİVAN ÖZEL: YUNUS EMRE AYKAÇ/SONER İZGİ- AK Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak 31 Mart seçimlerine giren Necdet Takva, yüzde 40,5’luk bir oy oranı ve 200 bin civarındaki oyu ile dikkat çeken bir performans sergiledi. HDP’nin bir önceki seçime oranla oy kaybı yaşamasına rağmen yeniden büyükşehiri ve önemli merkez ilçeleri kazanmasına rağmen Takva seçime damga vuran isimlerden birisi haline geldi. Gerek sürpriz bir şekilde aday gösterilmesi, gerekse de seçim sürecindeki sıra dışı çalışması ile adından sıkça söz ettiren Takva, seçim sonrası önemli değerlendirmeler yaptı. Seçime dair bir çok merak edilen soruyu cevaplayan Takva, çok yönlü değerlendirmesinde kendisine dair merak edilen tüm soruları Şehrivan için yanıtladı. Süreçte hesapta olmayan sürprizlerle karşılaştığını, bazı isimlerin şahsi beklentilerinin partili olmanın, dava adamının önüne geçtiğini gördüğünü söyleyen Takva, “Geldiğimiz sonuçta kazanabileceğimiz bir seçimi kaybetmiş durumdayız.” Dedi. Van için büyük bir ekip ile gece gündüz çalıştıklarını, çok önemli bir süreç yürütmek için hazır olduklarını söyleyen Takva, Van’ın sadece hizmet boyutuyla değil tüm yönleriyle tarihi bir fırsatı ıskaladığını belirtti.

Seçim sürecinin en çok konuşulan ismi Necdet Takva o süreci tüm yönleriyle Şehrivan’a anlattı. Adaylığı ile başlayan tartışmalı süreci, seçim boyunca karşılaştığı sıradışı durumları, kendisinin adaylığı ile ilgili partinin reaksiyonu, seçim çalışmalarında karşılaştığı sıradışı durumlar, siyasete getirdiği yeni yaklaşım ve yeni siyaset dili gibi bir çok konuyu Şehrivan’a anlattı. İşte o röportaj...

Yerel seçimler tamamlandı ama hala konuşuluyor. Siz de bu seçimin en çok konuşulan isimlerinin başına geliyordunuz. Bu anlamda bir değerlendirme yapmak gerekirse nasıl bir seçim süreci geçirdiniz neler yaşadınız, neler gördünüz?

Benim için bir kere kişisel olarak çok farklı bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. Yani şehri bütüncül olarak değerlendirip bu anlamda 650 bine yakın seçmeni ulaşılabilir hale getirmek ve bu hedef kitleye erişim sağlama konusunda bir çalışma yapılması gerekiyordu. Van hepinizin de bildiği gibi sadece Cumhuriyet Caddesi ve Maraş Caddesinden ibaret bir şehir değil. Dolayısıyla yüzölçümü olarak 21000 kilometrekare büyüklüğü ile neredeyse İstanbul'un 5 katı bir coğrafyaya tekabül ediyor. Oldukça geniş bir arazi yapısı var engebeli bir arazi yapısı var. Ben çok dağınık bir kent görünümü olduğunu bu seçim vesilesiyle de öğrenmiş olduk. Yani pratik de öğrenmiş olduk sürekli rakamlar üzerinden değerlendirmeler yapmanın ötesinde Van’ın geçmişteki performanslarını değerlendirmenin ötesinde bir pratik deneyim olduğunu söyleyebilirim.

Aynı zamanda ilk siyasi deneyiminiz oldu...

