ŞEHRİVAN HABER - Geçtiğimiz günlerde DEVA Partisi Van İl Başkanı Semra Odabaş'ın "Kürt sorunu yoktur" sözleri ile başlayan ve bir dizi açıklamaların eklendiği sosyal medya mesajlarından sonra başlayan tartışmalar sürerken DEVA Partisi Van İl Başkanlığı, teşkilat başkanı Fuat Yaşar Atan'dan konuyla ilgili açıklama geldi. Van'ın tanınan ve geçmişi siyasi tecrübelerle dolu siyasetçisi Fuat Yaşar Atan, konuyla ilgili detaylı bir açıklama yaparken, konuyu enine boyuna değerlendirdiği bir değerlendirmeyi paylaştı.

Yaptığı açıklamayla "Kürt sorunu var mıdır?" tartışmalarına değinen Atan, soruya cevap olarak, şu ifadeleri kullandı: "Bu soruya karşı iki cevap verilebilir: "var" veya "yok". Birçoğumuz üçüncü bir cevabın var olmadığını düşünmekte ve ifade etmektedir. Kuşkusuz bu hususta her birey kişisel görüşlerini açıklama hakkına sahiptir. Tutarlılık herkesin aynı fikre sahip olmasını gerektirmez. Farklı fikirler tartışılarak toplumsal fayda yaratan tezlere varılır. Ancak bazı olgular çoktan var veya yok gibi çoktan seçmeli sorularla açıklanamaz. Nitekim soruları sorma şekillerimiz ve cevaplarımız bazen yok veya var sayılan ama gerçekte daha karmaşık olan bir olguyu daha iyi algılamamızı engeller. Dahası bu çoktan seçmeli sorular ve onlara verilen cevaplar sosyal medyada tartışma üretmeye hazır birçok kişi için hazır gerilimlere vesile olur. Yani herhangi bir olguya "var" da, "yok" da dendiği takdirde şiddetle karşı çıkanlar olacaktır. Oysa sadece bu soruya verilen cevapların yıldan yıla, iktidardan iktidara, konjonktürden konjonktüre değiştiğini, hatta bu soruya ilden ile ilçeden ilçeye farklı cevaplar verildiğini görmemiz gerekir. Maalesef, geçmişte bu konudaki net kutupları görebilen zihniyetlerin günübirlik endişeler veya politik ajandalarla bir gün "var" dediği, ertesi gün "yok" diyebildiği bir siyasi tarihle karşı karşıyayız. Bu sorulara verilen cevaplar ise ezber olarak tutulamayacak kadar kritiktir."

ÖNCE ŞUNU SORALIM: KÜRT NEDİR? 
"Oysa doğru soru, var mıdır yok mudur sorusundan önce şu sorudur: "Kürt nedir?". Henüz bu sorunun cevabı üzerinde bile politik konsensüs maalesef ülkemizin siyasi tarihi boyunca var olmamıştır. Farklı bir dili ve kültürü olup bu ülkenin ana unsuru olan Kürtler kimi zaman yok sayılmış kimi zaman "Dağ Türkü" olarak zorlama tanımlara mevzu bahis olmuş, kimi zaman "Kürt Kardeşim" olarak bir abinin yanında tanımlanmıştır. Sonra bu tartışmalar hep "et ve tırnak" gibi tutmasa da ısrarla kullanılan deyimlerle geçiştirilmiştir. Oysa farklılık bir tehdit değil bir zenginliktir. Bu coğrafyanın kadim ve köklü geçmişi olan Kürtler ve Türklerin binyılları aşan bir ortak tarihi söz konusudur. Aslında adına "Kürt sorunu", "Kürtlerin sorunu", "olmayan sorun", "sorun yok" ya da ne dersek diyelim bugün tartıştığımız konuları var eden tek problem, sorunları çözmek yerine onları istismar ederek politik zemin olan ve amaca giden her yol mubahtır diyen sığ politikalardır."

