Van kentinin yaşadığı ve uzun yıllardır dillere pelesenk olmuş sahipsizlik meselesini hepiniz yakından biliyorsunuz.

Ne zaman Van’ın yaşadığı dezavantajlı durum konuşulsa ve tartışılsa temel sebep olarak Van’ın sahipsizliğinden dem vuruyoruz.

Van’ın Çevre Yolu yok, çünkü Van’ın sahibi yok.

Van’ın trafik sorunu çözülmüyor çünkü Van’ın sahibi yok.

Van’ın otogarı, stadyumu, sahil yolu yok.

Çünkü Van’ın sahibi yok.

Gibi gibi…

Bu söylemlerde haksız mıyız?

Değiliz elbette.

Haksız olsak Van’ın da şu an bilmem kaçıncı çevre yolu, kaçıncı OSB’si, tramvayı, metrosu falan filan olacaktı.

Var mı?

Yok.

Neden?

Çünkü bürokrasinin gırtlağa kadar hâkim olduğu, dönemsel işlediği ve uzun soluklu hiçbir çalışma, proje ve uygulamanın yapılmadığı bir kentiz biz.

Siyasilerimizi soracak olursanız.

İş çok büyük.

Bir konuşup bin ah işittiririz.

O meseleye hiç girmeyelim bile.

Gelelim sahipsizliğimize.

Bu sahipsizlik bize çok şey kaybettiriyor.

Kaybettiğimiz en büyük alanlardan birisi de kentimizin en büyük markası:

Vanspor.

Malumunuz Vanspor geçtiğimiz yıl çok sıkıntılı bir süreç geçirdi.

Sahip çıkanı olmadı.

Kongreler ardı ardına pas geçildi.

Bir türlü aranan başkan ve yönetim bulunamadı.

İş tıkandı.

Tam takım fesholma noktasında iken bir grup iş adamı takımı sahiplendi.

Bir yıllık süreçte takım düşmemek için çıktığı ligde 1’inci ligin kapısından döndü.

Ardından başkan ve asbaşkan ayrıldı.

Kriz yeniden start aldı.

Haftalardır Van halkı ve Vanspor halkı geçtiğimiz yıl yaşanan belirsizliği, sahipsizliği konuşuyor.

Takımın yönetimi yok.

Geçici olarak idareyi devralan başkan Yavuz Kuşan ve Yunus Emre Aykaç dışında takımı, takımın geleceğini dert eden yok.

Yönetim oluşturulmaya çalışılıyor.

Olmuyor.

Destek alamıyorlar.

Çağrılar sesiz kalıyor…

Öyle ki; 20 Temmuz’daki ilk olağan kongre çoğunluk sağlanamadığı için pas geçildi.

1 Ağustos’a ertelendi.

Aradaki 10 günlük süre içerisinde farklı bir durum olur mu?

Hiç sanmıyorum.

Haftalardır yapılan hiçbir çağrıya kulak vermeyenler bu saatten sonra bir hışımla süreci girer mi?

Tartışılır.

Tartışılması gereken başka konular da var.

Bu konuları tartışmaya Başkan Yavuz Kuşan açtı zaten.

Kongre ertelendi ama bomba gibi sözler söyledi.

Bu kentteki sahipsizliği, ilgisizliği, alakasızlığı konuştu.

Diğer kentlerin takımlarından, yöneticilerinden, siyasetçilerinden örnekler verdi.

Onların iş insanlarının ve STK’larının sahiplenmesinden söz etti.

Sonra da şunu dedi:

“Haftalardır aradığımız insanlar telefonlarımıza bile çıkmıyor”

Düşünebiliyor musunuz, bu insanlar takıma destek çıkılması çağrısında bulunduğu ya da bu amaçla aradığı için telefonlara çıkmıyor.

Ama her şey iyi olunca, ligde bir şeyler iyi gidince, taraftar sahayı doldurunca tavır bu değildi.

Ne oldu şimdi?

Birçok maçı takip ediyoruz gazeteciler olarak, bazı maçlarda bu sezon gazeteciler olarak neredeyse sahaya giremeyecektik.

Sebebi ise aşırı yoğun protokol tribünün hali…

Herkes gelip orada boy gösterme yarışı veriyordu.

Birileri görsün diye olmayacak insanlar gelip maç izlemek için protokolde boy gösteriyordu.

Mülki amirler, belediye başkanları, kurum amirleri, STK’lar kaçırmıyordu maçları.

Aynı isimler kongreye gelmediler bile.

Yavuz Kuşan buna da sitem etti:

“Bakın burada tek bir isim bile yok” diye ön sıraları gösterdi.

Gerçekten de kimse yoktu.

Haliyle o gün dillendirdiği “Mesele Vanspor olunca herkes kör, sağır, dilsiz” sitemi yerden göğe kadar haklıydı.

Nedendir bu sessizlik?

Nedendir bu suskunluk?

Nedendir bu körlük?

Bakın aynı kongrede yönetim kurulu üyesi ve eski as başkan Akın Dinçer de çok güzel bir vurgu yaptı.

“Vanspor bu kentin en büyük markasıdır” dedi.

Evet haklı.

Vanspor bir marka.

Onlarca yıllık, yarım aşırı aşkın bir ömrü olan ve çok büyük emeklerle büyütülmüş bir marka…

Ve haklılık payı var ki koca Van tarihinde Vanspor kadar bilinen ve tanınan bir değeri yok bu kentin.

Peki bu marka bu halde olmayı hakediyor um?

Güzel zamanlarda lay lay lom şarkılar söyleyenler kötü zamanlarda neden ortada yoklar?

Koca takımı ve bu kentin gönlüğünü verdiği takımın sorumluluğunu sadece birkaç insanın alması ne kadar doğru?

Kentte paralar farklı alanlarda su gibi akarken, cacık gibi prorgam ve tekinliklere müthiş paralar harcanırken, hiç karşılığı olmayan destekler sunulurken bu takımı 1’inci lige kadar götürecek kalıcı destekleri sunmak bu kadar mı zor?

Değil aslında.

Başa dönüyoruz.

Bu kentin sahibinin olmaması meselesi…

İşte burada da karşımıza çıkıyor.

Her fırsatta yüzümüze yüzümüze çarpıyor.

Geçtiğimiz günde çarptı.

Sadece bir kısım üyenin ve taraftar gruplarının katıldığı ve ertelenen kongrede bir grup taraftar şu sloganlarla salonu terketti:

“Sahipsiz memleket, sahipsiz Vanspor!”

Bu sözün üstüne başka söz söylemeye gerek yok.

Doğrudur.

Sonuna kadar!