“Kan (Cinayet-kötülük) kaybolmaz.” Arapça atasözü.

Arapça, atasözlerinden dolayı çok zengin bir lisan. Yukarıda verdiğimiz Arapça atasözü hiçbir cinayetin gizli kalmayacağını ifade eder. Bu sözün Türkçe benzeri var. “Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Bu konu ile ilgili Arapça bir hikaye anlatılır.

zamanların birinde iki arkadaş beraber yolculuk yapıyordu. Yolda giderken yağmur çiselemeye başladı. Yağmurun şiddetleneceğini tahmin ederek yakında bulunan bir mağaraya sığındılar. Hakikaten de yağmur şiddetlendi ve mağaranın önünde su birikintisi oluştu. Sohbet tartışmaya, tartışma da bir arkadaşın diğerini öldürmesi ile yani cinayet ile sonuçlandı. Cinayete kurban giden kişi son nefesini vermeden önce arkadaşına mağaranın kapısındaki su birikintisine, mağaranın kapısından düşen su damlacıklarının oluşturduğu kabarcıkları işaret ederek: “İşlediğin cinayetin gizli kalacağını zannediyorsan yanılıyorsun. Bu su kabarcığına kalsa dahi bu cinayet ortaya çıkacak.” diyerek son nefesini verdi.

Aradan uzun yıllar geçti. Cinayeti işleyen şahıs evde eşi ile çay içerken pencereden dışarıyı seyrediyordu. Hava o günkü gibi yağmurluydu. Evin önündeki su birikintisine düşen su damlalarının oluşturduğu su kabarcığını görünce arkadaşının sözünü hatırlayıp su kabarcığının nasıl şahitlik yapacağını düşünüp gülümsedi. Eşi gülümsediğini görünce merak edip neden gülümsediğini sordu. “Hiç, öylesine gülümsedim.” dedi. Kadın öylesine gülünmez mutlaka bir sebebi olmalı deyip ısrar edince adam “Bu benim sırrım.” dedi. Kadın:" Bizim aramızda sır olur mu? Yoksa bana güvenmiyor musun?" diye diye adama olayı anlattırdı. Adam hikayeyi anlattıktan sonra “Sakın ağzından kaçırmayasın.” diye tembih ettiğinde kadın: “Sana yemin verdim, nasıl kaçırırım,” diye güvence verdi.

Gel zaman git zaman karı koca arasında çıkan bir tartışma sonucu koca, karısını dövdü. Kadın o hiddetle içinden “Ben sana bunun hesabını sorarım” diye geçirdi. Bir iki gün sonra ilgili mercilere gidip kocasının cinayet hikayesini anlattı. Cinayet işlendiği ispatlanınca adam idam cezasına çarptırıldı. Cellat ilmeği boynuna geçirince arkadaşının sözü aklına geldi: Bu su kabarcığına kalsa dahi katil olduğun ortaya çıkacak…

İnsanoğlu yaptığının yanına kar kalacağını zannediyor. Yaptığı kötülükleri, zulümleri vs hatırlamayabilir. Ancak unutmayan bir yüce yaratıcı var. Yine Arapça bir atasözünde şöyle denir: Zulmet ve yat; ancak yatmayan bir Allah var. Bunun için ileride yaptığımız zulümleri, haksızlıkları unutmamak için her gece günün muhasebesini yapmak lazım. Muhasebeyi Allah’ın huzurunda hesap verir gibi yapalım. Şunu unutmayalım kendi kendimizi kandırabiliriz ancak yüce Allah’ı kandıramayacağımızı hatırlayalım. Bize zulüm veya haksızlık olmayan hareketleri bir başkasının evladımıza yaptığını düşünelim; onaylayabilek miyiz?

***

Allah’tan gafil olan bir adamın hikayesi ile devam ediyoruz. Zamanın birinde ameline o kadar çok güveniyordu ki dualarında “Ya rabbi bana amelimle muamele et!” diyordu. Halbuki bir mümine yakışan “Ya Rabbi, bana rahmetinle muamele et demesi gerekiyor. Gel zaman git zaman adamın adı bir suça karışmış. Yargılanınca kazığa oturtma cezası verilmiş. Şaşkınlıkla içinden şöyle geçirmiş: Ya Rab, benim amelimin karşılığı bu mu? İçine bir ses doğmuş: Hatırlıyor musun dükkanında otururken sinekleri toplu iğne batırarak öldürüyordun. Bu ceza o durumun cezası, dahası gelecek…

Ya Rab; bizi işlediğimiz günahlardan gafil kılma. Senki kendine karşı işlenen suçları bağışlarsın ancak bağışlamayacağın zalim olma sıfatından beri olmamımıza yardım et.