Van Gölü meselesine bir açıklık getirelim evvela. Bizimkiler oraya atadan dededen deniz diyorlar.

Bazen dışardan misafirler gelse, konuşmanın akışına göre adı Van Gölü de olabiliyor. Hatta kazara ağızlardan Van Gölü Denizi de çıkabiliyor. Bendeki hâkim görüş; Van Gölü’nün deniz olduğudur. “Van Gölü, Denizdir” yani. Bir gün haritada adı değişse, emin ol bizi çok başarılı sayarım.

Van Gölü Canavarı ile ilgili en eski metinler, 1889’a Osmanlı dönemine ve o dönemdeki Saadet gazetesine gidiyor. İkram Kali’den aktarımla gazetenin haberi “Bitlis merkez sancağına bağlı Hizan kazası ahalisinden 3 kişi, yolculuğa çıkıp, Bulanık tarafına giderken yol güzergahı olması nedeniyle Van Denizi’nin Tatvan Ahlat arası sahillerine tesadüf eder.

Bunlardan birisi namaz kılmak için deniz kenarında bir yerde abdestini almaya başlar. Sıra ayaklarına gelip yıkamak için azıcık denize girer girmez deniz hayvanlarından biri derhal ayağına sarılıp kendisini denize çekmeye, bu ise bütün kuvvetiyle dışarı çıkmaya çabalar.

Yalnız başına hayvanın tasallutundan kurtulamayacağını anlayınca feryat ile arkadaşlarından yardım ister.

Arkadaşları güç hal ile bu şahsı denizden çıkarır ise de hücum eden hayvan zavallı adamın topuğundan dizine kadar sarılmıştır. Adamın feryadı göklere çıkar. Bütün çabalar sonuç vermeyince biçare adamın arkadaşları ateş yakarak hayvanın adamın ayağını bırakması için kuyruğunu ateşle yakarlar.

Ateş tesiriyle hayvandan yürek tırmalayan çığlık ile heybet, kuvvet ve acıyla havaya fırlar. Ayağını kapmış olduğu adamı da beraber kaldırıp 20- 25 metre yükseğe çıktıktan sonra denize doğru inerek adamı da beraber alıp, götürür” şeklinde veriliyor.

O zamandan bu yana birkaç yılda bir, birileri canavarı görüyor, bir hafta on gün konuşulup konu kapatılıyor. Kimileri konuşulmasının insanları tedirgin edeceğini söylerken, kimileri de olayın turizm bağlamında değerlendirilebilecekken sus pus olunduğundan dem vuruyor.

Bu mesele “ben şahsen canavar olduğunu bildiğim bir göle girmem” diyenlerle “bu işin ekmeğini hep beraber yemek lazım” diye düşünenler arasında dilemma olarak kalıyor. Bizde bu kafa oldukça da 130 yıllık mazisi olan bu mesele,  130 yıl sonra da bugünkü şekliyle konuşulacak ve geçilecek gibi duruyor.

Konuyu Van Gölü’nden açtık ama, başka bir gölden bahsetmek istiyorum. Van Gölü kadar önemli bir yönü var çünkü. İskoçya’yı bilirsiniz. Buradan uçağa binsek, elli saat falan. -Birilerinin “uçak bizi doğru düzgün Ankara, İstanbul’a götürsün İskoçya istemiyoruz” dediğini duydum ama derdimiz tazelenmesin şimdi- Neyse, elli saat. Orada bir göl var, adı Loch Ness Gölü. Tahmin edeceğiniz üzere, o gölde de bir canavar var.

Hem de bizimkinin aynısı, kocaman bir şey. Bir rivayete göre 1455 yıllık bir mazisi var. Zamanın bir misyoneri M.S. 565’te kral ziyaretine giderken gölde bir canavarı insan yerken görmüş. Canavara göle girmesini emretmiş, o da karşısındaki Aziz sonuçta ne yapsın, göle dönmüş bir daha da kimseye zarar vermemiş (Milliyet, 2018). Bu çok eski bir efsane. Ama modern çağda ilk ne zaman konuşulmuş bu olay biliyor musunuz? 1933, yani Saadet gazetesinin haberinden 44 yıl sonra. Orda da bir yerel gazete haber yapmış. Açıkçası iç sesim bizden görmüşler diyor ama bu da efsane tabi.

Şimdi can alıcı noktaya gelelim. İskoçya’nın 2018 yılı turizm gelirleri toplamı 14,5 milyar dolar ve 2012 yılında BBC’nin yaptığı araştırmaya göre de Highlands bölgesindeki efsanevi kahramanının bulunduğu gölün ziyareti bölgeye gelen turistlerin yüzde 85’inin öncelikli uğrak yeri.  Türkiye’nin 2018 yılındaki 29,5 milyar dolar turizm gelirini düşünüp aman ha yanılgıya düşmeyin, zira İskoçya 8.000 metrekare alana sahip ve yalnızca 5,5 milyon nüfusu var.

Dünya gazetesindeki yazısıyla ilham kaynağım Muhterem İlgüner hoca Loch Ness ile ilgili şu düşüncelere sahip: “İskoçya’nın canavarı ile ünlü gölü Loch Ness her yıl 300 binden fazla kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Varlığı hala kanıtlanamayan bu canavar ile hikayeler ilgi çekmeye devam etmektedir. Bugünün teknolojisiyle herhalde var olup olmadığını kanıtlamak çok mümkün olsa bile anlaşılan kimse Loch Ness büyüsünü bozmak istememektedir.” Zaman içerisinde belli başlı araştırmalar yapılmış, ama büyünün bozulmaması gerektiğinin, hikâyenin bitmemesi zorunluluğunun herkes farkında orada.

Burada Loch Ness Gölü’ne bakıp, Van Gölü Denizindeki canavara müsaade etmek lazım. Reçetesi burda yazıyor, isterseniz daha fazla bilgiye de ulaşabilirsiniz.

İstersek turizm güneşini üstümüzde gece gündüz tutabiliriz. Yeter ki koltuklardaki terlemeye ara vermek isteyelim. Şöyle birkaç dakikalığına kalkıp, ter dökmek isteyelim.

Haa unutmadan,

Vallahi Van Gölü’nde canavar var.

Hem de göle girip çıkıyor, çöplerini suyun hem içine hem dışına bırakıyor. Göl kenarında mangal yaktığı da oluyor, piknik yapıyor. Hatta bazen kıyıda tuvalete falan gidip lavabo, musluk ne var ne yok kırıyor. E canavar işte, ne yapacaksın?

Dedim ya,

Vallahi Van Gölü’nde canavar var!

E Vallah, Allah’ın adıdır.