DEVA'NIN KÜRT SORUNU YAKLAŞIMINI ÖRNEK VERDİ
"Kürt sorunu çözülmeden güzel ülkemizin diğer sorunlarının çözülebilmesi olanaklı gözükmemektedir. Diğer sorunların çözülmesi ile Kürt sorunu arasında bir nedensellik bağı yoktur. Sadece diğer köklü sorunların çözülmesini engelleyen kök-neden ile Kürt sorununun çözülmesini engelleyen kök neden aynıdır: Paradigma. İflas etmiş paradigmalar değişmediği müddetçe de sonuçlar da değişmeyecektir. Bu paradigma ne zaman Kürtler, Aleviler, gayrı-Müslimler veya başka kimliklerden söz açılsa hepsini "ulusal güvenlik" problemine indirgeyerek "teferruat" addeden ve bu kalıpları ezberlere dönüştüren ve böyle yaparak aslında bu ülkede yaşayan kimseye de fayda vermeyen tutarsız sloganlar külliyatından başka bir şey değildir. Bu paradigma yerine DEVA partimizin programı sorunu "Kürt sorunu" olarak tanımlayarak şöyle ifade etmektedir. “Türkiye’nin insan haklarına dayalı demokratik bir hukuk devleti olma konusundaki eksiklikleri, Kürt sorununun da kaynağında yatan temel faktördür. Uzun bir tarihi arka plana sahip olan bu sorun, iktisadi, siyasi ve insani açılardan pek çok olumsuz sonuç doğurmaktadır. Hayati önemi haiz bu konunun birçok boyutu bulunmakla beraber esasında bu sorun, Kürt vatandaşlarımızın demokratik hak, özgürlük ve eşit vatandaşlık taleplerinin karşılanmasıyla ilgilidir."

ATAN: BU SORUNU ÇÖZECEĞİZ

Atan, konuyla ilgili olarak "Bu bağlamda öne çıkan en önemli konu, anadilin korunması, kullanılması ve geliştirilmesidir. Vatandaşlarına resmi dili öğretmek ve kullanmalarını sağlamak, her devletin hem hakkı hem de görevidir. Bununla birlikte, demokratik devletler, vatandaşlarının anadillerine yönelik taleplerine cevap üretmekle de yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesinin hem toplumsal çoğulculuğun muhafazasını sağlayacağına hem de vatandaşların ülkelerine olan aidiyet duygularını pekiştireceğine inanıyoruz. Parti programımız aslında bir sebep değil sonuç olan birçok sorunla birlikte en çok da Kürt sorunu üreten kök nedenlere odaklanmaktadır. Parti programımızda bu odaklanma sadece bir tespitle sınırlı kalmamış ve devamında tasarlanan vizyon da şöyle ifade edilmiştir. “Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Kürt sorununu, vatandaşlarımıza güven temelinde siyasi kanalları açık tutarak, taleplerin rahatlıkla tartışılacağı demokratik zemini inşa ederek, özgürlük alanlarını genişleterek ve hukuku tahkim ederek çözeceğiz. Kürt sorunu ile ilgili bu zeminin inşa edilmesi halinde oluşacak özgürlükçü ve demokratik zeminde çözülemeyecek hiç bir sorun yoktur. Kürt sorununu çözüme kavuşturmuş bir Türkiye’nin demokraside ilerleyeceğine, kaynaklarını ihtiyaç duyduğu alanlarda kullanarak ekonomisini güçlendireceğine, hukuki standartlarını yükselteceğine, dış politikada hareket alanını genişleteceğine ve sosyal dokusunu kuvvetlendireceğine olan inancımız tamdır” Ortak bir yaşam kültürü ile, etnisite üstü ama hiç birini vitrine ya da rafa kaldırmayan politikalarla ve ön yargısız samimi çabalarla bu problemin de kök problemi olan antidemokrasi ve tek sesliliğe karşı da DEVA hazırdır."

Editör: TE Bilisim