Al Jazeera Türk'ten Gonca Şenay'a konuşan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, KCK'nın "Seçim sonrası adım atılmaz ise süreç biter" açıklamasına karşı "Süreci başlatan Sayın Öcalan. Bitirecek açıklama da ancak ondan gelir" dedi.

"SÜRECİ BAŞLATAN ÖCALAN"
Birkaç gün önce KCK'dan bir açıklama geldi, ilk bakışta Öcalan'ın açıklamalarıyla çelişir görünüyor. Hükümet ile Cemaat arasındaki gerilimi iktidar mücadelesi olarak niteliyor, Abdullah Öcalan ise darbe girişimi olarak nitelemişti. Ve KCK, "AKP muhatap olmaktan çıkmıştır" diyor. Siz nasıl nitelendiriyorsunuz bu mektubu, AKP muhatap olmaktan çıktı mı?

Demirtaş: Bu haliyle Kürt sorununun çözümü konusunda Hükümet kendisini fiilen muhatap görmüyor. Adım atmadığı için, sürece cevap vermediği için zaten muhataplık pozisyonunu güçlendirmedi hiçbir zaman. Gerekli adımları atsa, kendi muhataplarına somut cevaplar vermiş olsa kendisi de muhatap olmuş olurdu, bunu yapmadı. İkincisi; içine kendini düşürdüğü pozisyon da hem siyaseten hem de demokratik meşruiyet açısından kendisini zora sokan bir pozisyondur. Şu anda hükümet zora, baskıya dayalı ayakta duruyor. Seçimlerde sonuçlar ne olur bilmiyoruz tabii ama büyük bir manipülasyon, büyük bir yalan propagandası, yolsuzluğu hukuksuzluğu örtmek için hukuk dışı yöntemler var. Tüm bunlar Kürt sorunu gibi daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük gerektiren bir sorunun çözümünde hükümeti muhatap olmaktan çıkarıyor. Yani Kürt sorununu çözecek hükümet veya muhatap daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük getirmeyi taahhüt edilmelidir. Bu hükümet bu haliyle giderek muhatap olmaktan çıkıyor ama en nihayetinde yeniden muhataplık pozisyonunu kazanması seçim sonrası alacağı tutuma bağlı. KCK yaptığı açıklamayla şu andaki durumu tahlil ediyor, görebildiğimiz kadarıyla yani süreci bitirmeye dönük veya süreci sonlandırmaya dönük bir açıklama değil. Sürecin muhatabına dönük sert bir uyarı olarak algıladık biz bunu. Süreci başlatan Sayın Öcalan, bitirecek açıklama da ancak ondan gelir diye düşünüyoruz. KCK süreç bitmesin, kopmasın diye sert bir uyarı sert bir deklarasyon yayınlayarak süreci toparlamanın şartlarını ortaya koydu herhalde.

"YASAL MÜZAKERE ZEMİNİ OLUŞMADI"
Başlangıç tarihi olarak Abdullah Öcalan'ın geri çekilme çağrısının okunduğu 2013 yılı Nevruz'unu alırsak çözüm sürecinin üzerinden tam bir yıl geçmiş oldu. Bu bir yılda Türkiye Kürt sorununun çözümüne ne kadar yaklaştı sizce?

1993 yılından beri bu tür çözüm arayışları deneniyordu, Sayın Öcalan ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri arasında doğrudan veya dolaylı temaslar oluyordu. Fakat 2013 Nevruz'unda başlayan süreç, öncekilere kıyasla çok daha sağlam bir zemine dayanan bir süreç oldu. PKK gerillaları ateşkes ilan edip Türkiye sınırlarını terkettiler. Ordu da operasyon yapmayarak aslında fiilen ateşkese uymuş oldu ve bir yıl boyunca karşılıklı birbirini tanıma birbirini anlama, ölçme diyebileceğimiz diyaloglar yaşandı, hem İmralı'da hem Ankara'da BDP ile Hükümet arasında hem de bizle Kandil arasında. Bu süre zarfında yoğun bir trafik gerçekleşti. Fakat beklenildiği gibi sürekli bir müzakere ortamı, yasal dayanağı olan tarafların projeleri ile oturduğu bir müzakere oluşmadı.

"SİLAH BIRAKMA AŞAMASINDA DEĞİLİZ"
İlk takvime göre şu anda silah bırakmanın konuşulması gerekiyordu ama şu anda Türkiye o noktada değil…

Değiliz. İlk görüşmelere göre ateşkes ve geri çekilme çok hızlı seyredecek, Hükümet ikinci aşamada müzakere yasaları, geri dönüş yasaları dahil bazı yasalar çıkaracak, üçüncü aşamada yani sonbahar ve kış dönemlerinde de silahsızlanma aşaması, üçüncü aşama başlayacaktı. Şu anda süreç çok uzamış durumda. Tüm bu periyodlar kaçırılmış durumda. İçeride ve dışarıda yaşanan gelişmeler tabii etki etti ama hükümet üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş olsaydı şu anda biz üçüncü aşamayı konuşuyor olabilirdik. Bir noktada geri çekilme de durdu…

"GERİ ÇEKİLME BELLİ BİR AŞAMADA DURDU"
PKK'ya da dönüp baktığınızda sizce her iki taraf da üzerine düşeni yerine getirdi mi?
PKK'nIn geri çekilmesi aşamasında hükümetin güvensizlik yaratan bazı hamleleri oldu. Durmuş olan askeri karakol inşaatlarına hız verildi, barajlar tekrar yapılmaya başlandı, yeni korucu kadroları açıldı. Bunlar bir güvensizlik yarattı ve PKK gerillalarının geri çekilme konusunda yeniden değerlendirme yapmasına yol açtı ve geri çekilme belli bir aşamada durdu. Doğrusu geri çekilme ile ilgili yasal düzenleme yapılmış olsaydı ve Hükümet dağdaki gerillaların sosyal yaşama nasıl katılabileceğini belirlemiş olsaydı geri çekilme durmazdı. Zannediyorum bu karşılıklı güvensizlik sürecin uzamasında etkili oldu.

Editör: TE Bilisim