Elbette, benim için bir de olayın tabi siyasal boyutu var. Biliyorsunuz ki AK Parti burada 15 yıldır genel manada iktidar olmamış sürekli muhalefette kalmış bir parti dolayısı ile bunun nedenleri üzerinden bir yorumlama yapmak gerekiyordu bir strateji geliştirmek gerekiyordu buna çalıştık. Aslında farklı bir iş yapmalıyız düşüncesi gelişti ve bu seçim sürecini de o farklı işi yapma konusunda bir kararlılıkla pratize etmeye çalıştık. Tabi bu olurken burada nihayetinde 2002 yılından bu yana merkezi iktidar olmuş AK Parti var Ama dediğim gibi yerelde iktidar olamamış muhalefette kalmış bir Ak Parti var. Buradaki kurumsal yapının nasıl örgütlendiğini görme fırsatımız oldu buradaki aktörlerin hangi amaçlarla siyasette bulunduklarını görme fırsatımız oldu doğrusu tabii siyasetin içerisinde bir çalışma yürütürken oturup da bunları derinlemesine analiz etmedim. Yani işte kimin rolü nedir kimin siyasi parti içerisindeki beklentisi nedir ne bekliyor ne ediyor gibi bir şeye girmedim. Yani ben AK Parti’yi tamamıyla bir konsolide olmuş kendi tabanını koruyan bir yapı olarak varsaydım geçmişte orada yöneticilik yapan insanların millet vekilliği yapan bakanlıklarda görev yapanların konsolide olmuş ve kendi partilerine büyük bir bağlılıkla AK partinin söylemiyle dava adamı olma bilinci ile hareket edebilecekleri varsayımıyla çalışmalarımı yürüttüm. Bunun üzerine ne katabiliriz bütün şeyimiz buydu bütün çabamız buydu.

ÇOK BÜYÜK ŞAŞKINLIKLARIM OLDU!

Bazı varsayımlardan söz ettiniz. Öyle görünüyor ki farklı manzaralarla karşılaştınız. Süreçte beklemediğiniz sürprizlerle karşılaştığınızı söyleyebilir miyiz?

Tabi. Süreç içerisinde birçok informel bilgi geldi. Ondan sonra o aktörlerin o konsolidasyon içerisinde olması gereken aktörlerin nasıl beklentiler içerisinde olduğunu görme fırsatım ve bunları izleme fırsatım oldu. İnanılmaz derecede şaşkınlıklarım oldu. Yine de farklı bir deneyimdi. Olumsuzluklarla birlikte benim açımdan müthiş bir bilgilenme oldu. Asla maddi değerlerle ölçülemeyecek bir bilgilenme oldu. Ben ve yakın arkadaşlarım şehri çepeçevre neredeyse iki kez dolaşma fırsatımız oldu. Kentin kırsalındaki hayatı, oradaki insanların neler yaşadığını eksiklerini sorunlarını özellikle Kürt meselesine bakış açılarını, Kürt meselesi üzerinden nasıl bir siyasal sürece evrildiklerini, burada örgütün kırsal üzerinden bir siyasal değişim yaratma çabasını ve merkezle siyaset yapanların bunu nasıl konsolide etmeye çalıştığını gördük.

Bahsettiniz olumsuzluklar ve bazı aktörlerin tutumunun sebebi neydi peki? Bu anlamda size karşı bir reaksiyon oluştuğunu düşünüyor musunuz?

Şimdi ben siyaset dışı bir aktördüm ve adaylığının bir arka planı yoktu. En azından benim açımdan beklentisel bir karşılığı yoktu. Benim ne bir müracaatım ne bir çalışmam ne bir arzum burada yerel yönetimde yer alma aday olma gibi bir misyonum yoktu. Fakat yıllardır parti içinde çalışma yürüten aktörlerin beklentileri vardı. Elbette bunları hem resmi olarak başvurularından anlamak mümkündü. Hem de gayri resmi yaptıkları kulis faaliyetlerinden anlamak mümkündü. Dolayısı ile bir anda Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu onurlu görevi şahsıma uygun görmesinin bütün çevrelerde büyük bir şaşkınlık yarattığını biliyorum. Yani iş dünyasında AK Parti'nin politik zemininde yine hiç beklemediği için HDP’nin politik zemininde Büyük bir şaşkınlık yarattığını biliyorum.

