Yeni parti kurma hazırlığı içinde olduğu bilinen Ali Babacan, kurucusu olduğu AK Parti'den istifa etmesinin ardından ilk kez canlı yayına katıldı. Ali Babacan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün parti çalışmalarına dışarıdan destek vereceğini belirterek, "Biz de bundan memnunuz. Ancak nihai kararları biz veriyoruz." dedi. Babacan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti için birleşme teklifinde bulunduğunu ancak kendilerinin olumlu bakmadıklarını söyledi.

FETÖ sorusu terletti
 

Programda çok sayıda önemli konu konuşulurken, Ali Babacan özellikle Altaylı'nın, Sadullah Ergin'le ilgili, "Adalet Bakanlığı döneminde FETÖ'cü yapılaşmanın etkin olması bakımından bu işin sorumlusu Sadullah Bey'in bagajını taşımak ağır gelmeyecek mi?" sorusunda zor anlar yaşadı.

'Teke Tek' programında konuşan Babacan'ın açıklamalarından öne çıkan detaylar şu şekildeydi:

Aslında AK Parti'den ayrılmam bir süreç. Bir gecede verilmiş karar değil. Biz partinin kurucularından birisiyiz, biliyorsunuz. İş hayatındayken, o günün 28 Şubat iklimi yeni siyasi hareketin gerektiğine karar vermiştik ve arkadaşlarımızla beraber AK Parti'yi kurduk, kuruluşta önemli prensip ve değerler vardı. Önce insan, insan haklarına, özgürlüklere önem veriyorduk."

"Baktık olmuyor ayrışmalar yaşadık"

Türkiye'de demokrasinin iyi işlemediğinden şikayet ediyorduk. Hukukun üstünlüğü ilkesinin örselendiğinden bahsediyorduk. Zaman içerisinde uygulamalarla, çıkış değerleri arasında ciddi farklar oluşmaya başladı. Zaman içinde yavaş yavaş. 2011-2012'de başlayan ve 2013'de hızlanan. Uzun süre bunları düzeltmek için çaba harcadık. Bunlar evrensel ilkeler. Bunların zaman içerisinde örselenmesi hepimizi rahatsız etti düzeltmek için de çok çaba gösterdik. Baktık düzelme olmuyor ve ciddi bir ayrışma yaşadık.

"Türkiye'de sorunlar büyüdü"


2012'den sonra ciddi bir mücadele dönemi oldu, içeriden ciddi bir mücadele verdik. Pek çok arkadaşımız. Sadece değerler değil ilkeler de önemli. Yola çıkış ilkeleri şeffaflık, hesap verilebilirlik, kararların istişare ile alınması, yerinden yönetim ilkesi, kurumların güçlü ve itibarlı olması, alınan kararın kurallara dayanması, keyfilik olmaması lazım. İlkelerde de önemli bir sapma meydana geldi. Bu sadece parti değil Türkiye meselesi haline geldi. Türkiye'de sorunlar büyüdü, ülkenin karanlık bir tünele girdiğini hissettik ve ülkemizde ciddi bir sorumluluk hissettik.

"Anayasa değişikliği parti içinde tartışılmadı"


İstişare çok önemli. Kararlar olgunlaştırılmadan alınırsa parti ve ülke için sonuçları iyi olmuyor. Anayasa değişikliği Türkiye'de parti içinde rahat bir şekilde tartışılamadı. Bu anayasa değişikliğini savunamam dedim ve o kampanyaya katılmadım. O günlerde ben AK Parti milletvekiliydim.

Başkanlık sistemi ile beraber ilk seçimlere gidildi. Daha sonra 31 Mart'ta yerel seçimler gelecekti. Bu sistem gerçekten Türkiye'yi yönetecek bir sistem mi diye bakmak istedik. Başkanlık sistemi baktık ki iki ay sonra Türkiye'nin en büyük ekonomik krizi ile anılmaya başlandı. Başkanlık sistemi ile ilgili söylenen pek çok argüman karşılıksız kaldı.

''Abdullah Bey garanticidir derler''


Abdullah Gül Türkiye'de 2002 yılında Başbakanlık koltuğuna oturdu. Sonra Tayyip Bey, yeniden seçilme hakkını elde edince ayrıldı. Uzun süre Dışişleri Bakanı yaptı. Ardından Tayyip Bey'in 'kardeşim Abdullah Gül' demesiyle Cumhurbaşkanı adayı oldu. 367 meselesine takıldı. Ardından 'Ben yine adayım' dedi Cumhurbaşkanı oldu. AK Parti'nin bütün kararlarını onaylayan kişiydi. Hem eleştiri hem destek aldı. Daha sonra da muhalif noktada görülmeye başladı. Gül'ün bu parti içinde sizin yanınızdaki yeri nedir? Abdullah Bey garanticidir derler. Ben buna pek katılmam. Saadet Partisi'nde Erbakan'a karşıydı. Bu kez Abdullah Bey hep ikircikli tavır içerisinde. Herkes diyor ki, Ali Babacan'ın arkasında Abdullah Gül var. Kendisi çıkamadığı için Ali Babacan'ı çıkardı. Abdullah Gül bu partinin neresinde?

