Kadınlar için ayrılan özel bir gün.

Toplum tarafından çok önemseniyor, güzel sözler yazılıp çiziliyor.

Keşke hayatımıza da bu sözleri yansıtabilsek.

Gün geçmiyor ki bir kadına yönelik şiddet haberi daha duymayalım. Maalesef çoğu ölümle sonuçlanan, izlerken bile yüreğimizin dayanamadığı görüntüler izliyoruz. İşin içinde çocukların oluşu ve bu şiddete tanık olmaları içimi acıtıyor.

Çocuk masallarında bile kadın olmanın zorluğunu görüyoruz. Bu küçük yaşlardan itibaren dayatılan bir durum. Dünya klasiklerine baktığımızda en zor görevler kadın kahramanlara yüklenmiş durumda.

Yani bir şeyler başından yanlış…

Evet ataerkil bir toplumuz fakat bu şiddeti asla haklı kılmıyor. Toplum böyle diye kadınlar asla 2. Sınıf vatandaş değildir.

Aciz ve aklını kullanamayan kişilerin kendini ifade şekli, ‘’Şiddet’’ hayatımızın her alanında yer alıyor.

Şiddeti dizilerde, haberlerde, kitaplarda o kadar sıradanlaştırdılar ki bu durum artık çok normalleşti.

Birçok kadın susmayı çözüm yolu olarak görüyor. Maalesef hep susması öğretilmiş kadınlar hem psikolojik hem de fiziksel şiddeti hayatının bir parçası olarak kabul edip bir ömür geçiriyor.

Sonra…

Sonrası bir anlık otokontrolün kaybolması ve ani yaşanan öfke patlamaları…

Unutmayalım kadına verilmeyen değer, kar topu gibi bunları beraberinde getiriyor.

Değişim Gerekli

Hakkını savunmayı, birey olduğunun farkına varmasını, kadını hiçe sayanlara tahammül göstermemesini, bu insanlara taviz vermemesini, özgüvenli olmasını, dik durmasını, Kişisel haklarını ve özgürlüklerini, ekonomik özgürlüğünü daha küçükken aileler çocuklarına öğretmeli ve bunları vermelidir.

Ailenin yapı taşı olan kadınlar, maalesef her işte bir otorite tarafından onay almak zorunda. Eş, baba, abi vesaire…

Halbuki gelecek nesillerin karakterlerini kadınlar inşa edip, onlar koruyor…

Kaderini Sev!

Kaderini sev ve her zorluğun bir olumlu yönü vardır diye öğretilen bu cümleler…

Ya bize öğretilen bu cümleler yanlışsa?

Ya bu zorluklar tahammül edilemez bir noktaya varmışsa?

İşin içinde çıkamayan kadınlarımız…

Ve onların her gün yayınlanan ölüm haberleri…

Karakterin Oluşumu 0-6 Yaştır

Bu yaşta çocuklarımıza gereken önemi göstermeliyiz.

Şiddet meyilli bir topluma dönüşmeden önce bunun üstünde sıkça durmalıyız.

Ve en önemlisi…

Kadına yönelik şiddete verilen cezalar caydırıcı olmalıdır.

Tahammülsüzlük

İnsanların birbirine tahammülünün kalmaması, tanımaya bile çalışmaması, iletişimsizlik ve artık bir insanın diğerine vereceği emeklerin yorucu gelmesi… Bunlar ikili çatışmayı başlatan sebeplerdendir.

Stres yüklü olunduğundan daha genç yaşta mücadeleden bezginlik duyan bir topluma dönüştük. Bununla birlikte tahammül çok az kişide olan bir değer oldu. Ve kaybolan değerler, beraberinde artan boşanmalar…

Sorumluluk altına girilmiyor, fedakârlık sadece kadınlara yükleniyor. Bu da onları her geçen gün daha fazla yıpratıyor.

Çok zengin bir kültüre sahibiz. Türk uygarlıklarında Kurultaylarda eşleri Hanlarla eşit söz hakkına sahipti. Yüzlerce yıl önce bu eşitliği yakalamıştık ve şimdi özendiğimiz, bizi dejenere eden bazı toplumlar bunları hayranlıkla araştırıyordu.

Bundan dolayı ki kendi özümüze dönmeliyiz. Değerler eğitimini 4-5 yaştan itibaren yeni nesillere empoze etmeliyiz.

Şiddetin her türlüsünü kınıyorum.

Hiçbir canlı şiddeti hak etmez.

Bir yerlerde tek başına mücadele veren, ayakta durmaya çalışan tüm emekçi kadınlarımızın gününü kutluyorum…