Eskiden her evde testi kullanılırdı. Fakirlik yaygın olduğu için  kırılan testiler tamir edilip yine kullanılırdı. Bu yüzden ben de insan vücudunu tıpkı eskiden kullanılan testilere benzetiyorum. Ancak şu farkla ki, bu testiyi değiştirme şansımız yok. Bazen testi çatlar, özel bir çamur ile çatlağı sıvayıp kullanmaya başlarız, kulp kırılsa kulpsuz bir şekilde kullanırız. Peki ya vücudumuz?

Vücudumuzda çok mahir ustalar vardır ki, insan, düşününce akıl sır erdiremiyor. Bir gün parmağım yandı. Yanan kısımdaki deri daha sonra su topladı. Bir süre sonra su toplayan deri kuruyup döküldü. Parmaktaki üst deri gidince alt deri ortaya çıktı. Parmaktaki iyileşme sürecini her gün gözlemliyordum. İki derinin (Alt deri ile üst deri) iz bırakmadan nasıl birleşeceğini merak ediyordum. Üst deri ve alt deriyi gösteren sınır gün geçtikçe kayboluyordu. Bir süre sonra iki deri bütünleşerek iz kayboldu. Ustalar da ortadan kayboldu. Bir başka göreve kadar meçhul bir yerde bekleyeceklerdi. Bu yaşıma kadar bu tür yanık-kesik ve yaralanmalarla sık sık karşılaştım. Hemen tamamı da mahir bir ustanın elinden çıkmış gibi kusursuz bir şekilde onarıldı.

Tıpkı testi benzetmesinde olduğu gibi, insan ile arabayı da bir aynı şekilde kıyaslarım. Bizde hakikaten iyi araba kaporta ustaları var. Hasarlı arabayı o kadar güzel onarıp boyuyorlar ki orijinal olup olmadığını ancak profesyonel ustalar anlayabiliyorlar. Ancak insan denen muazzam varlıkta her türlü usta var. Yüce yaratıcı, insanı öyle bir dizayn etmiş ki vücudun herhangi bir yerindeki en ufak  yara ve berelerde dahi görünmeyen mahir ustalar otomatik olarak devreye giriyor. Ardından öyle bir onarım yapıyorlar ki o onarım bittikten sonra (istisnalar hariç)  eski halinden farkını ayırt edemiyorsunuz. Üstelik o farkı bulacak usta da yok.

Bazı durumlarda (Kaza, hastalık vs.nedenlerle) organ kaybı veya organ hasarı oluşuyor. Bazı organ kayıplarında organ nakli nadir de olsa yapılabiliyor. Diğer durumlarda ortez ve protez yapılıyorsa da tam olarak  organın yerini tutamıyor. Böbrek hastalıklarında böbreğin işlevini gören diyaliz makinalarını hepimiz biliyoruz. Bir avuç kadar olan böbreğin işlevini böbrekten kat ve kat büyük cihazlar yapıyor ancak asla böbreğin fonksiyonlarını tam olarak yerine getiremiyor.

Maalesef henüz insanın yedek parçası üretilmemiştir ve üretileceğe de benzemiyor. Bu durumda Resulullah’ın hadisini hayata aktarmak gerekiyor: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin: Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin..." Tabii, iş işten geçmeden…