Açıklamalarda bulunan Abdulahat Arvas, Ermenilerin yoğunlukta yaşadığı Doğu Anadolu Bölgesi ve özellikle Van çevresinin Birinci Dünya Savaşı yıllarında en hareketli ve karmaşık yıllarını yaşadığını belirtti. Arvas, “Rusya başta olmak üzere Avrupalı devletlerin kendi menfaatleri doğrultusunda kışkırttıkları Ermeni komitecilerin başlattığı isyan sonucunda yaşanan trajedi tek taraflı değildir. Bunu sadece Türklere yüklemek tarihi bir yanılgının ötesinde insani ve bilimsel dürüstlükten de uzaktır. Zaten Amerikan emperyalizminden insani ve ahlaki değerler bakımından bir şeyler beklemekte beyhudedir. Çünkü ABD kendinden başka diğer ülkelere karşı uyguladığı askeri, ekonomik, kültürel ve gayri ahlaki saldırılarla eli kanlı bir ülkedir” dedi.


Van vilayetinin 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında Ermenilerin Anadolu’daki faaliyetlerinin en açık görüldüğü yer olduğunu dile getiren Arvas, “Bu bölgedeki komitelerin çalışmaları ve Ermeni faaliyetleri bütün çıplaklığıyla ortadadır. Toplu mezarlar bunun ispatı ve şahididir. İşgal döneminde Van şehri, tarihi, coğrafi ve demografik yapısı nedeniyle Ermeniler tarafından bir karargâh gibi kullanılmıştır. Bu nedenle şehri işgal eden Ermeni isyancılar Van’da katliama girişerek on binlerce Müslüman’ı katletmiştir. Van şehri yakılıp yıkılmıştır. Eski Van şehri, kendisine yapılmış katliamının ibret levhası halinde günümüze harap bir vaziyette ulaşmıştır” ifadelerini kullandı.


“Savaş döneminde yaşanan olaylarda kuşkusuz bütün kesimler etkilenmiştir” diyen Arvas, şöyle devam etti:
“İnsanlar canıyla, malıyla bedel ödemiştir. Ama en çok Türküyle, Kürdiyle on binlerce Vanlı Müslüman Ermenilerden zulüm görmüştür. Sağ kalanlarda yerinden yurdundan edilmiştir. Bütün bunlara rağmen Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan hadiseler, hepimizin ortak acısıdır. Bu acılı tarihten dersler çıkarmak insani ve ilmi bir sorumluluktur. Bugünün dünyasında tarihten husumet çıkarmak ve yeni kavgalar üretmek doğru değildir. Dünyada kamuoyu oluşturma gayretinde olan Ermenilerin iddialarına karşın Cumhurbaşkanımız her fırsatta sözde Ermeni soykırımı yalanına ve iftiraya karşı hakikatleri haykırarak ‘Türkiye olarak arşivlerimizi açmayı, belgelerimizi paylaşmayı taahhüt ediyoruz. Ortak bir komisyon kurulsun bu konuyu tarihçiler, siyaset bilimcileri, arkeologlar ve hukukçular değerlendirsin’ demiştir. Çeşitli ülkelerdeki lobi faaliyetleri ve gayri ahlaki yollarla Türkiye’yi karalama gayreti, Ermenistan’a bir şey kazandırmayacağı gibi Türkiye’ye de bir şey kaybettirmez.

''Türkiye açısından kabul edilemez''

Tarihçilerin yapması gereken tartışmaların üçüncü taraflarca siyasallaştırılarak, ülkemiz aleyhine kullanılma gayreti boş bir çabadır. ABD ve çeşitli ülkelerde 1915 olaylarının Türkiye karşıtlığı için bir bahane olarak kullanılması ve siyasi çatışma konusu haline getirilmesi Türkiye açısından kabul edilemez. Dün sözde soykırım iddiasına yalancı şahitlik yapan ABD ve HDP yönetimi, milletin arasına nifak sokmak, toplumu huzursuz etmek ve insanları birbirine düşürmek amacı gütmüştür. 24 Nisan’ı sözde Ermeni soykırımı günü diye tanımlamak tarihi çarpıtmaktır, tümüyle mesnetsiz ve asılsızdır.”

Editör: TE Bilisim