Yeni eğitim yılı: Kitap, ağaç, hayvan

Abone Ol

Okulların açıldığı günler, sadece öğrencilerin değil, velilerin, öğretmenlerin ve toplumun tamamının yeniden umutlandığı günlerdir. Her yeni eğitim yılı, tıpkı taze bir defterin ilk sayfası gibi, üzerine yazılacak başarıların, alınacak derslerin ve yaşanacak deneyimlerin habercisidir. Ancak bu yolculuk, yalnızca akademik başarılarla sınırlı değildir; aynı zamanda çocuklarımızın değerlerle, kitaplarla ve çevre bilinciyle büyümelerini de içerir.

Bugün eğitim sisteminin en temel meselelerinden biri, öğrencilerde okuma alışkanlığını geliştirmektir. Okumak, sadece ders başarısını artıran bir araç değil; aynı zamanda düşünce dünyasını zenginleştiren, empati kurmayı kolaylaştıran, hayal gücünü besleyen ve bireye eleştirel bakış açısı kazandıran bir eylemdir. Bir çocuğun kitaplarla kurduğu bağ, onun kişiliğini ve yaşamla kurduğu ilişkiyi doğrudan etkiler. Ancak bu alışkanlığın kalıcı olabilmesi için aile, okul ve toplumun ortak bir kültür oluşturması gerekir. Çocuğun evinde kitap görememesi, okulda okuma saatlerinin önemsenmemesi veya toplumda kitapların arka plana itilmesi, bu sürecin önünde engel teşkil eder. Oysa her sayfa, geleceğin aydınlığına atılan bir adımdır.

Eğitim, tek bir tarafın çabasıyla başarıya ulaşamaz. Öğrencinin akademik ve kişisel gelişiminde veliler, öğretmenler ve idareciler bir zincirin halkaları gibidir. Velinin ilgisi, öğretmenin fedakârlığı ve idarecinin vizyonu birleştiğinde, öğrencinin önündeki yollar çok daha aydınlık olur. Veli-öğretmen-idareci arasındaki iletişim, sadece ders notlarını konuşmakla sınırlı kalmamalı; öğrencinin değerler dünyası, sosyal ilişkileri ve çevreye duyarlılığı da bu iş birliğinin merkezinde yer almalıdır. Eğitim sürecinde birbirini destekleyen bu üç sacayağı, hem öğrencinin okul başarısını yükseltir hem de onun sağlıklı bir kişilik geliştirmesine yardımcı olur.

Eğitim yalnızca bilgi aktarımı değildir. Çocuklara matematik, fen veya tarih öğretmek kadar; adalet, dürüstlük, sorumluluk, saygı ve sevgi gibi değerleri aşılamak da en az o kadar önemlidir. Çünkü değerlerle donatılmamış bir bilgi, insanı tek kanatlı kuş gibi yarım bırakır. Değerler eğitimi, çocuğun hem kendisiyle hem de toplumla barışık bir birey olmasına katkı sağlar. Bugün toplumun birçok sorununa baktığımızda, köklerinin değer eksikliğinden kaynaklandığını görmek mümkündür. Bu nedenle eğitim politikaları kadar sınıf içi uygulamaların da merkezinde mutlaka değerler olmalıdır.

Son yıllarda ülkemizde ve dünyada yaşanan orman yangınları, bize çevre bilincinin ne denli önemli olduğunu acı bir şekilde hatırlattı. Bir yandan doğal yaşam yok olurken, diğer yandan çocuklarımızın geleceği de tehdit altına girdi. Eğitim kurumlarının bu noktada oynayacağı rol büyüktür. Çocuklara çevre temizliği, geri dönüşüm, enerji tasarrufu ve ormanların önemi anlatılmalı; yalnızca ders kitaplarında değil, günlük okul yaşamında da bu değerler yaşatılmalıdır. Bir çocuğun yere çöp atmaması, ağaçlara zarar vermemesi veya doğayı koruma bilinciyle hareket etmesi, geleceğe bırakacağımız en büyük miraslardan biridir.

Yeni bir eğitim yılı başlarken hepimizin sorumluluğu büyüktür. Veliler, çocuklarına rol model olmalı; öğretmenler, onların kalplerine dokunmalı; idareciler, eğitimin önündeki engelleri kaldıracak vizyonu ortaya koymalıdır. Hep birlikte atacağımız küçük adımlar, gelecekte büyük değişimlere kapı aralayacaktır. Kitap okuyan, değerleriyle yaşayan ve doğaya saygılı bir nesil yetiştirmek, yalnızca okulların değil, tüm toplumun ortak görevidir.

Her yeni eğitim yılı, bizlere yeniden hatırlatır ki geleceği şekillendirmek bugünün ellerindedir. Çocuklarımıza kitap sevgisini, değerlerin ışığını ve doğaya duyarlılığı aşılayabilirsek; onlar da yarının dünyasını barış, adalet ve sevgi üzerine kuracaklardır.