AK Parti’de Osman Nuri Gülaçar adaylığı açıklandıktan sonra gazetemizi de ziyaret etmiş ve kendisi ile adaylığı ve yol haritası üzerine kısa çaplı da olsa birkaç kelam etmiştik. Kendi değimiyle o zamanlar daha siyasete yeni yeni ısınan Gülaçar, yeni olmasına rağmen ziyaretlerden çok olumlu tepkiler aldığını dile getirmişti.

Siyasette yeni bir isim olan Gülaçar’ın il teşkilatının belki de sokağa çıkmayı ve vatandaşlar ile yakın ilişkiler kurmayı biraz da ihmal etmesinden olsa gerek olumlu tepkiler alması gayet tabii bir durumdu. Zira Ak Parti 2009’daki belediye seçimlerinden sonra seçmenini ciddi anlamda ihmal etti.

İşte tam bunun üzerine konuşurken Gülaçar da ziyaretler üzerine konuşurken konuyu açıklanacak projeleri getirmişti. O tam da bunu anlatırken kendisine projelerden ziyade “Halk sizden ne istiyor halk?” diye bir soru yöneltivermiştim. Zira biz buna ihmal edilmiş mi, geri kalmışlık mı, yoksa makûs talih mi diyelim bilemedim ama gerekli hizmetleri alma konusunda batıyı 50 yıl geride takip eden Türkiye’nin batı illerini en az 20 yıl geriden takip ediyoruz.

Haftasonu bilindiği üzere Osman Nuri Gülaçar da temelinde ‘hizmet’ yatan yerel seçimler için hazırladığı sürpriz projeleri açıkladı. İktidar partisinin adayı olduğu her haliyle hissedilen Osman Nuri Gülaçar’a AK Parti’nin ve Başbakan’ın her türlü imkânı sunduğu gün gibi ortada. Zira Gülaçar geçmiş teşkilatların, milletvekillerinin aksine tüm teknolojik imkânlar ve etki bırakabilecek zaruri etkileşim araçları noktasında tam anlamıyla destekleniyor.

Her fırsatta Van’ı çok önemsediğini söyleyen Erdoğan’ın Van’ın alınması halinde hizmette olması gerektiğinden daha fazlasını yapacağını, ödenek konusunda sınır tanımayacağını belirttiğini biliyoruz. Erdoğan bunu da göstermek için Gülaçar’ın şimdiye kadar yürüttüğü kampanyalarda ‘yaptıklarım yapacaklarımızın teminatıdır’ şeklinde bir havada estirmeye çalışıyor.

Öyle görünüyor ki AK Parti 2004-2009 yılları arasında Van’a idame edilen bir ‘yerel yönetim’ olayını hafızalarından ve tarihinden silmiş gibi. Birilerinin yanlış aday birilerinin yanlış seçim stratejisi birilerinin de kötü çevre diye bugün bile andığı AK Partili Burhan Yenigün dönemini BDP halen bile muhalefetine konu ederken, AK Parti tüm bu olumsuzlukları kabullenmişçesine anmak bile istemiyor.

Önceki gün Osman Nuri Gülaçar’ın proje tanıtımında da bunu bariz bir şekilde görmek mümkündü.

Ak Parti Büyükşehir Adayı Gülaçar, kitlesel bir şekilde örgütlenen ve ‘yerel’i ‘genel’i farketmez tüm seçimlere aynı heyecan ve düşünce yapısı ile hazırlanan BDP’ye karşı sosyal medyayı ve teknolojiyi kullanarak halka takdim edilmeye çalışılıyor.

Baktığınızda, aday gösterildikten sonra ‘İmam belediye başkanlığından ne anlar?’, ‘Van’ı bir imam mı yönetecek?’ denilen Gülaçar; sosyal medyada tam anlamıyla pazarlanmaya çalışılıyor, insanların elinden düşürmediği telefonlarından ve bilgisayarlarından sürekli olarak gözlerinin önüne geleceği şekilde uygulamalar ve etkinliklerle gündemde tutulmaya çalışılıyor. Bunlara ek olarak hologram teknoloji ile Başbakan’ın Van ile buluşturulduğu teknolojik gelişmeler başta olmak üzere yapılacaklar konusunda da tüm imkânların kullanılacağı havası veriliyor.