ADAYLIĞIMI FARKLI ALGILADILAR...

Rakip siyasi partileri bir kenara bırakırsak bu reaksiyonun bu dışarıda kalmanın işte partiye istenen düzeyde emek ya da katma değer yaratmamanın muhtemelen benim şahsım ile de bir ilgisi olduğunu düşünüyorum. Ama ben bu mesajı vermiştim o insanlara Yani ben AK Parti'ye hiçbir zaman bir şey almaya gelmediğimi mutlaka orayı siyaseten de zenginleştirmek oraya bir şey vermek için geldiğimi söylemiştim. Bunu ilk açıklamalarımda da deklare etmiştim keza alan daraltma gibi bir çabamın olmadığını mutlaka hatta hiç siyaset içerisinde olmayan aktörlerin siyasete katılımının büyük bir memnuniyetle karşılanması gerektiğini söyledim. Ama bunu böyle algılamadıklarını bunun siyasal ahlakının ya da siyasal pratiklerinin bununla örtüşmediği de biliyordum. Bunu hissettim dolayısıyla en azından kendimle ilgili olabilecek reaksiyonel durumları bu tür açıklamalarla ortadan kaldırmaya çalıştım.

ERDOĞAN BANA “GİT PARTİYİ DÜZELT” DEMEDİ, “GİT KAZAN” DEDİ

Aday olursanız bazı Ak Partilileri bile ikna etmeniz gerekeceğini düşünmüş müydünüz?

Hayır. Yani bunu bilmiyordum dolayısıyla öyle bir görevim olduğunu da bilmiyordum. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı bana “Git parti düzelt” demedi ya da işte partisel bir görev vermedi. Bana, “Git şehrine ve halkına hizmet” et dedi. Yani mealen “Git şehrine sahip çık, hayallerinin olduğunu biliyorum, hayallerini gerçekleştir, halkına hizmet et, Van halkını bütün bu yaşadığı problemlerden kurtaracak bir performans göster, onlara hizmet et.” dedi. Söylediği şey buydu. Dolayısıyla benim bu seçim çalışmaları esnasında enerjimin bir kısmını da kalkıp partisel örgütsel yapı içerisinde durumdan vazife çıkararak bir takım mühendislikler yapmayı gerekli kılmıyordu. Ben de hiç bunu yapmadım açıkçası çok şey duydum, çok şey gördüm ama bunları hiçbir zaman isimler üzerinden bir değerlendirmeye tabi tutmadım.

Ak Parti’nin belediye başkan adayı olarak bu olumsuzluklar ve bu eksikliklerine giderilmesine dair bir çabanız olacak mı?

Tabi bunları nihayetinde bir konsolide edeceğiz rapor haline getireceğiz yazılı hale getireceğiz ve bu aktörlerle ilgili AK Parti'nin buradaki kurumsal yapısını geçmişini de ele alarak biraz güncel hale getirip bunu da birimlerine ulaştıracağız. Yani durumdan vazife çıkarmayacağım ama nihayetinde bu tespitleri burada sağlıklı bir siyasal zeminin oluşmasına hizmet edecek şekilde tanımlamaya çalışacağım. Nihayetinde parti 16 yıldır merkezi düzeyde iktidar olmuş bir parti sanıyorum ki onlar bu değerlendirmeleri yapacaklardır yani kimin nerede nasıl bir zafiyet oluşturduğunu, kimin nerede partiye zarar verdiğini, kimin nerede bu dava adamlığını içselleştirmediğini ve dava adamlığının ötesinde menfaat adamlığına dönüştüğünü elbette parti muhtemelen kendi değerlendirmelerini yapacaktır. Yani bu benim işim değil. Ben şu anda seçimin kaybı ile beraber tarafsız üçüncü şahıs durumunda olan biriyim. Dolayısı ile şahsımla ilgili bu reaksiyonun olacağını biliyordum. Herkesin zamana ihtiyacı olduğunu biliyordum, yeterince zamanları olmalarına rağmen fakat sonuç itibarı ile Demek ki bu zamanı iyi değerlendirmediklerini bundan fayda yani hem halkın hem kendilerinin işte “Büyük olsun hepimizin olsun” anlayışına dönüşmediğini ne yazık ki görmedim. Geldiğimiz noktada böyle bir sonuç var.

