Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu:

“Eğer bir gün gelecekte tekrar bu ülke dünyanın en öncül ülkelerinden birisi haline gelirse en ünlü şehirlerden biri Van olacaktır.”

Ak Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş:

“Van Anadolu’nun en güzel şehirlerinden birisidir. Anadolu’nun en güzel şehirlerinden birisi olan ve doğunun İstanbul’u diyebileceğimiz Van, depreminde yaralarını sarmış ve toparlanmıştır.

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan:

Van’ın gerçekten çok özel bir doğası var. Sadece Van’da yetişen 25’i aşkın endemik bitki türü, sadece Van gölünde yaşayan inci kefali, gölleri yaşam alanı edinen kuşları, doğal güzellikleri ile Van, tıpkı nadide bir inciye benziyor.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

Bakın Van bu bölgenin çok önemli bir merkezidir. Olağanüstü güzel bir coğrafyası vardır. Van denizi vardır. Van denizi var deniz gibi görkemli, güzel, sodalı. Olağanüstü güzel bir tabiatı var buranın. Bu bölge için cazibe merkezi oluşturup bu bölgelere özel ağırlık getirmek lazım.

***

Van’da çekilen Vizontele filminin bir repliği var bilmem hatırlar mısınız?

Cem Yılmaz’ın canlandırdığı Fikri karakteri Gevaş Belediye Başkanı Nazmi Bey ile bir görüşme yapıp çıktıktan sonra parasını alamadığı için kapıdaki Sezgin’e dert yanıyor. Diyor ki:

“Adam hizmet istemiyor ki, seçimlerde kendisi için çalışınca iyi. İş paraya gelince kıvırıyor. Bana da ihtiyacı olduğunu biliyor tabi beni pohpohluyor. Yok benim dedem şöyle bir ağaymış da. Yok benim dedemin katırları kimsede yokmuş da. Beni methetme kardeşim, bana para ver!”

***

Sanırım bizim halimiz de tıpkı filmdeki gibi. Yukarıda paylaştığım liderlerin cümleleri de bizatihi bunun kanıtı değil mi? Son 5-6 ayda Van neredeyse tüm partilerin liderlerini ya da genel başkan yardımcılarını ağırladı. Kentteki ziyaretlerinde ve programlarına ev sahipliği yaptı. Bu gibi cümleler bu isimler dışında diğer üst düzey siyasetçiler ve temsilciler tarafından sıkça tekrarlandı. Gelen birkaç diğer siyasetçi ve lider dışında neredeyse herkes Van ziyaretinde genel manada ‘kendilerince’ söylemesi gerekenleri, ülkenin genel gündemine dair fikirlerini, o günün tartışmalı konusunu uzun uzun değerlendirip konuşmasının arasına birkaç cümle de Van güzellemesi sıkıştırdı.

Haklarını yemeyelim, bu isimler kendilerine daha önceden bildirilen bazı ‘belli başlı’ sorun ve sıkıntıları da paylaşıp “Bakın biz Van’ın sorunlarını da biliyoruz” falan demeye getirdi. Söylenildi, konuşuldu ve bitti. Hükümet yetkililerine göre Van depremden bu yana toparlanmış, gelişmiş, büyümüş falan. Her şey yolunda(!) Hatta gelenlerin kentin ana caddelerinin sadece bir cephesini gören caddelerden geçtikten sonra ve kentin en güzel ilçesi olan Edremit’ten şöyle bir göl kenarı yolculuğu yaptıktan sonra “Ha Van, ha Antalya” dediğine çok şahit olduk. Her ne kadar amaç ve niyetinin ne olduğunu anlamasam da Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal da Van ziyaretiyle ilgili bir ziyaretinde şu minvalde bir şeyler söylüyordu: “Van caddelerinden arabayla geçtik. Yollar, binalar çok güzel. Van’ın Ankara’da bir farkı yok. Fotoğraflar çekip paylaşıyorum insanlar şaşırıyor orası gerçekten Van mı diye?”

