Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir basın açıklaması yapan Zeki Oruk, olayın basında yer aldığı gibi olmadığını ve basının kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini belirterek, olayla bir alakalarının olmadığını söyledi. Basında yer alan haberin sanki bir namus cinayetiymiş gibi okuyuculara aktarıldığını ve bunun gerçekle bir alakasının olmadığını söyleyen Oruk, “Olayın meydana geldiği saatlerde kardeşim Salih ile kahve işletmecisi orada sohbet ederken bir anda içeriye giren bu kişi, hiçbir şey sormadan ve fırsat vermeden üzerlerine ateş etmiş ve olay yerinden uzaklaşarak kayıplara karışmıştır. Bu şahıs olay günü saat 17.00 ila 18.00 sıralarında evinde eşini öldürüp, kapıyı da kilitleyip çarşıya geliyor. Aldığımız duyumlara göre bu kişi, aynı akşam gidip başka bir yerde başka bir olay yapıyor. Sonra saat 20.00 sıralarında bizim işyerimize gelip ateş etmiştir. Orada herhangi başka birileri de olabilirdi. Onun için bu fark etmiyordu. Çünkü bu insan bir katil, cani bir insandır” dedi.

Söz konusu kişinin 1989 yılında Gürpınar tarafında Ramazan ayında bir camide 4 kişiyi öldürüp, 3 kişiyi yaraladığını iddia eden Oruk, “Bu şahıs daha sonra düzenlediği sahte kimlikle işlediği bir suçtan dolayı tutuklanıyor. İstanbul’da cezaevinde bu şahsın bir kişiyi öldürmesi sonucu gerçek kimliği deşifre oluyor. Böylece mahkemesi de Van’a veriliyor. Bütün tanıklara, tespitlere rağmen bu insan nasıl oluyor da 12-13 yıl cezaevinde kalıp dışarıya çıkıyor? Hangi hakim ve hangi savcı bunu dışarıya salıyor? Bu kadar insanın katline sebep olan bir kişi nasıl dışarıya salınıyor? Bir kişinin 12-13 yıl gibi bir sürede dışarıya çıkması insanların kafalarında çelişki oluşturuyor. Burada bunu salan hakim veya savcı kim, bunu bırakmışsa bu insan kadar suçludur. Çünkü eğer o hak ettiği cezayı alsaydı bu gün kardeşim ve Vecettin Payçu yoğun bakımda olmayacaktı. Bizleri ve çocuklarını perişan etmeye ne hakları vardı?” ifadelerini kullandı.

Olayda yaralanan kardeşi Salih’in kesinlikle ne saldırganı ne de ailesini tanımadığını belirten Zeki Oruk, “Bunlar birbirlerinin yüzünü bile görmemişler. Birbirlerini tanımıyorlar bile. Bunlarla herhangi bir bağımız yok” diye konuştu. Saldırganın hala yakalanamadığına da bir anlam veremediğini ifade eden Oruk, “İstanbul’da bir kişi bir kurşun sıktığında ya da bir taş attığında 24 saatte bulunuyor da, Van gibi küçük bir yerde bu insan neden hala bulunamıyor? Bu insan hala aramızda dolaşıyor olabilir. Başka canları yakıyor olabilir. Bu devlet bunu neden yakalayamıyor? Bu noktada kuşkularımız vardır. Her yerde güvenlik güçleri, MOBESE kameraları var. Nereye gitti bu adam. Uçtu mu, yerin dibine mi girdi? Neden hala bulunamıyor” şeklinde konuştu. Saldırganın yakalanmamasından dolayı can güvenliğinin olmadığını kaydeden Oruk, şöyle konuştu: “Her an tedirginim. Her an başıma başka işler gelebilir. İnsan öldürmek bunun için bir şey ifade etmiyor. Bunun için insan seçimi yok. Bende olabilirim, bir başkası da olabilir. Yetkililerden bir an evvel bu insanın yakalanmasını ve cezasını çekmesini talep ediyorum.” Kardeşi Salih’in hala yoğun bakımda olduğunu ve çocuklarının bir an evvel babalarına kavuşmanın hasretiyle yandığını anlatan Oruk, gözyaşlarına hakim olamadı. 

Editör: TE Bilisim