Söz yaşarsa diriltir!

"Ezberlediğimiz her ayet, yüreğimizde bir iz bıraksaydı, dünya nasıl olurdu?"

Abone Ol

Bazı metinler sadece okunmaz, yaşanır. Mehmet Akif Ersoy’un mısralarındaki iç ses, hepimize bir çağrıdır. Akif, "Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur’an'ın" diyerek başlar, ardından sorar: "Okuduğunuz her satır, içinizde kaç kez yankılandı?"

Bu sorular, kutsal metinlerle ilişkimizi yüzeysel değil, derinlemesine sorgulamamıza davet eder.

Ezber mi, İdrak mi?

Bir ayetin sadece tekrarı, ruhuna ulaşmak için yeterli midir? Her gün okuduğumuz sureler, içimizde "anlam tohumu" bırakıyor mu? Dijital çağda her şeye erişimimiz var ama ruhuna erişebiliyor muyuz? Akif'in uyarısı hala geçerlidir: “Mana kaydında değil hiçbirimiz.” Kutsal metinleri hızla tüketiyor muyuz, tıpkı sosyal medyadaki bilgiler gibi?

Ölüler İçin mi, Diriler İçin mi?

Akif'in bir başka dizesi bizi daha derin bir sorgulamaya davet eder: “Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına…” Kutsal sözler, yaşamımıza ne zaman yön verir? Sayısız meal uygulaması var ama kaçımız durup, “Bu ayet bana ne söylüyor?” diyoruz? Cenazelerde okunan dualar ne kadar hayatımıza dokunuyor?

Kişisel Bir Dönüm Noktası

Yıllar önce bir cenazede, imamın sesinden Âl-i İmrân Sûresi’nin 190–194. ayetleri beni derinden sarstı. O an, sanki ilk kez duyuyormuşum gibi etkilendim. O günden sonra, her sabah bu ayetleri yalnızca dilimle değil, kalbimle de tekrar etmeye başladım. Bir kelime bile bazen iç dünyamızda büyük değişimlere yol açabiliyor.

Görünmez Köprü

Akif’in "İnmemiştir hele Kur’an, şunu hakkıyla bilin" dizesi, bir farkındalık çağrısıdır: Mezarlıkta okunan ayetleri, yaşarken kalbimizle dinleseydik bize ne söylerdi?
Mehmet Akif’in dizeleri ve o cenaze günü yaşadığım iç dönüşüm, bana şunu fısıldadı: "Kutsal metinler ya bir mezarda toprağa karışır, ya da bir kalpte filizlenir."

Şimdi size soruyorum:

Hangi okumalarınız sadece dudaklarınızda kaldı?
Hangi ayetler ayağa kalktı ve sizi değiştirdi?