Bu insanları dinledikten sonra tereddütte düşüyorum inanın. “Biz mi farkında değiliz, yoksa bu adamlar mı başka şehir görmedi acaba?” demekten kendimi alamıyorum. Lakin, çoğunun geldiği kent Ankara, İstanbul, Bursa, Antalya gibi kentler. Yani bir caddesinde güzel bir yol binalar var diye bu kentin bu kadar büyütülmesi bizi pohpohlamaktan başka bir şey değil. Ya da yok. Muhtemelen bu insanların gözündeki Van imajı köy gibi bir şey. Geldiklerinde de “Aaa köy değilmiş.” diye şaşırıp bu övgüleri dizebiliyorlar. Hadi Ahmet Özal, Van’ı bilmez etmez. Peki Van’a defalarca gelip giden, her seçimde, her çalışmada kenti gören insanların yaptığı bu samimiyetsiz övgüye ne demeli?

Yok Van Doğu’nun Paris’iymiş de yok Van Anadolu’nun en güzel şehriymiş de Van’ın coğrafyası güzel, potansiyeli yüksekmiş de yok Van geleceğin en önemli şehri olacakmış da! Bizi methetmeyin kardeşim, bize gerçekçi bir şeyler söyleyin!

Gazetecilik ile tanıştığımda henüz 19’lu yaşlarımdaydım. 2000’li yıllardan bu yana bilfiil gazetecilik mesleği içindeyim, son 15 yılda kentin yaşadığı tüm gelişmelerin birinci elden, canlı şahidiyim. Bunca yıldır her Van ziyaretinde binlerce kez bu ‘pohpohlamalara’ şahitlik ettim. Van’ın Orta Doğu’nun, Orta Asya’nın gelecekteki en stratejik kenti olmasını mı duymadık, bu kentin 10 yıl nüfusu 5 milyonu aşan dev bir metropol olacağını işitmedik (bu arada 10 yıl geçti olmadık), sonracağıma Van’ın bir üretim kenti, bir turizm kenti olacağı, birden fazla ülkeyi bağlayan bir bağlantı noktası olma gibi öngörüsüz temennileri mi duymadık. Daha neler neler…

Geldiğimiz noktada nerede olduğumuzu ben söyleyeyim: Nüfusumuz 1 milyon 200 bin civarında. Nüfusun büyük bölümünü 20-25 aralığında gençler oluşturuyor ve gençlerin büyük bölümü işsiz. Her gün bir gencin bir batı şehrinde inşaattan düştüğü haber geliyor. Bırakın bir metropol olmayı Türkiye’nin şehirleşme, gelişme de en dipteki şehirlerinden birisiyiz. Altyapı yatırımlarında son 3 ilden birisiyiz. Son 20 yılda açılan tek bir yeni yol bile yok, trafik allak bullak, şehir adeta felç. Saatli bir kavşak kulesinin yapılmasını kent olarak büyük bir coşku ile kutlayıp kente yapılan en büyük yatırımın yolların ve kaldırımların yenilenmesi olarak görmeye devam ediyoruz. İran ile sınır kapımız iki yıla yakın kapalı kaldı, İranlılar olmayınca kente bir Allah’ın kulu gelmez oldu. Van-Şırnak Karayolu 15 yıldır yapılamadı. En çok ziyareti nüfusumuzun da büyük bölümünü oluşturan Hakkari’den alıyoruz, Hakkari’ye yakın olmamız ve oradan müthiş bir göz almamız dışında herhangi bir jeopolitik konum avantajımız yok. Kentte bir holding bile yok, kent ile özdeşleşen marka üretimlerimiz yok, 2023 için belirlediğimiz 1 milyar dolar ihracat hedefini 2023’e bir yıl kala neredeyse yıllık 10-15 milyon TL’ye kadar düşürdük(!) Turizmde plansız yürüyoruz, günü kurtaran politikalar dışında bir yol haritamız yok, tescilli Van Kahvaltısı’nı kişi başı 65 TL’den satıp turizmde marka olduğumuzu düşünüyoruz. Aldık başımızı gidiyoruz, bize yetişene aşk olsun!

Eee böyle bir kente gelip bu kenti gördükten sonra onlar söylemesin biz kıymet bilmeyenler mi söyleyelim:

HE VALLAHİ, VAN ÇOK HOŞTUR!