VAN

Van, kendi tarihine yabancılaştı!

M.Ö. 9-7. yüzyıllar arasında Urartulara başkentlik yapmış olan Van, bugün sahip olduğu tarihi zenginliği yeterince değerlendirememenin sancısını yaşıyor. Kentin hem kimliğini hem de turizmci potansiyelini güçlendirebilecek Urartu mirası, yıllardır süren sahiplenme eksikliği nedeniyle geri planda kalırken, geçmişte dile getirilen “Urartu Yılı” önerisi de hâlâ hayata geçirilemedi.

Abone Ol

Tarihi boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Van, sahip olduğu köklü Urartu mirasına rağmen bu potansiyeli ne kültürel kimlikte ne de turizmde yeterince değerlendiremiyor. Kentte uzun yıllardır turizm stratejileri çoğunlukla Van Gölü, Akdamar Adası ya da doğal güzellikler üzerinden yürütülürken Urartu’nun başkent kimliği arka planda kalıyor. Oysa Urartular, kente sadece kaleler ve yazıtlar bırakmadı; aynı zamanda şehir planlaması, su mühendisliği ve taş mimarisi alanlarında dünyada öncü bir miras yarattı. Buna rağmen, Van’da Urartu adını taşıyan sokak, müze, festival ya da kültürel etkinlik neredeyse yok denecek kadar az. Bir dönem Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından farklı temalarla düzenlenen yıllar kapsamında gündeme getirilen “Urartu Yılı” önerisi de askıda kalırken konuyla ilgili Şehrivan’a konuşan Gagik Tour Yönetim Kurulu Başkanı Engin Pişkin, Van’ın Urartu mirasına sahip çıkması gerektiğini belirterek, “Van için Urartu Yılı bir zorunluluk haline geldi” dedi.

PİŞKİN: VAN’IN TARİHSEL KÖKLERİ, SADECE URARTULARLA SINIRLI DEĞİL AMA EN GÜÇLÜ DÖNEMİ O DÖNEMDİR

Urartu Krallığı’nın Van’daki tarihsel önemine değinen turizmci Pişkin, kentin geçmişine dair bilgileri paylaşarak, “Arkeolojik verilere göre Van’ın tarihi M.Ö. 5000-3000 yıllarındaki Kalkolitik döneme kadar uzanıyor. M.Ö. 2000’lerde bu bölgede devlet kuran ilk topluluk Hurrilerdir. Hurrilerden sonra M.Ö. 900’lerde Van Gölü havzasında başkentleri Tuşba olan Urartu Krallığı kuruldu. Urartular M.Ö. 612 yılına kadar Van’dan Yukarı Mezopotamya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada hüküm sürdüler. M.Ö. 9. yüzyılda Kral Sarduri tarafından Van Kalesi yaptırıldı. Daha sonra Asurluların saldırısı üzerine Urartular Tuşba yakınlarında Rusahinili (Toprakkale) şehrini kurarak varlıklarını sürdürdüler. M.Ö. 612 yılında Anadolu’ya gelen Medler, bu görkemli krallığa son verdi” ifadelerini kullandı.

“URARTU KÜLTÜRÜ SADECE VAN’DA DEĞİL, BÜYÜK BİR COĞRAFYANIN ORTAK DEĞERİ”

Urartuların etkisinin yalnızca Van’la sınırlı olmadığını vurgulayan Pişkin, “Urartu kültürü, Anadolu’nun birçok noktasına yayılan devasa bir medeniyetin izlerini taşır. Çoruh Nehri’nden Hazar Denizi’ne, Malatya’dan Karadeniz yaylalarına, Zap Vadisi’nden Fırat ve Dicle’nin kaynaklarına kadar uzanan geniş bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bu bölgelerin tamamında Urartuların izleri görülür. Dolayısıyla Urartu yalnızca Van’a ait bir değer değil; ama Van bu kültürün kalbidir, başkentidir. Bu nedenle Urartu mirasının yaşatılacağı ilk yer Van olmalıdır” dedi.

VAN’IN UNUTTUĞU TARİH: URARTU!

