Yıllar önce bir yılbaşında, benden dört yaş büyük olan bilge yeğenim geçmiş olan yılın muhasebesini yapan ve zamanı farklı bir bakış açısıyla değerlendirmek gerektiğini düşündüren güzel bir yazı yazmıştı. Bu yazı bilindik yazılardan değildi. Bunu şu bakış açısıyla yapıyordu:  Geçen yıla ne kattık? Geçen yılı nasıl geçirdik? Kime faydalı olduk? Kendimize ve çevremize nasıl bir katkı sunduk?

Farklı bir şekilde yapılmış olan bu değerlendirmeyi bizlerde yapabiliriz. Geçen yıl zarfında (2020): 

  • Neler planladık?
  • Neleri yapabildik?
  • Hayatımıza veya başkasının hayatına bir değer katabildik mi?

Hep söylediğim gibi yaşam; yemek-içmek ve eğlenceden ibaret değildir. Şöyle bir düşünün; mesela geçen bir yıl içerisindeki herhangi bir tarihi kendinize söyleyin. Sözgelimi 10 Mayıs veya 20 Haziran. O gün ne yediniz, ya da ne içtiniz? Muhtemelen hatırlamıyor olacaksınız. Demek ki zamanı, hatta yaşamı değerlendirmek için bu, geçerli bir ölçüt değildir. Bu nedenle daha makul ölçüler belirlemek lazım.

Kendime uyguladığım birinci ve bana göre çok önemli bir ölçü:

Geçen yıl zarfında:

  • Kimseye zarar verdim mi?
  • Kimse benim yüzümden mutsuz oldu mu?
  • Kimse benim yüzümden mutsuz olduğu, incitildiği için evinde eşine çocuklarına ters davranıp onları üzüp ağlattı mı?
  • Varlığım ile kimseye rahatsızlık - huzursuzluk verdim mi?

Bu tür soruları kendimize sorabilmek için, egolardan sıyrılmış, sağlıklı bir irade gerekli. Öyle ise egolarımızdan sıyrılıp, özellikle yönetimimiz altındaki kişileri, kızımız - oğlumuz veya kardeşimiz gibi değerlendirebilmek lazım.

Yukarıda kendimize sormuş olduğumuz bu sorulara verdiğimiz her “Evet” cevabında şunu düşünmeliyiz: Eğer bir başkası bu tür davranışları kızımıza, oğlumuza, kardeşimiz veya anne - babamıza sergileyip onları bu duruma sokmuş olsa idi, tepkimiz nasıl olurdu?

Müstesna örnekler elbette vardır, ancak üzülerek belirteyim ki genel olarak yöneticiler, yönetimi altında bulunanların özel hayatlarını çok da kâle almazlar. İsterler ki çalışanlar işe geldiklerinde özel sorunlarını tıpkı bir elbiseyi çıkarır gibi çıkarıp, işleri bitince de geri giysinler. Oysa insan, ruh halinden bu kadar kolay sıyrılması mümkün olan bir varlık değildir. Aslında bu tespiti yöneticilerin de kolaylıkla tasdik etmeleri beklenir.  Ne de olsa onlar da yönetici vasıflarının yanı sıra aynı zamanda birer "çalışan" dırlar.

Yapılan bir diğer yanlış ise herkesten aynı performansın beklenmesidir. Oysa insanlar eşit potansiyelde yaratılmamıştır. Herkesin yapısı, kapasitesi aynı değildir. En iyi personeli baz alarak, diğer personellerden aynı performansı beklemek doğru bir davranış değildir. Doğru davranış, herkesi kendi kapasitesine göre değerlendirmektir.

İkinci ölçü:

Geçen yıl zarfında:

  • Kimsenin derdine derman oldum mu?
  • Kimsenin bir sıkıntısını giderdim mi?
  • İnsanların hayır duasını aldım mı?
  • Aldığımız nefesin hakkını vererek insanlığa-doğaya bir katkı sundum mu?
  • İnsanlara-insanlığa-doğaya katkı sunabilmek ve daha faydalı olabilmek için kendimizi geliştirmek adına herhangi bir çaba sarf ettim mi?
  • İnsanlara - çalışanlara eşit ve adil davranabildim mi?

İşte geçtiğimiz yıla bu açıdan bakmalı, yeni yıl için ise salim kalple düşünüp olumsuz davranışları asgariye düşürmek, olumlu davranışları ise artırmak için plan ve program yapmalıyız. Böylece 2021 yılını daha iyi geçirmeye gayret göstermeliyiz.

Yeni yılda birinci ölçüdeki sorulara verdiğimiz “hayır” cevaplarını ve ikinci ölçüdeki sorulara verdiğimiz “evet” cevaplarını arttırmak gayemiz ve gayretimiz olması dileğiyle hayırlı yıllar diliyorum.