Sonra bir şey oluyor

Abone Ol

Adını koyamadığın, tarif edemediğin birşey. Ne tam bir kırılma nede bir başlangıç. Ama bir uyanıyorsun ve fark ediyorsun; kelimeleri artık daha kısa kuruyorsun, insanlara eski kadar uzun cümleler anlatmıyorsun kendini. Birini anlamaya çalışmak, bir eşyayı süslemek yada bir kalabalığın içinde görünür olmak artık ağır geliyor.

Bir şey oluyor ve artık süslenmiş hayatlara inancın kalmıyor. Eşyaları sadeleştiriyorsun, odanı boşaltıyorsun, dolabından taşanları değil, içinde taşanı düzenliyorsun. Kalabalıkta değil, sessizlikten beslenmeye başlıyorsun. İnsanlara inanmayı değil, kendinde kalabilmeyi öğreniyorsun.

Artık gözün gösterişte değil, gerçeklikte. Bir sözün ardındaki çirkinliği sezdiğin için, güzelliği sessizliğin içinde arıyorsun. Sade olanı gösterişsiz olanı, abartısız olan seni daha çok büyülüyor. Çünkü fark ediyorsun, hayatın ağırlığını değil, özünü taşımak istiyorsun.

Bazen düşünürüz ne zaman değiştim diye. Bir gün, bir olay, bir cümle… hangisiydi bizi başka biri yapan? Belkide hiçbirinin tek başına gücü yoktu. Hepsi birikti, içimizde yankılandı, sonra bir sessizlikte birleşti. O sessizlik, içimizdeki en yüksek sesti. Eskiden anlamaya çalışırdık herkesi, kırılmasınlar diye sustuğumuz zamanları hatırlarsın. Bir şeylerin uğruna kendi iç sesine boğulduğun günleri. Şimdi fark ediyorsun, o sessizlikler seni büyüttü, ama bir yanımızda yordu. Artık bazı şeyleri açıklama ihtiyacı duymuyorsun. Kimseye “ neden” demiyorsun.

Renkler aynı, sesler aynı, insanlar aynı ama sen artık başka yerden görüyorsun herşeyi. Sanki hayat, senden sessizce senden bir parça almış ve yerine başka bir farkındalık koymuş gibi.

Belkide değişmek, kaybetmek değil. Belkide bu, Olmak’ın en çıplak hali. çünkü artık o eski sen değilsin ve iyi ki değilsin.

Çünkü insan, bazen kendine dönüşebilmek için dünyadan uzaklaşmak zorunda kalıyor.

Olgunlaşmanın, belkide hayal kırıklığının ve en çokta sadeleşmenin iç içe geçtiği dönüşüm yollarından birini yaşıyoruz.