Yaşadığımız şehrin hayatımızı kolaylaştırmadığını ve bize belli bir yaşam standardı sunmadığını düşünüyorsak ki genelde böyle düşünürüz, işe önce kendimizden başlayalım. Yaşam şeklimizi, tercihlerimizi, duyarlılığımızı, tepkilerimizi, konuşmalarımızı, aklımıza ne geliyorsa hepsini sorgulayalım. Eminim hepimiz kendimizde çok fazla suç bulacağız.

Mesela;

Kentimiz yeniden yapılanırken hiç çevreye verilen zararı görüp tepki verdik mi? Hayır.

Su sorunu yaşarken tepki verdik mi? Hayır.

 Yeşil alan istedik mi bu güne kadar? Hayır.

Seçimlerde duygularımızı bir kenara bırakıp bu kentin yaşam standardını yükseltecek tercihlerde bulunduk mu? Hayır.
Depremde yaşadığımız sorunlara karşı bir reaksiyonumuz oldu mu? Hayır.

Yapılan afet konutlarının, bölgenin koşullarına uygunluğunu, altyapı sorunlarını sorguladık mı? Hayır.

İki yılı aşkın bir süredir çıkmayan imar planına bir tepki verdik mi? Hayır.

Rant sağlayıcılara karşı her hangi bir girişimimiz oldu mu? Hayır.

İdarecilerimizi ve siyasilerimizi yaptıkları hizmetlere karşılık yâda, söz verip yapamadıklarını değerlendirdik mi? Hayır.

Kurumlarımızı neden çalışmadıkları konusunda uyardık mı? Hayır.

Kurum amirlerimizi konu Van olunca hiçbir arada gördük mü? Hayır.

Seçim zamanı gelince nitelikli veya niteliksiz adayların durumunu sorguladık mı? Hayır.

Bu ilin tek profesyonel takımı olan B. Van Spor yıllardır eriyor ve bir türlü eritiliyor. Hiç hesap sorduk mu? Hayır.

Bu kadar çamuru, tozu, toprağı, dumanı, kirli havası olan bir ilin yaşayanları  olarak hiç tepki gösterdik mi? Hayır.

Bu ilde gencecik çocuklar uyuşturucu illetinin içine saptanmış, sebepleri sorgulandı mı? Hayır.

Hırsızlık kapkaç ahlaksızlık olaylarına her gün bir yenisi ekleniyor ve tanıklık ediyoruz, karşı koyduk mu? Hayır.

Bütün bu sorunları çözmesi gereken ve etkin olması gereken idareci, yönetici ve siyasetçilerin atanması ve seçilmesi konusunda müdahil oluyor muyuz? Hayır.

Daha sıralanacak çok şey var. Bizi direk yâda endirekt etkileyen ve müdahil olmamız gereken çok ama çok sorun var.

Bu kentin bütün yaşayanlarından inananı inanmayanı az Müslüman’ı çok Müslüman’ı herkesin seyirci kaldığı bir yaşam bütün zorlukları ile devam ediyor.

Bu sorunlar karşısında harbiden biz neden bu kadar tepkisizleştik.
 
Peki, bunu sorguladık mı? Hayır.

Bunlar geçmişte yapmadıklarımız, şimdi geleceğimize bakalım.

Önümüzde yerel seçimler var;

Seçeceğimiz Belediye Başkanı için bir kriterimiz var mı?

İlin altyapı ve üst yapı sorunlarının çözümü konusunda projeler isteyecek miyiz?

Oy vereceğimiz siyasi parti hangisi olursa olsun partilerimize, kentin sorunlarını çözecek başkan adaylarını tercih etmeleri konusunda bir baskımız olacak mı?

Büyükşehir statüsüne geçen ilimizi gerçek anlamda büyükşehir yapılması konusunda birilerine baskı yapacak mıyız?

Yani büyükşehir olan ilimizi küçük beyinler yönetmesin yoksa adı büyükşehir, kendisi yine küçük şehir olur ha diyecek miyiz?

Deprem sonrasında oluşan Vergi ve SSK borçlarımızın terkin edilmesi için bir çabamız olacak mı?

İlimize yeni yatırımların getirilmesi konusunda kurumlarımızın ve siyasilerimizin ortak çabası olacak mı?

Kentin bir sorun olduğunda işbirliğinden kaçınan kurum amirlerimizden ve siyasilerimizden bunun hesabını soracak mıyız?

Valimizi, Belediye Başkanımızı STK başkanlarımızı bir arada görme arzumuzu artık sesli olarak dile getirme cesaretini gösterecek miyiz?

Birilerine yaranma uğruna kentin dağ gibi biriken sorunlarına neden olduğumuzu fark edip, bu huyumuzdan vazgeçecek miyiz?
 
Bence hepimiz kendimizi sorgulamalıyız, bugüne değin yaptığımız her şeyi sorgulamalıyız. Şimdi bunun tam zamanı inanın. Yarın çok geç olabilir. Kim bilir belki de suçlu çok uzağımız da değil?

Bu kent can çekişiyor, bu kent kan ağlıyor, bu kent ağlıyor beyler. Uyanın ve ağlayan çocuğa, bir anne hangi şefkatle sahip çıkıyorsa, sizde öyle karşılıksız, yani anne sevgisi gibi çıkarsız, hesapsız, beklentisiz, sahip çıkın. Erdemli insanlar öz eleştiri yaparak kendisini düzelten insanlardır.


Editör: TE Bilisim