Her kuşak bir önceki kuşağı yozlaşmış ve geri kafalı olarak niteler. Önemli iki kuşak ile başlamak istiyorum yazıma. 75 yaş ve üstü kişiler, bu kuşağa ‘’sessiz kuşak’’ deniliyor. Bu kuşaktakiler hem maziyi hem ananeleri (gelenekleri) temsil ediyor. Yoksulluk ve savaş gören bu grup, sonraki gelecek nesillere göre üretmek, çalışmak için yaşayan sorumluluk sahibi bir grup. Mensup oldukları ülkeyi yükseltmek için çok çalışan, en büyük amaçları görev insanı olmaları öğretilen bu gruba sosyologlar ve uzmanlar tarafından sessiz kuşak adı verilmiş.

Kaynaklara göre ardından bebek ölümlerinin azaldığı, doğum oranlarının arttığı dönemi yaşayan nesil gelir yani ‘’baby boom’’. Bu nesil teknolojik değişimleri gören ilk nesil olarak biliniyor. X, Y ve Z kuşağına gelelim… Tanımlamalar her kaynakta farklı yapılsa da ortak görüş şöyle:

X kuşağı; 1965 ile 1980 arasında doğan bu nesil disiplinli, uyumlu, özellikle otoriteye karşı uyumlu toplumsal olaylara karşı duyarlıdır. Fakat kaynaklara göre kendi sorumlulukları dışındaki alanlara müdahale etmek istemiyorlar. Bu noktada kendinden sonra gelen Y kuşağı ile her zaman çatışıyorlar.

X, Y ve Z kuşağı arasındaki farklar 3 farklı jenerasyon olarak adlandırılıyor. Tabii ki bu durumda X kuşağı Y ve Z kuşağına göre teknoloji ile geç tanıştı ve uzak yetişti. Y ve Z kuşağına milenyum kuşağı da deniliyor. Evet gelelim Z kuşağına 1999 ve 2000 sonrası doğan nesil en kıdemli Z kuşağı. 24 yaşında Y ve Z kuşağı duygusal olarak birbirine yakın. Z kuşağı teknolojiyle daha haşır neşir, teknoloji bu kuşağın her şeyi. Hız hayatlarının bir parçası. Z kuşağı da hızın bir parçası aynı zamanda. Esnekliğin peşindeler.

Okuma yazma öğrenmeden tablet bilgisayar kullanıyorlar. Onlara ‘’Dijital Çağın Çocukları’’ deniyor. Sosyalleşme anlayışları farklı, önem verdikleri şey sanal gerçeklik. Aynı anda birçok işi yapabiliyorlar ve edindikleri bilgileri teknoloji aracılığı ile sorgulayabiliyorlar. Bu yıllarda iş gücüne katılmaya da başladılar. Küresel sorunları en çok sorgulayan nesil Z kuşağıdır.

Teknolojiye hâkim, teknik zekâları gelişmiş, yüksek algı ve eş zamanlı birden fazla iş ile ilgilenme yeteneklerinin gelişeceği Z kuşağı için iyi bir eğitim özgür, anlayışlı, yaklaşım içim çok değerli. Z kuşağının önceki kuşaklar gibi duygusal yönleri zayıf değil. Olaylara daha akılcı sağduyulu, yaklaşıp duygusal zekalarını susturabiliyorlar. Duygusal dayanıklılıkları daha fazla.

Z kuşağı dünyanın %25’ni oluşturuyor. Dijital dünyaya doğuştan adapte bu kuşak yani Z jenerasyonunun %62’si araştırmalara göre kendilerini bireysel olarak değil de dijital ortamda daha rahat hissettiklerini belirtiyor.

Çocuk ve ergen psikiyatrisi Emel Tütüncü’nün bu konuda görüşü ‘’Belli yılda doğanları bir kuşak altında toplamak, işin kolayına kaçmaktır. 2010 yılları başlarında teknolojinin kucağına doğdular. Sosyal medyayı yoğun kullanıyorlar, mahalle arkadaşlığı yerine internet üzerinden sosyalleşiyorlar. Bizden farklılar ama kendi içlerinde de farklılar. Genelleme yaparak onları ötekileştiren biziz aslında.’’ şeklinde olmuştur. Aslında aynı tarihte doğup az gelişmiş ülkelerde çalışmak zorunda kalmış teknoloji ile tanışmamış olanları da aynı potaya koyup genellemek doğru değildir.

Z kuşağı deyip geçmemek lazım, anne babaların bu kuşakla kaliteli zaman geçirip, vakit ayırıp, iletişim kurup sosyalleşmesi için arkadaş edinebileceği ortamlar hazırlaması büyük önem taşıyor. Bu neslin aileden kopuk yaşamasına izin verilmemelidir.

Z harfinin alfabenin son harfi olduğunu düşünecek olursak, Z Kuşağından sonraki nesile hangi isim verilecek merak ediyorum açıkçası…

Sağlıkla kalın.  İclal Önay