Van kenti kadim bir kent.

Geçmişi binlerce yıla dayanan ve yaşamın binlerce yıl önce başladığı bir kent.

Bu süreçte onlarca medeniyetin ‘sahibi’ olmak için büyük mücadeleler verip büyük savaşlara girdiği nadide bir kent.

Böyle bir kentin geçmişinin uzunluğu büyük de bir tarihi zenginliği barındırmasının sebebi.

Haliyle Van bu anlamda büyük bir tarihe sahip.

Tarihinde önemli medeniyetlerin izi var.

Bunlardan birisi hiç şüphesiz, tartışmasız Urartu.

Kentte genel anlamda iz bırakma noktasında kendilerinden sonra gelen medeniyetlerden bile çok eser bıraktılar.

Halen bile Van deyince Urartular hatırlanıyor.

Ve bu hatırlanma olayı son yıllarda iyice arttı.

Onlarca yıldır yapılan arkeolojik çalışmalar şimdi artık daha çok katkı sunuyor.

Urartu Medeniyeti sadece Van değil dünyada merak edilen bir medeniyet olarak ilgi çekiyor.

Haliyle bu bizler için de bir sorumluluk oluşturuyor.

Urartu’yu daha çok çalışmalı, eserlerini daha çok ön plana çıkarmalı, turizmde daha çok kullanmalıyız.

Bu anlamda kentteki en önemli adımlardan birisi daha doğrusu en radikal adım Van’ın önceki dönem Valilerinden Münir Karaloğlu döneminde atıldı.

Kentin bugünkü turizm hareketliliğinin mimarı olmasını sağlayacak radikal adımları atan Karaloğlu, Van Kalesi’nin restorasyonu, diğer Urartu eserleriyle ilgili kazı çalışmaları başta olmak üzere Ermeniler’e ait Akdamar Kilisesi’nin restorasyonu gibi önemli işlerin başlamasını sağladı.

Bu da kentin yeni şeylerle tanıtım yarışına dahil olmasını sağladı.

Son yıllarda kentteki ziyaretler ve ilgi alanlarına bakıldığında bu adımların ne kadar doğru olduğu kanıtlanmış oldu.

O dönemden sonra süreç kesilmeden, yavaş da olsa işledi.

Ve şimdi Van ikinci kez tarihi ve kültürel eserleri noktasında önemli bir süreç yaşıyor.
Yine Karaloğlu döneminde startı verilen Urartu Müzesi’nin geçtiğimiz yıldan beri ziyaretçi kabul ediyor ve pandemiye rağmen artık bilinen bir yer.

Son dönemlerce Cumhurbaşkanlığı eliyle hiç el değmemiş alanlar koruma bölgesi ilan edilmeye başlandı ki bu çok kıymetli bir şey.

Çünkü tahribatın önüne geçildi, yakın zamanda kazandırılması yakındır.

Fakat bunun için bireysel çaba önemli.

Uğraşmak ve mücadele etmek lazım.

Bu anlamda bir uğraş olduğu doğrudur.

Mesela Edremit Belediyesi ve Gürpınar Belediyesi eliyle çok önemli bir adım atıldı geçtiğimiz günlerde.

Urartular’dan kalma Tarihi Şamran Kanalını korumak için kollar sıvandı.

O günden bugüne yaşayan mühendislik harikası kanalı iki belediye tüm kenti dahil ettiği bir çalıştay ile masaya yatırdı.

“Bu kanal kurtulmalı” dediler ve tüm ilgililere konunun önemini anlatıp sürece dahil olmaları gerektiğini söylediler.

İyi de oldu.

Çünkü bu toplantıdan sonra bu artık Van’ın meselesi oldu.

Çünkü bu kanalın önemi büyük.

Bu kanal sadece bir kanal olarak kalmayacak.

Tarihi bir kanala dönüşecek.

Sonrasında bir medeniyet koridoruna.

Sonra etkinlikleri, bisiklet yolu ile farklı bir destinasyona…

Böylece Urartular daha çok konuşulacak, Van daha çok ziyaretçi alacak.

Biliyorsunuz…

Destinasyonların, tarihi ve doğal merkezlerin ziyaretçi algısı değişti.

İnsanlar artık doğal olana, doğayla buluşturana koşuyor.

Artık bir Eyfel Kulesi’nin albenisi yok.

Ama tarihi bir yolculuk sunan Şarman Kanalı’nın, Van’ın var.

Bunu bilmek.

Buna göre hareket etmek gerek.

Bunu bilip de son dönemlerde Van Denizi’ne, Van Tarihi’ne, Van’ın geçmişine yatırım yapan Edremit Belediye Başkanı İsmail Say’a, Gürpınar Belediye Başkanı Hayrullah Tanış’a büyük teşekkür etmek gerek.

Urartular’ın önemli merkezlerinden biri olan Gürpınar’da tarihe büyük yatırımlar yapılıyor, Edremit’te kentin göz bebeğine dokunuşlar aralıksız sürüyor.

Bu adımlar kıymetli adımlar.

Bu adımlar tarihi adımlar.

Vakti gelince kıymetini anlayacağız.