"Abdullah bey bize destek veriyor"


 

Abdullah Bey'le bizim kaygılarımız aynı. Ancak Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra 'Ben artık aktif siyasette yokum' dedi. 'Bundan sonra yeniden bir partide olmam' dedi.Herkes mutabık olsaydı 'böyle bir talep var, kaçamam' diye ifade etmişti. Kendisi bizim çalışmalarımıza destek veriyor. Ayda bir iki defa oturuyoruz. Kendisi bize destek veriyor. Bize dışarıdan bilgi ve tecrübesiyle destek veriyor. Biz de bundan memnunuz. Ancak nihai kararları biz veriyoruz.

Fatih Altaylı: "Abdullah Gül'ün parti içinde görev alma, Cumhurbaşkanı olmak gibi bir durumu yok mu?" 

Ali Babacan: Hayır, hayır. Ben kendisine söyledim. 'Bu işte olacaksınız başımızda siz olacaksınız'dedim. 'Hayır' dedi 'bu iş isiz yapacaksınız' dedi. Bizi partimiz farklı kesimlerin üzerinde ittifak kurulacağı bir çizgiyi oluşturmak amacında. Farklı siyasi görüşlerden gelen insanların uygulanabilecek ve gerçekçi olan yeni bir Türkiye tasarımı. Bu ana akım siyasi bir çalışma olacak.

"Sadullah Ergin'i ve Beşir Atalay'ı taşımak zor gelmeyecek mi?"

Fatih Altaylı: "Sizin bu hareketi başlatırken sanki yol arkadaşınız gibi görünen eski AK Partili dar bir grup var. Beşir Atalay, Sadullah Ergin var. Sadullah Bey en tartışmak istediğim birisi. Kendisi Adalet Bakanlığı döneminde FETÖ'cü yapılaşmanın etkin olması bakımından bu işin sorumlusu Sadullah Beymiş görünüyor. Gerçi o gün FETÖ'cü olmak çok normal bir işti. Size kimse bir şey diyemiyor. 'Ali Bey'in hırsızlığı, üç kağıtçılığı, ahlaksızlığı yok' diyor. Sadullah Bey'in bagajını taşımak, sayın Beşir Atalay'ın açılım sürecinin bagajını taşımak biraz ağır gelmeyecek mi?" 

ALİ BABACAN: "Bizim şu anda siyasi parti kadrosuyla ilgili bir kararımız yok. Biz şu anda sadece Türkiye'nin geleceği için iyi bir hazırlık yapmaya çalışıyoruz. Bilgisi ve tecrübesi olan arkadaşlarımız çok önemli ama bir o kadar da gençlerimizin, kadınlarımızın söz sahibi olacağı kadroyu hedeflememiz gerekiyor. Türkiye'de 82 milyonluk nüfusun siyasi eğilimleri neyse bunun özeti bir kadro oluşturmaya çalışıyoruz."

"Algılar olabilir ama gerçekler ayrıdır"
 

İki isimle ilgili algılar olduğunu kabul edilen Babacan, "AK Parti'de iyi işler yapmış, daha önce AK Parti'nin mutfağında olan başarılı arkadaşlarımız var tabii ki. Beşir Bey, Nihat Bey ve Sadullah Bey'le yakınen çalışıyoruz. Hangi konuda nasıldavrandıklarını, neye göre karar verdiklerini, olayların iç yüzünü biliyoruz. Algılar olabilir ama gerçekler ayrıdır. Dolayısıyla emin olduğumuz, güvendiğimiz arkadaşlarla beraber yol yürürüz. Bizim çekinecek, korkacak bir şeyimiz yok. Emin isek korkmayız, çekinmeyiz. Kadronun tümü ortaya çıkınca görülecek. Bizim gönlümüzden geçen tarih 2019 sonuydu. Merkezindeki tüzel kişiliği kurulacak bir de bunun teşkilatlanma aşaması var. İnsanların ne siyasal görüşlerine, ne etnik ne de dini inançlarını sorguluyoruz. Bire bir 700 kişiyle görüştüm. Ayrıca Ankara'daki ofisimiz çok daha yüksek rakamlarla görüştü. Referansla gelenler var." şeklinde konuştu.

Fatih Altaylı: Davutoğlu'nun birleşme teklifi oldu mu?

Ali Babacan: "Ahmet Davutoğlu, birlikte yürüme teklifinde bulundu. O daha önce kendisi partileşme sürecini başlatmıştı. Biz daha sonra başlattık. Bu durumda kadrolaşma süreci yürüyemeyeceği için olumlu bakmadık. O onun ekibi bu bunun ekibi olmasını istemedik. Tamam kadro olmak gerektiğini inanıyorduk. Sıfırdan bir hareket olsun istiyoruz. Ben birleşmeyi zor görüyorum. Gerçekçi görmüyorum" 

Ak Parti' lilerin ağırlıkta olduğu kadro mu olacak?
 

Bizim oluşturacağımız kadro ile nihai bir karar henüz yok. Biz şu anda Türkiye'nin geleceği için iyi bir hazırlık yapmak istiyoruz. Genç farklı bir nesil, kadınların söz sahibi olacağı bir kadroyu hedeflememiz gerekiyor. Kadroda, AK Parti görüşlerinin dışında çok daha fazla sayıda insan olması lazım. AK Parti'lilerin ağırlıkta olduğu bir kadro olmayacak. AK Parti'nin başarılı dönemlerinin arkasında olanlarla tabii ki beraber çalışacağız.

Editör: TE Bilisim