Bir salgındır almış başını gidiyor; yarasadandır, böcektendir derken neyden kaynaklandığını bir tarafa bıraktık kaçacak delik arıyoruz.

İlk olarak Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan korona virüsü ülkede vatandaşların evlerine kapanmasına yol açtı.

Her geçen gün başka bir ülkede boy gösteren korona virüsü sadece Çin ile sınırlı kalmayarak Fransa, Almanya, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri, Finlandiya gibi ülkelere kadar sıçradı.

Yani anlayacağınız Çin’de ortaya çıktığı zaman vatandaşların ‘Buralarda ne işi var biz yarasa yemiyoruz.’ Diye başından savdığı virüs bugün itibariyle kapımıza dayanmış durumda.

Hem de nerde geliyor çoğunuz biliyorsunuzdur;

En sevdiklerimizden!

En sevdiklerimiz diyorum çünkü Van ekonomisinin ana kaynağı olan, kentin caddelerini dolduran ve beraberlerinde birçok yabancı konuğun kentimize gelmesini sağlayan İranlılar bu tehlike ile karşı karşıya kaldı.

İran’da korona virüsü 4 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı.

Şimdi tüm şehir muallaktayız…

Acaba senenin dört mevsimi kente akın eden İranlılara kapıları kapatmalı mıyız, yoksa virüsten etkilenmeyen ve hastalık belirtisi taşımayanlara kapılarımızı açmalı mıyız?

Virüsün başta kentimize; kentimiz üzerinden de ülkemize girişini engellemek adına üst düzey tedbirler almamız gerektiği apaçık bir şekilde ortada…

Ama bu işi sosyal medyada gündem haline geldiği gibi kapıları kapatarak gerçekleştiremeyiz.

İşin ardını düşünmeden bir kaos yaratarak aman kapıları kapatın, aman virüs yolda, İranlılar virüsü getiriyor velvelesine düşmeye gerek yok.

Bu kentin bir kriz yönetimi var, bu kentte dışarıdan gelecek tehlikelere karşı önlemler alacak olan idarecileri olmalı, bunu sağlayabilecek ekipmanlar ve virüsü tespit edecek teknolojiler var.

Bir anda kentin yegâne ekonomi kaynağı olan sınır kapısını kapatarak bu işi çözemezsiniz.

Sosyal medyanın yaratmış olduğu galeyana gelmeyin.

Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva işi çok güzel yorumladı aslında sosyal medya hesabı üzerinden

“Günaydın Van,

Günaydın kıymetli Van halkı;

Esas olan insanlara kapı kapatmak değil, esas olan virüslere kapıları kapatabilmektir!”

Evet, Necdet Bey’in de dediği gibi kapıları kapatmak kolay asıl mesele insanları değil virüsü içeri almamaktır.

Necdet Bey’in paylaşımına yorum yapan meclis üyesi Müslüm Erbay’ın söyledikleri de önemli. Bu konuda etkin mücadele konusu tedbir kadar önemli.

Biz depremden çok büyük panik yaparak koordinasyonu kaybettik. Son çığ felaketinde ha keza aynı şeyi yaşadık. Şimdiden ortalığı ciddi anlamda panik yaratarak bulandırmaya, insanları telaşa vermeye çalışanlar var. Şimdiden bir karaborsa yaratma telaşı var. Ama bu noktada devlet büyük bir sorumluluk altında. Kontrolü asla elden bırakmamak gerek.

Biz virüsü tespit edemeyecek kadar küçük bir şehir miyiz? Elbette hayır. Gayet de tespit edip buna yönelik önlemlerimizle halkımızın sağlığını koruyabilecek güçteyiz.

Hadi hak verdik kamuoyu birliği sağlandı ve kapı kapatıldı diyelim.

300 kilometrelik bir sınır var, siz her gün haberlerini aldığımız kaçak göçmenleri durdurabilecek misiniz?

Velhasıl dediğim gibi asıl mesele insanlara kapıları kapatmak değil; virüsü tespit ederek ülkemize girmesine engel olmak ve buna yönelik önlemler almaktır.

Lakin naçizane tavsiyem biz yine de İranlı dostlarımız dahil olmak üzere insanlarla kurmuş olduğumuz iletişimlerde daha dikkatli ve daha mesafeli olalım tedbiri elden bırakmak iyi değil…