ADAYLIĞIMIN YARATTIĞI REAKSİYONEL BİR DURUM VARDI...

Bu süre zarfında zamana ihtiyacı olduğunuz bu kesimler aynı noktada buluşmadı mı o halde?

Yüzde 100 başarılı olduğumu söyleyemem. Yani nihayetinde geldiğimiz sonuçta kazanabileceğimiz bir seçimi kaybetmiş durumdayız ve elbette bunda benim şahsımın aday gösterilmesinin Parti tabanında Parti içerisinde ya da Parti'den beklentileri olanlar nezdinde yaratmış olduğu bir reaksiyonel durum vardı. Ben bunu çok doğal karşılamadım. Açıkçası bunun böyle olmaması gerekiyor. Nihayetinde partinin yetkili organları ya da Genel Başkan’ı bir karar vermişse muhtemelen bu karara uyumlu bir faaliyet yürütüleceği yönünde bir kanaatim vardı. Ben bunun üzerinden hiç çalışmadım yani birilerini ya da partide işte milletvekilliği yapmış birilerini arayıp da işte sürece dâhil etmek gibi bir işe girmedim. Mesela küskünlerden bahsediliyordu küskünleri barıştırma gibi bir rol üstlenmedim yani buna çok gerek duymadım.

Tüm bunlara rağmen bir önceki seçime kıyasla oy ve oranları artırdınız. AK Parti’nin kırsal oylarında ciddi bir değişim yaşandı. Kırsalda gördüklerinizi merak ediyoruz. Mesela AK Parti yıllarca kırsalda neden oy almamış, halkın bu anlamdaki algısı nelerdi?

Tabi ilginçtir siyaseti şehirle özdeşleştiren şehir merkezi ile özdeşleştiren bir akıl var burada. Yani diğer illerde nasıl olmuş bilmiyorum ama Van'da yani sadece AK Parti'de değil HDP de yapmamış yani HDP de hiçbir zaman köylere gitmemiş ki köylerin sorunlarını bilmiyorlar haberleri bile yok. Bu kenti yönettikleri zamanda bile o kırsalda yaşayan insanların sorunlarına eğilmediklerini gördüm. Birebir gittiğim yerlere sordum ya buraya hiç aday adayı geldi mi? Hatta seçilmiş belediye başkanı geldi mi? Kimse gitmemiş yani insanların şaşkınlıkları da vardı, inanılmazdı. Yani bunu sadece AK Parti değil ama burada 10 yıldır yerel yönetim yapan rakip partinin temsilcileri de gitmemiş. Adamların köylerden haberleri yok kaldı ki bu seçim sürecinde de gördünüz yani. Nereye gittiler? Bir köye giydiklerini duydunuz mu, gördünüz mü? Yok. Mahallelere gitmediler, merkezde durup işte biz ceket de bıraksak oyumuzu alırız gibi bir bakış açısı var rakip partilerde.

KIRSALDAKİ İNSANLARIN İNANILMAZ SORUNLARI VAR...

