“Eğer halk kanunlarla yönetilir ve cezalarla yola getirilmek istenirse, onlar kendilerini cezalardan kurtarmaya bakacaktır. Fakat hiç utanç duymayacaklardır. Eğer onlar erdemle yönetilir ve terbiye icaplarıyla yola getirilmek istenirse, utanç duyacaklar ve böylece iyi olmaya çalışacaklardır.” (Konfüçyüs)

Bu yaşıma geldim cezaların çok caydırıcı olduğunu görmedim. Cezaların caydırıcı olabilmesi için farklı yöntemler uygulanabilir ancak ben bu yöntemleri bilmiyorum. Bunlar teknik konular. Ancak otuz yılı aşan yönetici ve üç evlat yetiştiren bir baba olarak bu konudaki tecrübe ve gözlemlerimi paylaşabilirim.

Tecrübelerinden yararlanmak için birçok yöneticinin biyografisini okudum. Ayrıca meslek büyüklerimizin tavsiyelerinden de yararlanmaya çalışırım. Çalışanların yahut çocukların ceza ile disipline edilmesinden netice alınabildiğini söyleyene rastlamadım. Ama tam tersi sevgi ile yönetim sergileyenlerin olumlu sonuçlar aldığına çok rastladım ve okudum. Bazı kişiler ceza ile düzeni sağladığını iddia etse de aslında öyle olmadığını gördüm. Bunlar sadece maiyetindekilerin onlardan korkmasını yönetim başarısı olarak görüyorlar.

Görev yaptığımızda elbette olumsuz tavırları olan insanlarla karşılaşacağız. Ancak olumsuz davranışların arkasında yatan nedenleri anlamaya çalışırsak çözüme daha yakınlaşabiliriz. Yapısı itibariyle sorunlu olanları nispeten görmezden gelerek onları da kazanmaya çalışmak olumlu sonuç verebilir.

Bir hadis-i şerifte sevgili peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Utanmazsan ya da yaptığında utanmayacaksan dilediğini yap!” Bu hadis utanmanın insanı yanlıştan-kötülüklerden alıkoymada ne kadar güçlü bir sebep olduğunu gösteriyor. Erdemli kişi yanlış bir şey yaparken yakalanırsa yüzü kızarır. Bu da utanmanın ne kadar güçlü bir his olduğunun göstergesidir.

İnsanlar değer gördükleri zaman verilen değere, onlara biçilen role bürünmeye çalışırlar. Dolayısıyla olumlu davranış göstererek değer verdiğimiz insanların çoğu kendilerine verilen değere göre davranırlar. Seneca şöyle diyor: Bir insanı güvenilir sayarsan, güvenilir yaparsın. Çünkü kimi insanlar, aldatılmaktan korktukları için aldatmayı öğretirler insana; kuşku duymak ve suç işleme hakkını tanırlar ona. (Seneca Ahlak Mektupları 3)

Ortaokulda ders esnasında arkadaşımı kızdıracak bir şaka yaptım. Arkadaşım sesini yükselterek tepki gösterdi. Öğretmen yanımıza geldi. Arkadaş beni yüksek sesle şikayet ederken öğretmen ömür boyunca unutamadığım bir cümle kurdu: “Hiç olmazsa onun yüzü kızarmış!” dedi. Hakikaten utancımdan kıpkırmızı kesilmiştim. Korkudan değil, utandığımdan. Öğretmen bana hiçbir şey demeden dersine devam etti.

Maya Angelou’nun şu sözü de çok önemlidir: “İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.” Bende öğretmenimin davranışını asla unutmadım. 

Her insan bir dünyadır, âlemdir. Onu kaybetmek yerine kazanmaya çalışmak daha değerlidir; bizleri yorsa da