AK Parti’de Türkiye genelinde tezahür eden ilçe belediye başkan adaylarının açıklanması sonrası ortaya çıkan istifalardan öyle görünüyor ki Van’da nasibini alacak. Günümüz siyasetinde bu özellikle de yerel seçimlerde kaçınılmaz bir durum.

Neden derseniz?

Çünkü partilerde ister istemez yerel seçim öncesi hep iki merkez kuvvet olur. Birisi milletvekillerinden ve içinde bulunmasa da ‘AK Partili’ olduğunu düşündüğümüz bir kesim, diğeri de parti teşkilat kanadıdır. Yani partilerin adayları, milletvekillerinin adayları ve halkın istediği adaylar arasında ciddi farklılıklar oluşabiliyor. Biz bunu ilçe adaylarını açıklar açıklamaz BDP kanadında da gördük. BDP ilk kez bu seçimlerde ilçe adaylarını belirlerken alışılmışın dışına çıkıp ‘sıradışı’ adaylar belirledi. Adaylar açıklanır açıklanmaz da:

-Bedel ödemiş aday adaylarına adaylık verilmedi.
-Bu partide emeği bulunan isimler tercih edilmedi.
-Halk istemediği insanlar seçildi.
-Kadın kotası ‘bu’ ilçeye uygulanmamalıydı.

Şeklinde bir çok spekülasyon çıktı. Hatta ve hatta aynı gün Çaldıran’da bir ayaklanma başladı. 10’un üzerinde BDP aday adayı bir araya gelerek, “İstemezük” dedi. “Gerekirse aramızda bağımsız aday çıkarırız” denildi. Bu dalga Çatak, Saray ve bir çok ilçeye de yansıdı. Lakin ilk değişiklik Çaldıran’da yapıldı. BDP belki de bu anlamda ilk kez halkın iradesine uyarak duyurduğu bir adayı geri çekti. Normal şartlarda adaylık konusunda pek de seçici olmayan BDP seçmenleri de ilk defa tepkilerini bu denli sert bir şekilde ortaya koydu. Üstelik bu homurtular hala bazı ilçelerde yaşanıyor değil. Çatak hala karışık, Saray aday adayları hala huzursuz ve bir değişiklik olabileceği umuduyla bekliyor. Velhasıl, bir zamanlar Ak Parti’nin başına iş açan, ‘Aday bolluğu varsa sıkıntı var’ olayı şimdi de BDP için bir tehlike olarak duruyor. Bu en güçlü zamanlarını yaşayan tüm partilerin içinden geçtiği bir süreçtir.

Gelelim AK Parti cephesine.

AK Parti’de durum biraz daha farklı. Aday adaylarının sayısı ilk kez BDP’nin altında kaldı. Yani en son milletvekilliği başvurusunda bile sayısı yüzleri aşan aday adaylık sayısı 13 ilçede 100’ü geçmedi. Ama buna rağmen AK Parti’de yine de küsmeye hazır kıta bekleyen iyi bir aday adayı kitlesi var. Yani her iktidarda olduğu gibi AK Parti’de halk, parti bir yana sadece ve sadece kendisi için aday olanlar var, partiden çok aşiretçilik oynayanlar var, bir kaşık suda partisini boğmaya tenezzül edecekler var. Var yani, birbirimizi kandırmayalım. Örneğin bundan yaklaşık bir ay önce Tuşba ilçesi için ne zamanki mevcut adayların dışında bir isim konuşulmaya başlandı, baktım ki homurtular yükseliyor. İlk etapta pek önemsenmedi ama Servet Yenitürk ismi artık Ankara kulislerinde de yankı bulunca baktım ki Tuşba’nın mevcut 14 adayı da tepki vermeye hazırdı. Hatta bir kaçı ile görüştüm daha ilk dedikodular çıktığında bir toplantı hazırlığı içerisindeydiler. “Biz dışarıdan aday istemiyoruz, olursa 14 aday bir araya gelip tepkimizi koyarız, hem de hiç firesiz” şeklinde rahat ifadeler kullanıyorlardı.

Sonraki süreçte Tuşba’nın en ağır ve avantajlı ismi olan Fevzi Özgökçe ismi yeniden ağır bastı, haliyle bu homurtular da duruldu. Fakat ne olduysa önceki gün Başbakan’ın komisyonda Van’ı okuyacağı gün Tuşba’da yeni bir hareketlilik başladı. Başbakan’ın Van adayları üzerinde çalıştığı sıralarda mevcut 14 adaydan bir kaçı arayıp, “Haberiniz olsun bu liste açıklandığında 14 aday dışında bir isim çıkarsa biz yokuz, istifa ediyoruz.” Dediler.

Yani Tuşba’da bir kriz yaşanacak. Ha keza aynı durum Özalp’te de var. Ak Parti’nin Özalp’te ‘zor’ bulduğu ilçe başkanı uzun zamandır mevcut adaylardan birisinin tercih edilmesinden yana. Yani Özalp teşkilatı ‘kendi adayımızı isteriz’ diyor. Ama diğer yandan BDP’nin kadın kotası uyguladığı Özalp’te BDP’ye de ciddi bir tepki var. Dolayısıyla AK Parti bu durumu çok farklı bir şekilde lehine çevirmek için çabalıyor. Bu yüzden Hüsamettin Ağar ismi ile bir hayli anılmaya başlandı Özalp ilçesi. Önceki gün telefonum çaldı, Özalp’ten arayan bir vatandaş, “Abi Özalp teşkilatının kapıları 3 gündür kapalı. Bunlar Ağar’ın aday olmasını istemiyorlar. Kendi adayları seçilmezse istifa edecekler. Şimdiden bunun hazırlığındalar.” dedi. Hatta inanmam için bir de partinin kapısı kilitli fotoğraflarını attı. Sonra memlekim de olması hasebiyle birkaç kişiyle de danışınca olayı iyice teyit ettim. Lakin burada önemli bir husus var. Her teşkilat tepkisini de ‘Doğrudur’ diye kayıtlara da geçmemek gerekiyor.