Osman Nuri Gülaçar’ın sunumuyla halka tanıtılan projeler de yine tüm teknolojik gereklilikler kullanılarak, 3 boyutlu bir şekilde hazırlanmış ve görsel çeşitlilik anlamında doyurucu bir hazırlık yapılmıştı.

Projelerde ne vardı konusuna gelince, hep derim ‘beklentisi düşük’ bir milletiz. Evimizin önüne 3-5 metrekare asfalt döken bizim ‘paşa’mızdır. 20 kişilik minibüslerde 30-40 kişi arasında ezilmiyor, otobüslerde bir koltuk da bulup oturduysak ulaşımda sıkıntımız falan yoktur, değmeyin keyfimize!

O yüzden Osman Gülaçar’ın sunduğu muzzam ‘Sahil Yolu Projesi’ de Edremit-Van-Üniversite arasında kurulması planlanan ‘metro’ bir ihtimal hafif raylı sistem de, Fidanlık dediğimiz alan üzerinde kurulacak sosyal yaşam alanları da Van halkı için ‘nur alem nur’dur!

Kimse bu projeleri elinin tersiyle itip ‘istemem’ demez. Ki bu projeler normal şartlarda Van’ın almış olması gerekip de almadığı hizmetler. Benim için ön plana çıkan birkaç proje bunlardan ibaretti. Öyle zannediyorum ki tanıtım programına katılanları da aynı şekilde bu projeler heyecanlandırdı. Çünkü bu üç büyük proje görselinde bile Van’ın birebir haritası üzerinde çalışılmış ve gerçeğe uyarlanmış çalışmalardı. Geri kalanları ise kentin belli başlı yerlerinde kurulacak olan yapılar ve o günün şartlarında uygulanacak projeler.

Aslında bu seçim yarışında ‘mesele’ bunlardan hiç birisi değil. Eğer biz hizmet yarışının sahne alacağı bir yerel seçim yaşayacaksak bizim önceliğimiz bize en iyisini yapabilecek isme yetkiyi vermek. Haliyle hazırlanan projelere baktığınızda bu haliyle bile Gülaçar’ın projeleri Van şartlarında uygulanması ve olması gereken en yerinde projeler. Yani proje merkezli düşündüğünüzde ve bu projelerinin finanse edilebilirlik ve uygulanabilirlik katsayılarını işin içine koyduğunuzda bu iş AK Parti iktidarı tarafından desteklenen Gülaçar tarafından yapılabilir.

Ama şu var ki günümüz değil, Van şartlarında her şey projeden ibaret değil artık. Tamam değil de, Peki diğer tarafta ne var?

“Bizim uçuk projelerimiz yok.” Hatta bizim “Projemiz yok” diyen bir Belediye Başkanı ve başkan adayları var. Evet, gerçekten de durum böyle. Bekir Kaya diyor ki; “Bizim yapamayacağımız projelerimiz yok. Biz halk ne istiyorsa belediye olarak onu yapacağız. O günün şartlarında ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız.” Hakkını yemeyelim Kaya’nın da çalışmalarına başlanıldığını söylediği ve gelecek dönemde yapılacağını söylediği Fidanlık Projesi de bir o kadar etkileyici ve Van’a yakışır bir çalışma.

Bunun dışında hatırı sayılır bir şey yok. Fakat anketler, tahminler ve birçok çalışma hala ibreyi BDP’den yana gösteriyor. Yani Van’da belediyecilik hizmetlerinden önce ‘Kürt Sorunu’ konuşuluyor ve hala insanların yerel yönetimlerden önce önemsediği daha farklı şeyler var. Hal böyle iken bir tarafta ‘hizmet’ bekleyenler bir tarafta ‘özerk yönetim’ bekleyenler var.

O halde buyrun tartışalım: Hizmete mi oy vereceğiz yoksa hangi parti olduğu farketmez bizi daha iyi temsil ettiğine inandığımız partiye mi?