AK Parti'nin de böyle bir derdi olmamış. Yani AK Parti de biraz daha elitist bir merkezi siyaset üzerinden kendini var etmeye çalışmış. Biraz bunları yıktık yani kimse artık eskisi gibi olmayacak. Bence gelecek dönemlerde artık o vatandaşlar bunları isteyecekler kırsalda yaşayan insanların çok inanılmaz sorunları var. Bu çağda su ülkesinde içme suyuna erişiminde zorluk yaşayan insanlarımız var. Hatta erişim sağlayamayan insanlarımız var. Bu ayıptır, bu vebaldir yolu olmayan köylerimiz, mahallelerimiz var. Mahalle içerisinde ulaşım imkânı sağlayamayan evinden çıkamayan işte 6 ay belki kış koşullarında evinden çıkamayan hayvanını beslenen bir kırsaldan bahsediyoruz. Dolayısıyla ben bu anlamda bir fark yarattığını düşünüyorum. Yani iki gün Başkale'de konakladık Başkale'de 30'a yakın Köyü ziyaret ettim Erciş'te 20'ye yakın köye gittim Çatak'ta... Yani şehrin İran sınırından tutun Ağrı, Bitlis, Siirt, Şırnak ve Hakkâri sınırlarını neredeyse oraya dokunacak şekilde iki kez en az Çaldıran ilçesine gittim ona da 3 kez gittim, Özalp’a 3 kez gittim bu insanların bu kenttin yönetiminde karar alma sürecinde ki sözünü dinledim.

Gittiniz ve önemli ölçüde başarılı oldunuz. Peki bu insanları, daha önce Ak Parti’ye oy bile çıkmayan köylerdeki insanları ne söyleyerek ikna ettiniz?

Ya ben onlara hassasiyetleri eğer sırf ideolojik ve siyasal bir beklenti ise yani onurlu olmayı sadece bir partiye oy vermekle tanımlıyorlarsa bunu yapmalarını söyledim. Ama orada insanların bir hayatı var ve ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçların karşılanması konusunda bir beklentileri varsa o zaman Necdet Takva onlar için iyi bir seçenekti. Ak Parti Merkezi iktidar enerjisi gücü 2023'e kadarki imkân ve olanaklarını onların lehine dönüştürme gibi bir köprü görevi üstleneceğimi söyledim ve bunu onların diliyle söyledim. Yani artık örgütün baskıcı tutumu ile burada başta Kürt meselesi olmak üzere kentin diğer sosyal, ekonomik, sağlık, eğitim sorunlarını çözemeyeceğine dair vurgular yaptık yani klasik bir söylemin dışında farklı şeyler söyledik. Ve bu insanlara onları anlattık. Yani ben bir de onlardan biriyim her zaman dokunabilecekleri yakasına yapışabilecekleri her zaman ulaşabilecekleri bir figür bir ekip kurdum onların önüne. Yani sadece bireysel de değil bunun garantisini verdim.

HALKA ONLARIN BİLDİĞİ ŞEYLERİ ANLATTIM

Van geniş bir nüfusa sahip ve çok fazla işsizliği ve yoksulluğu olan bir kent. Bu konuda etkin çözümler üreteceğimize dair inandırıcı bir perspektif koyduk ortaya, bunun için çalıştık sabahlara kadar. Arkadaşlarımızla oturduk bu kentin temel sorunlarını nasıl Çözebileceğimize dair projeler geliştirdik. İnsanlara bunları anlattık. Ve bunların hepsi doğruydu hepsi reeldi. Bugüne kadarki siyasal alışkanlıklarının bir dini ritüel olmadığını bir mezhepsel karşılığının olmadığını, dolayısıyla cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar onlarca siyasi partinin kurulduğunu, fakat görevlerini yapmadıkları için yok olup gittiklerini bugün onları temsil etme iddiasında olan Partilerin de bir gün yok olup gideceklerini kendilerini anlattım. Reel şeyler anlattım. Yani onların bildiği şeyleri anlattım bir partiye sıkı sıkı sarılmanın bir inanç meselesi olmadığını ihtiyaçlarına çözüm üretebildiği ölçüde o siyasi partinin kıymetli olduğunu aksi takdirde bir kıymetinin olmadığını bir peçete gibi buruşturup atmaları gerektiğini anlattım. Böyle bir fark yarattık oturdum onları dinledim.