Örneğin Özalp’ten bir dostumu dinliyorum. Diyor ki; “Özalp teşkilatının küçük hesapları var. Onlar mevcut iki isimden birisinin yani kendi adaylarından birisinin olmasını istiyorlar. Yani bir nevi söz sahibi de olmak istiyorlar. O olmazsa partiyi sahiplenmeyiz havasındalar. Hüsamettin Ağar isminin de kendilerine pek de beklediği ilgiyi göstermemesi onları korkutuyor. Zaten diken üstünde duran bir yönetim.”

Bunu ayrı ayrı taraflardan duymak mümkün. Hal böyle olunca, “Şu an AK Parti’nin Özalp’te kapılarının kapalı olması aksine müsibet değil hayırlı bir durum.” diye düşünmeden edemiyor insan.

***

AK PARTİ’NİN YALANLAMALARI NEREYE KADAR?

Şimdi dönüp dünkü açıklamaya bakalım. Abdullah Aras ile Naif Şabu dünkü açıklamalarında ikisini de Şehrivan’ın yaptığı ilçe adayları konuşuyor: “Yok böyle bir şey” deyip haberleri yalanlıyor. Allah aşkına, bizi yalanlayacağınıza tutup bu sorunlara çözüm önerisi üretsenize?

-Tuşba’nın 14 adayı önceki gün akşam saatlerinde il başkanı Naif Şabu’nun başkanlığında toplanmadı mı?
-Dün yapılan toplantı öncesinde aday adayları yine sabah görüşmesinde bir araya gelip ortak destek mevzusunu dillendirmedi mi?

Eee? Bunları bir kez daha yalanlamaya ne gerek var şimdi? Onu da bırakın diyelim ki Tuşba ve Özalp’te tepki olmayacak. Çatak’ta ciddi bir kavganın olduğunu bilmiyor muyuz? Bir diğer ilçe olan Gevaş’ta huzursuzluklar yaşandığını bilmiyor muyuz? Mevcut Başkan Nazmi Sezer’in adaylar ile ilgili yazıp çizdiklerini, konuştuklarını hadi duymadınız, facebook sayfalarında da okumuyor musunuz? Anlayacağınız Sayın Aras ve diğer parti yöneticileri, çatlak sadece bir ilçede değil, tamamında büyüyor. Varsın siz bizi yalanlamaya devam edin…

***

AK PARTİ’NİN AĞABEYİ KİM OLACAK?

Tüm bu olayları bir kenara bırakıp olayın siyasi boyutunu düşünmek gerekirse, uzun süredir bir ‘ağabeyi’ eksik olan AK Parti’nin Van’da ciddi anlamda bütünleştirici rol üstlenebilecek bir isme ihtiyacı var. İstifalar, aday adaylarının tepkileri olacaktır muhakkak. Ama birilerinin parti içerisinde yaşanacak bu çatlağı kapatma konusunda hemen ağabey rolünü üstlenmelidir. Bakıldığında bunun için de belki de en uygun isim AK Parti Milletvekili Mustafa Bilici.

Mustafa Bilici, AK Parti’de başkanlık yaptığı 2007’nin öncesi ve sonrasında bu partide iyi bir hakimiyeti olan bir isim. Partiyi şimdiki başkan Abdullah Aras’tan da, mevcut vekiller Burhan Kayatürk, Gülşen Orhan ve Fatih Çiftçi’den de iyi bilen bir isim. Üstelik bu konuda faydalanabileceği ve ona da yakın olan bir isim de var: AK Parti’nin kara kutusu Hekim Karabıyık. Karabıyık Bilici’den sonra ardında kalan iyi bir teşkilatçı ve herşeyi bilen adam! Parti’deki 12 yıllık tüm serüvenleri bilen, halen de partide görev alan Karabıyık ile ciddi bir çalışma yürütürse Bilici, hem yerel seçim öncesi kırgınlıklar, küskünlükler meselesinde iyi işler çıkarabilir. Hem de adaylıklar açıklandıktan sonra ister istemez darılacak olan ve ‘Ulan gidip BDP’ye çalışacağım’ şeklendi düşünceleri olan isimlerin kısa sürede gönlünü alabilir.

Milletvekili olarak Ankara’da da iyi bir iletişim çevresi olan Bilci aynı zamanda iyi bir teşkilatçı. Bence eğer Van’daki yerel seçimlerde SKM başkanlığı Burhan Kayatürk tarafından yürütülecekse, partideki bu birleştirici olma ağabey olma rolü de Mustafa Bilci tarafından üstlenmelidir. Yani Bilci hem kriz yönetimini hem de bütünleştirci rolü iyi yapabilir. Hatta şimdiden çatırtıların başladığı teşkilatta buna başlayabilir.

Bir tavsiye…