Pişkin, Van’ın elindeki tarihi değeri yeterince değerlendiremediğini belirterek, “Van, Urartular gibi dünyada eşi benzeri olmayan bir medeniyete başkentlik yapmış bir şehir ama ne yazık ki bu mirası turizme kazandırma konusunda sınıfta kalıyor. Urartular bu topraklarda mühendislik, su mimarisi ve şehir planlamasıyla çağının çok ötesinde bir uygarlık kurmuş ama biz bu değeri tanıtmak yerine unutmayı seçmişiz. Van bugün Urartu ismini her alanda yaşatmalıydı. Müzelerden etkinliklere, tanıtım kampanyalarından şehir kimliğine kadar Urartu’nun izi olmalıydı. Ne yazık ki Van, kendi tarihine yeterince sahip çıkamıyor” dedi.

“VAN MÜZESİ’NİN ADI BİLE URARTU’YU HATIRLATMIYOR”

Urartu mirasının kent kimliğinde yeterince yer bulamamasını eleştiren Pişkin, yapılabilecek önerileri sıralayarak, “Van Müzesi çok kıymetli bir yapıya sahip ancak ismi Urartu’yu çağrıştırmıyor. Bu müzenin adının ‘Van Urartu Müzesi’ veya ‘Tuşba Müzesi’ olması çok daha anlamlı olurdu. Gelen ziyaretçiler ismi duyduklarında bile tarihle bağ kurabilir. Yine Van’ın simgelerinden biri olan Şamran Kanalı, dünyada hâlâ aktif biçimde kullanılan en eski sulama kanallarından biri. Böylesine değerli bir yapı için hâlâ ciddi bir tanıtım veya proje yapılmadı. Kanalın iki yakasında yürüyüş yolları, rekreasyon alanları oluşturulabilir. Hatta Menua ve Semiramis’in heykelleri dikilerek, o döneme ait aşk hikâyeleriyle birlikte bu alan turizme kazandırılabilir. Bunlar çok maliyetli işler değil ama etkisi çok büyük olur” diye aktardı.

URARTU YILI VAN İÇİN BİR BAŞLANGIÇ OLABİLİR

Pişkin, geçmişte dile getirilen “Urartu Yılı” önerisinin yeniden gündeme alınması gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “2019 yılında Van’da Urartu Yılı önerisi konuşulmuştu ancak sahiplenilmediği için sonuç alınamadı. Oysa böyle bir yıl ilan edilirse, Van ulusal ve uluslararası ölçekte büyük bir tanıtım fırsatı yakalar. 2025 veya 2026 yılı mutlaka Urartu Yılı olmalı. Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde sempozyumlar, paneller, kültürel etkinlikler düzenlenir; dünya çapında Urartu üzerine çalışan bilim insanları Van’a gelir. Urartu Yılı ilan edildiğinde Van bir yıl boyunca konuşulur, bu da turizm hareketliliğini artırır.”

PİŞKİN: URARTULAR VAN’I DÜNYAYA TANITABİLİR

Urartu mirasının doğru sahiplenilmesi halinde Van’ın turizmde marka şehir olabileceğini ifade eden Pişkin, “Van’da Urartular üzerine çalışan çok değerli akademisyenler, rehberler ve turizmciler var. Eğer bu insanlar bir araya gelip bir platform oluşturursa, Van Urartu’nun başkenti kimliğiyle yeniden öne çıkar. Bu mirasın bilinirliği artırılırsa, hem yerel ekonomi canlanır hem de Van dünya çapında tanınır hale gelir. Urartu Yılı bunun için büyük bir fırsattır” şeklinde konuştu.

“URARTU HEPİMİZİN ORTAK DEĞERİ, HERKES SES ÇIKARMALI”

Urartuların yalnızca bir tarih sayfası değil, bugünün Van’ına kimlik kazandıracak ortak bir değer olduğunu vurgulayan Pişkin, sözlerini şöyle tamamladı: “Urartular, M.Ö. 900’lü yıllarda Van merkezli büyük bir krallık kurarak Yakın Doğu’nun en güçlü uygarlıklarından biri oldular. Böylesine köklü bir medeniyetin mirası hâlâ ayakta duruyor ama biz buna sahip çıkmıyoruz. Ne Urartu konuşuluyor, ne de bununla ilgili bir proje var. Bu çok üzücü. Van’da gelecek yıllarda mutlaka Urartu Yılı ilan edilmeli. Bu kentin geçmişiyle geleceği arasında bir köprü kuracak en güçlü adım budur. Herkes bu konuda sesini yükseltmeli çünkü Urartu hepimizin ortak noktasıdır.”