İDEOLOJİNİN BİR YARARI OLMADIĞINI ANLATTIM

Bir de onları dinledim. Yani onların acıları bizim hissettiklerimizden ve anladığımızdan çok daha derin. Adamların el konmuş yaylalarına, el konmuş hayvanlarına, el konmuş eğitim imkânları, kısıtlanmış ulaşım imkânları, kısıtlanmış iletişim imkânları, bunun üzerinden yoksulluk ve işsizlik üzerinden siyasete tevdi edilen bir idelojik bakış açısı var. Bunun Kürtlerin yararına olmadığını söyledim. Kürtlerin yararına bunun olmadığını anlattım. Ve Kürtler bunun farkındaydı yani yine orada yaşayan küresinliler bunun farkındaydı. Kürtler bunun farkındaydı o farkındalık böyle rakamsal değişime yol açtı diye düşünüyorum.

Van siyasetine yeni bir soluk getirdiniz. Sıra dışı bir dil kullandınız. Genelde Kürtçe konuştunuz. Alışılmadık bir dil ile seçmene hitap ettiniz. Bunun ne gibi bir dönüşü oldu?

Aslında farklı bir şey yapmadım. Ortak dilimizle, anadilimizle konuştum. Bunu içtenlik ve samimiyetle yaptım. Kesinlikle çok rahat ve özgür davrandım. Ve inanılmaz bir hürmetle karşılandım. Rakip partilerinin adaylarıyla hiçbir polemiğe girmeden onlara hak ettikleri ölçüde bir tanımlama yaparak farklı bir söylemle burada ben bütün seçim propagandamı Kürtçe yaptım. Kürtçe yazdığım çağrıları nihayetinde Buradaki o dili de kullanmak suretiyle insanlara ulaşmaya çalıştım. Bu bizim samimi bir ortamda, tamamıyla kentin kendi sorunlarını kendi dilinden konuştuğu bir fırsat süreciydi. Kazansak harika bir süreç Van’a bekliyor olacaktı. Bence o tarihi Fırsat bu 31 Mart seçimlerinde Van halkı tarafından ıskalanmıştır. Ama Van için ve bizler için hiç bir şey bitmiş değil. Bir seçim kaybettik ama biz Van’da yaşamaya ve Van için çalışmaya devam ediyoruz. Çünkü biz bu şehrin sahibiyiz. Yani ben bu şehre dışarıdan gelmiş birisi değilim. Dolayısıyla bu şehirde yaşıyorsam hangi siyasi parti olursa olsun ayrıştırmadan onların enerjisini bu kente aktarmak için çalışacağım.

KİMSE GENÇLERE BİR GÜN ETTİKLERİ İLE BARIŞMALARI GEREKTİĞİNİ SÖYLEMEMİŞ

Netice olarak, ben Van halkına 7'den 70'e herkese minnettarım. Herkese saygılarımı sunuyorum. Herkesin ellerinden öpüyorum bizi evlerine misafir ettiler, katlandılar soğukta beklediler, dinleme zahmetinde bulundular. Anlattılar çok keyifliydi. Yani gençlerin zaman zaman katı tutumu ile karşılaştım ama onlara da dokunulduğunuz zaman konuşulduğu zaman farklı bir sinerji elde ediyorsunuz. Yazık ama yani gençlerimiz ne yazık ki o katı ideolojik siyaset altında kendilerini ifade edemez durumdaydılar. Yani bir gün mutlaka kavga etkileriyle barışmaları gerektiğini kimse onlara söylememişti. Ben bunu onlara söyledim ondan sonra bana ellerini uzattılar ihtiyacımız olan şey buydu.

(Devam edecek.)

BİR SONRAKİ RÖPORTAJDA CEVAP BULACAK SORULAR:

-Takva bundan sonra ne yapacak?

-AK Parti ile yola devam edecek mi?

-Yerel yönetimlerle nasıl bir ilişki yürütecek?

-Yeni süreçte Van’ın ve bölgenin rolü nasıl olmalı?

-Takva, siyaset arenasında devam edecek mi?

Editör: TE Bilisim