Gazetemiz yazarlarından sevgili Emre Karaduman’ın geçtiğimiz haftalarda turizme dair yaptığı önemli bir paylaşımı vardı.

Turizmci olduğu için bu tür konulara daha yakından bakabilen ve kentin turizmde bir model oluşturması için aktif çalışmalar da veren Karaduman, belki de bir çok kişinin çok da üstelemediği, üzerine düşünmediği bir konuya vurgu yapmıştı.

Aradan birkaç hafta geçti.

Bekledim. Dile getiren, “Gelin konuşalım” diyen kimseler olmadı.

Peki neydi o paylaşım.

“Türkiye Rusya’daki en önemli destinasyon merkezi oldu”

Haberin detayında ise 2020 yılında rekor kıran ziyaretlerin 2021 yılında da aralıksız süreceği ile ilgiliydi.

Emre de o açıklamayı “Bu haberi, ‘Rusya, Van'a Turist Getirmek İstiyor’ diye okumamızın hiçbir sakıncası yok. Fam trip veya basın gezisinin bu işi çözme olasılığı yüksektir. Hem de pandemide bile.”

O haberden “Rusya Van’a Turist getirmek istiyor” ibaresi çıkarmak öyle boş bir şey değildi heralde.

TÜRSAB, Türkiye’nin yarattığı önemli pazarların sektör temsilcileri ile bir araya gelirken bu kez de Rusya yetkilileri ile online bir toplantıya katılmıştı. TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya Rusya Tur Operatörleri Birliği (ATOR) Başkanı Maya Lomidze’ye 2020 yılının Rusya’da turizmciler için nasıl geçtiğini sormuştu. Toplantıda Türkiye’nin Rusya’nın seçtiği destinasyonlar arasında ilk sırada yer aldığı bunun 2021’de de böyle olacağı belirtilmişti.

Devamında ise daha önemli bir detay vardı.

TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya meslektaşına Rusya'da Türkiye'ye olan ilgiyi artırmak için önerileriniz nelerdir sorusuna Lomidze, “Pandemi ülkenizdeki Rus turizminin şeklini çeşitlendirmeye başlangıç yapmak için bir fırsat verdi.” Diyor ve ekliyor:

“Şehir turlarında İstanbul, tarih ve gastronomi turlarında Mezopotamya bölgesi, Orta Anadolu’da Hattuşa, Karadeniz ve Van’a turist akışı artırmak için fırsatınız var. Tur operatörlerimiz, sonbaharda Türkiye-Mezopotamya'ya tur satmaya başladı.”

Burası önemli.

Bir önemli husus daha var devamında:

“Ancak Türkiye'nin bu ‘yeni’ bölgelerinin Rusya pazarında kesinlikle hiçbir tanıtım ve pazarlama çalışması bulunmamakta. Türkiye'ye bu durumda tanıtım temelinde yardımcı olabiliriz. Türkiye'ye fam trip veya basın turu düzenleyebiliriz. Bu anlamda TÜRSAB ile iş birliğine hazırız.”

Benim anladığım şu:

Rusya Türkiye’deki destinasyon sahasını genişletmek istiyor. Doğu ve Güneydoğu bölgeleri ve Van bu saha içerisinde fakat ne Van’ın ne Türkiye’nin henüz böyle bir çalışması yok.

Yanlış yorumluyorsam sevgili Emre beni düzeltsin.

Dediğim gibi o açıklamadan bu yana hiçbir turizmcinin çıkıp konuyla ilgili bir konuşması, değerlendirmesi olmadı.

Her seferinde “Van’ın başka pazarlara da ihtiyacı var” deyip İran politikasını yanlış bulan ‘çok konuşanlar’ da konuya dair yorum yapmadı.

Ki İran pazarı için bile doğru düzgün bir araya gelip konuşamıyorken Rus turistler için bir yol haritası çizebilir miyiz bilmiyorum ama ben yine umudu yüksek tutmak istiyorum.

Ama bu iş umudu yüksek tutmakla olmuyor tabi.

Şimdi ortada bir tanıtım ve pazarlama yokken buna talip olmak gerekiyor.

Biz oturup birilerinin bir pazarlama yapmasını beklesen eminim Güneydoğu illeri, ya da Kars gibi şehirler bunu bizden daha iyi yapacak eminim.

Bir yandan da bu işi birkaç kişinin üzerine yıkmak da iş değil.

Mesela Van’ın ve bölge illerinin Van Gölü Havzası Turları adıyla öne çıkmasını Van Gölü Havzası Turizm Derneği adı altında birleşen turizmcilerimiz yapmıştı.

Kendi çabalarıyla birkaç yıl içinde bu isimle turizm programlarına Van’a dahil edip Van’da kalma süresini uzattılar.

Ama onun dışında Kültür Turizm Müdürlüğü ya da diğer ilgili kurum/kuruluşların çok da bir aksiyon içinde yer aldığını görmedik.

Olması gereken bir masada buluşup bir turizm master planı çerçevesinde konuşmak iken bu işi sadece bir gruba bırakmak bir Pazar oluşturmaz.

Yukarıda söz edilen Pazar işi, tanıtım işi profesyonel bir iş.

Bir araya gelip gerekirse bunun için bir ‘masa’ kurulmalı ve TÜRSAB üzerinden Rusya’nın bu ilgisini yeni bir destinasyona ve neticede kazanca dönüştürmeliyiz.

Ama bakıyorum Kapıköy’ün açılması üzerinde bile kent olarak uzlaşamıyor, farklı gruplara bölünüp birbirimizi ağır ithamlar ile suçluyoruz.

Bir daha söylüyorum: Böyle olmaz.

Olması gereken “Yeni pazarlara ihtiyacımız var” dediğimiz şu süreçte bu pazardan pay kapabilmek.

Sevgili Emre iyi niyetini koruyup dün bir paylaşım daha yapmış.

Demiş ki:

“Her şeye rağmen Ruslar (Ocak- Şubat’a ait) yurt dışı seyahatte %36 ile ilk sırada ülkemizi ziyaret ediyor. Geçen ay acenteler birliği başkanları “Doğu’ya da gitmek istiyoruz” demişti. Tünelin ucu karanlık değil, benden söylemesi.”

Tamam tünelin ucu karanlık değil de.

Bizim buralarda hiç aksiyon yok.

Olması lazım.

Ama nasıl bir aksiyon?

Ona da Emre Karaduman cevap versin bence.